Anasayfa / Kişisel İmaj / Ayrımcılık ve Kibir

Ayrımcılık ve Kibir

Kibir insanın en gizli, en sinsi düşmanı. Kendini büyük görmek olarak kısaca özetlenebilecek kibir; hayatımızın nerelerine gizlenmiş olabilir?

Ben İstanbul’da Karadeniz kıyısında bir yerde büyüdüm. Babaannem Rum’du, kayınvalidesi ise günde beş vakit namaz kılardı. Büyük babaannem öldüğünde ben yedi yaşındaydım. Yan komşumuz Laz’dı, bakkal Hüseyin amca da. Karşı komşumuz Sotiria teyze ile babaannem Paskalya’da soğan kabuğu kaynatarak yumurta boyarlardı. Babaannem camdan sepeti uzatır, Hüseyin amca ekmek koyardı sepete. Yazın Ermeni komşularımız gelirdi, ergenliğimizde deniz kenarında bahçelerde partiler yapardık. Herkes gelirdi, birlikte dans ederdik. Kimse kimseye nerelisin, neredensin, sen Rum’sun, sen Ermeni’sin demezdi.

Benim ailemde hiçbir zaman insanların kökeni, nereden geldiği konuşulmadı. Ortaokula başladığımda arkadaşlarıma giderdim, yeni ortamlara girmeye başlamıştım. Anneannemden duyduğum soru şuydu: Babası ne iş yapıyor? Hiçbir zaman anlamadım, alacağı cevapla ne yapacağını, ama herhalde sosyokültürel bir sonuç çıkarmaya çalışıyordu. Yani torununun gittiği arkadaşı iyi bir aileden mi, değil mi? Ben hiçbir zaman ailemden birinin yolda, orada burada insanlara ‘nerelisin?’ sorusunu sorduğunu duymadım. İlk olarak otobüsle uzun yolculuğa çıktığımda karşılaştım o soruyla, birileri bana köyümü sordu. Ben de köyüm yok derdim, inanmazlardı, ama benim gidecek köyüm yok. Bir ara üzülmüştüm hatta neden köyüm yok diye…

İnsanların nereli ya da nereden olduklarının ne önemi var, bana söyler misiniz? Kendinize çıplak olarak bir bakar mısınız? Kadınsanız bir erkekten farklıdır bedeniniz, ama insanlığınızın farkı olması gerekir mi?

kibir

Gezi olaylarıyla birlikte Türkiye’de yaşayan insanların mezhepleri konuşulmaya başlandı. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi, bilmiyorum şu anda. Aslına bakarsanız beni kimin ne olduğu hiç ilgilendirmiyor, insan mı, değil mi, hayvanlara nasıl davranır, doğaya saygılı mı, yalancı mı, saygılı mı gibi özelliklere bakıyorum ben.

Kibir insanın en gizli, en sinsi düşmanı. Kendini büyük görmek olarak kısaca özetlenebilecek kibir; hayatımızın nerelerine gizlenmiş olabilir? Kendimizi hiç kibirli görmeyip başkalarının davranışlarını yargıladığımızda aslında kendi kibrimizle savaşıyoruz demektir. İnsanları ayırmak en büyük kibir, ama bir de son zamanlardaki ‘ben Kürdü, Ermeni’yi ayırmıyorum, ama benim gibi düşünmeyeni ayırıyorum, kesinlikle kabul etmiyorum’ gibi cümleler sarf etmek hangi kibrin sonu? Eğer direniliyorsa diriliş yoktur, ama aslında uyanmak dirilmektir, direnmek değil. Değişim dirilmektir, yılanın kendi kabuğunu bırakıp kendini yenilemesi gibi, tırtıl olarak girilen kozadan kelebek olarak çıkmak dirilmektir, hangi direnen tırtıl şimdiye kadar kelebek olabildi? Kibir direnmektir, direnmek de kibir! Direnmek, ben değişmeyeceğim, sen bana uyacaksın demektir. Dirilmek değişim rüzgârlarını taşımaktır.

Kibrini yenemeyen hiç kimse ayrımcılığını bırakmayacaktır, çünkü dilinde, beyninde, kalbinde bir yerlerde hep bir yargı olacaktır. Kibrini bırakmayan dirilemez, ancak direnir, ama artık direnme zamanı bitti, dirilmeliyiz. Çözümleri yaratan sorunlar, sorunları yaratan çözümleridir. Çözümü bulamadığınızda sorunu yaşarsınız, çözümü bulduğunuz anda her şey çözülür. Bunların yanında kibriniz varsa, olan yüksek egonuzla neyin üzerinde durursanız orada bir kilitlenme yaratır. Kilitler açılamayan kapılardır ve bunlar da sorunlardır. Artık sorunlarımızı çözeceksek kibrimizi bırakmalıyız.

Hazır mısınız, niyetli misiniz? İstekli misiniz? Kibrinizin farkında mısınız? Kabulde misiniz? Görmeye hazır mısınız? Aynaya bakmaya hazır mısınız?

Alıntıdır..

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.