Anasayfa / İnsan İlişkileri / Beden Dili psikolojiye nasıl yansır?

Beden Dili psikolojiye nasıl yansır?

Her hareket bir mesaj taşır. Yüz, eller, gözler, bakış, kollar, oturuş, mimik, jest, kıyafet ve makyaj hepsinin bir mesajı vardır. Duygular bedene yansıl yansır? İnsanın psikolojik korunma sınırı beden dilinde kendini nasıl ifade eder? Sözel iletişim beden dili olmadığında neden etkisiz kalır? Beden dili kullanımında kişiliğin, kültürün, cinsiyetin önemi var mıdır? Bu ve benzeri pek çok sorunun cevabını NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Uzman Psikolog İhsan Öztekin’den aldık.

-Beden dili ne zaman devreye girer?

Beden dilinde en önemli nokta bilgi akışının sürekli oluşudur. İki ya da daha çok insan bir araya geldiğinde devreye girer. Bu mesajlar karşılıklı olarak gönderilir ve alınır. Gönderdiğimiz mesajlar sürekli olarak karşıdakine ulaşmakta ve hakkımızda kanaat oluşmaktadır. Aynı zamanda bizde karşıdan sürekli mesaj alıyor ve değerlendiriyoruz.
İnsan hayatı boyunca çoğunlukla farkında olmaksızın günlük beden dilini son derece etkili olarak kullanır. Bedenimiz olaylara ve durumlara karşı çok daha fazla kendiliğinden tepkiler verir.

-Beden dili bir ifade biçimidir diyebilir miyiz?

Tabii ki. Romalı filozof Cicero “ruhun tutkularının ve duyguların beden hareketleri ile ifade edildiğini” söyleyerek bu konuyu incelemeye başlamış. Sağlıklı ve iyi bir iletişim kurmak için beden dilinin ve kelimelerin birlikte, paralel olarak kullanılması gerektiğini görmüş. Beden dilimizle duygu ve düşüncelerimizi ifade etme olanağı buluruz. Örneğin yakamıza taktığımız rozetle mesleğimizi, başımızı sallayarak bir görüşü onaylamadığımızı, dostumuzun elini tutarak onu sevdiğimizi ifade edebiliriz. Ayrıca beden dili ile sözlü iletişimi destekleyip onun akıcılığına katkıda bulunabiliriz.

-İnsanların “bana bu kişi güven verdi” dediğinde bu kanaati beden dili mi oluşturmaktadır?

İletişim kurduğumuz kişilerle ilgili düşüncelerimizin oluşmasında beden dilinin rolü büyüktür. İlk kez karşılaştığımız ve hiç konuşmadığımız bir kişi için, duruşundan hiç hoşlanmadım deriz. Ya da bakışını hiç sevmedim veya bir görüşte kanım ısındı deriz. Yine ilk görüşte vuruldum, ben onu gördüğüm an işe yaramaz olduğunu anlamıştım gibi değerlendirmeler yaparız. Tüm bunlar o kişi ile gelişecek iletişimimizin temelini oluşturur.

-Beden dili mi ifade bakımından daha güçlüdür sözel dil mi?

Bir söz aktarark cevaplayayım sorunuzu… “Ruhun gizemi bedenin hareketleri ile açığa çıkar” der Michelangelo. Karşımızdaki kişilerin beden hareketleri, mesafe ve alan kullanımı, dokunuşları ve sesin kullanışı o kişinin beden dilinin en önemli parçalarıdır. Biz bunlara bakarak bir takım kararlar veririz. Nasıl oturduğumuz, nasıl durduğumuz, mimiklerimiz, jestlerimiz, bacaklarımızın konumu çok önemli… Bunların hepsi kişinin o anki ruh hali ile ilgili bilgi verir. Bazen bir hareket bin söze bedeldir. İstemeden oluşan bir şaşkınlık ifadesi, ya da kızgınlığımızı gösteren kaş hareketi biz söylemesek de bize bakan kişilere neler hissettiğimizi bağırarak anlatır.

-Düşüncenin hızına dil yetişemez deriz. Beden dili bu bakımdan daha mı avantajlı durumda?

Evet, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Normal konuşma hızı dakikada ortalama 100-120 kelimedir. Aynı süre içinde ortalama bir insan yaklaşık 800 kelime düşünür. Beden dili işte bu söze dökülemeyen düşünce ve duyguların dışa vurum şeklidir. Beden dilimizle verdiğimiz mesajlar insanlarla anlaşmamızda en temel araçtır. Hem yakın çevremizde, hem daha geniş sosyal hayatımızda hem de farklı ülke insanları ile ilişkilerimizde öncelikli beden dilimizi kullanırız ve onların beden dilleri ile anlattıklarını çözmeye çalışırız.

-Doğru kullanılmasının esasları nelerdir peki?

Beden dili gelişi güzel bir şey değildir, belli kuralları vardır. Bu sözsüz iletişimi hem tahmin edilebilir hem de yorumlanabilir kılmaktadır. Göz temasını ele alalım. Bu hem fiziksel uzaklık hem konu hem de kişilik gibi unsurlara bağladır.

-Örnekleyebilir miyiz?

Elbette. Fiziksel uzaklığı asansörlerde çok yakın duran kişiler bakışlarını birbirlerinden kaçırarak gösterir. Utanma ve mahcubiyet, azalan göz teması ile belli olur. Kişisel ilişki bakımından sevdiğimiz kişilere daha çok bakarız mesela. Kişilik olarak dışa dönükler içe dönüklerden daha çok bakarlar.

-Beden dilinin öğrenilmesi ve doğru kullanılmasında yaş faktörü önemli midir?

Hayır. Beden dilini öğrenmenin, doğru kullanmanın yaşı yok. 7 yaşında da olsanız 70 yaşında da, öğrenecek ve uygulayacak çok şey var.

-Beden dili denildiğinde ne anlaşılması gerektiğini alanı daraltarak biraz daha somutlaştırabilir miyiz?

Beden dili derken aklımıza gelmesi gereken şey şunlardır: Beden duruşu, jestler, mimikler, göz teması, başın kullanımı, ayakların kullanımı, oturma biçimi, oturmak için seçilen yer, mesafe, giyim, kullanılan aksesuarlar, bakım ve makyajdır.

-Daha önce ilk intihanın önemine dikkat çekmiştiniz. İlk temas, karşılaşma beden dili bakımından çok önemli herhalde?

İnsanların birbiri ile karşılaştıkları ilk 30 saniye çok önemli. İki tarafta birbirleri hakkında %80 kararını o anda veriyor ve ilk izlenim kolay kolay değişmiyor.

-Beden dilinde bulunan yer ve zamanın önemi nedir?

Çok önemli… Davranışlarımızı, jest ve mimiklerimizi tam yerinde ve zamanında kullanırsak bir anlam kazanıyor. Aşırı el kol hareketleri, mimiklerin fazlalığı dinleyenin dikkatini azaltacağı gibi konu da dağılır. Eli belinde veya elleri arkada kenetlenen bir duruş düşünün örneğin. Bu şekil insanlara itici gelebilir. Yapmacık yüz ifadesini karşı taraf fark eder. Bilinçaltında negatif düşünceler varken olumlu bir görüntü oluşturulmaz. Karşımızdaki ile sözel iletişim içindeysek, beden dilimizi doğru kullanabilmemiz için her şeyden önce dikkatimizi o kişiye ve konuşulan konuya vermeliyiz.

-Beden dilinin kullanılması kişiden kişiye değişir mi?

Evet değişir. Beden dilinin kullanımı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bir kişi beden dilini çok az kullanırken diğer bir kişi beden dilini abartılı bir biçimde kullanabilir. Beden dili konusuna ilgili ve bu konuda kendisini geliştirmiş kişilerin beden dilini uygun zamanda ve doğru bir şekilde kullanması beklenir.

-Beden dilinin kullanımında kişiliğin önemi var mıdır?

Tabii. Kişilik özellikleri önemli… Bu konuda kendine güvenip güvenmemek, içe veya dışa dönük olmak, sosyal ilişkilerdeki beceri düzeyi, kişinin entelektüel seviyesi gibi faktörleri sayabiliriz.

-Dil konuşur beden onu onaylar, beden konuşur dil onu tasdik eder. Hangisi doğrudur?

Bedenimiz ile dilin dışarıya her zaman aynı mesajı verdiğini söyleyemeyiz. Örneğin söyledikleri doğru olmayan, yalan söyleyen bir kişide alın terlemesi, göz bebeği küçülme büyümeleri, yüz kası seğirmeleri, yanakların kızarması gibi vücut hareketleri onu rahatlıkla ele verir. Eğer burada bir onaylama varsa bedenimiz dilimizin yalan söylediğini onaylamaktadır. İnsanlar yalan söyleme anında burun kaşıma, eli yüze götürme gibi makro hareketleri kontrol edebilmelerine rağmen mikro hareketlerine engel olamamaktadır. İdeal olanı ise bedenimiz ile söylediklerimizin uyum içinde olması, bir birini destekleyerek karşı tarafa aynı mesajı verebilmeleridir.

-Beden dilini daha iyi ve doğru kullanan meslekler hangileridir?

Son dönemde çok farklı mesleklerde, değişik sektörlerde ve özellikle büyük şirketlerde yöneticiler iş verimliliği adına, çalışan personelinin kişisel gelişimine önem vermekte ve bu çerçevede beden dili konusunda eğitim almalarını sağlamaktadır. Bazı meslekler bu konuda ön plana çıkmaktadır. Görsel sanatlar (sinema, tiyatro, TV), politikacılar, pazarlamacılar, insan kaynaklarında çalışanlar, kişisel gelişim alanında çalışanlar, psikologlar ilk akla gelen meslek çalışanlarıdır.

-Beden dili verilen mesajın ne kadarını oluşturuyor?

Beden dili insanlık tarihi açısından en eski iletişim aracı olup duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. Beden dili ile ilgili yapılan araştırmalara göre, insanların yüz yüze kurdukları ilişkide, kelimeler %10, ses tonu %30, beden dili %60 önem taşır.

-Beden dilinin yanlış kullanılması ne gibi kazalara sebebiyet veriyor? Örneğin karı koca arasında?

Beden dilinin yanlış kullanılması veya karşı tarafın yanlış anlaması evde okulda iş hayatında tatilde yani her ortamda sıkça görülebilen bir durumdur. Bu durum fıkra ve karikatürlere de sık sık konu olur. Karı koca ilişkisinde de mesafe kavramı olmadığı için bedensel temas önem kazanmaktadır. Sağlıklı iletişim kuramayan ve beden dilini de iyi kullanamayan bir çiftin düşüncelerini bir diyalog şeklinde anlatmaya çalışayım daha iyi anlaşılabilmesi için.

Kadın: Artık bana hiç dokunmuyor. Muhtemelen beni sevmiyor acaba bir başkası mı var?

Erkek: Dokunursam gene seks istediğimi düşünecek ve beni reddedecek ben en iyisi televizyon seyredeyim.

Kadın: Şimdi de televizyonu açtı, bu kesin beni sevmiyor, yüzsüzlük etmeyim gidip yatayım.

Erkek: Bu saatte yatılır mı, bu kadının bana tahammülü yok.

-Beden dilinin sezgisel bir yanı var mıdır? Yani muhatap olunan kişiye göre bir düzenleme yapılıyor mu?

Yapılır evet. Kiminle ilişkiye girdiğimiz konusu beden dilimizi de etkiler. Örneğin bizi her zaman çok seven dedemizle ilişkilerimizde daha açık, güven verici jest ve mimikler kullanır, çok daha rahat davranır, ilişki mesafesini kısa tutarız. Buna karşın işyerindeki patronumuzla ilişkimizde kıyafetimize, oturup kalkmamıza daha çok dikkat eder, jest ve mimiklerimizi çok daha kontrollü ve doğru kullanmaya çalışır, iletişim mesafesinde özel alana girmemeye özen gösteririz.

-Beden dili kişinin duygu ve düşüncesini ne kadar yansıtabilir?

Beden iç dünyayı saran bir eldivendir ve duygular, düşünceler beden dili ile anlaşılmaktadır. “Konuşma”dan önce “beden dili” vardı. Beden dili aracılığı ile insanlar duygularını, düşüncelerini, isteklerini, ihtiyaçlarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla paylaşmışlardır. Böylece kendi iç dünyalarını yansıtırken birlikte yaşadıkları insanların iç dünyaları ile ilgili önemli bilgilere sahip olmuşlardır.

-Peki kişideki duygu durum değişiklikleri beden diline yansır mı?

O andaki duygumuz neyse yüzümüzdeki mimiklerle, ellerimizle, bacaklarımızla, duruşumuzla bu duygularımızı dışarıya veririz. Örneğin işyerinde çok sevdiğimiz bir arkadaşımıza öfkelenip bağırmamız, sırtımızı dönüp gitmemiz, gerçekleştirilmesi çok zor bir iş yükünün etkisi altında kaldığımızı gösterebilir.

-Savaşçılar, kovboylar sanırım yüzlerindeki ifadeyi iyi gizleyenlerdendir.

Evet öyle. Bu konuda diğer bir örnekte kumar masasında poker oynayan kumarbazların poker face denilen yüz ifadelerini kontroldeki becerileridir. Mimiklerdeki en ufak değişikliği diğer kumarbazlar kolayca yakalayabilir. Büyük oynanan bazı kumar masalarında oyuncuların ipucu vermemek için siyah güneş gözlüğü taktığı görülür.

-Beden dilinin eğitimde kullanılmasını gerekli görür müsünüz? Bunun ne gibi yararları olur?

Eğitimde beden dilinin önemi, iletişimde beden dilinin önemi kadardır. İletişimde söylediğimiz şeyler kadar söylemediğimiz şeylerde önemlidir. Eğitimde görev alan öğretmenlerin de beden dili aracılığı ile farkında olmaksızın ilettiği mesajlar vardır.

Siz benim için önemlisiniz./Başaracağınıza inanıyorum ve size güveniyorum./Bu süreçte sizinle birlikteyim ve yanınızdayım./Sizden ne köy olur ne kasaba./İster öğrenin, ister öğrenmeyin beni ilgilendirmiyor./Sınavda ben size gösteririm.

Ayrıca öğretmenlerin, öğrencilerinin beden dili aracılığı ile verdikleri mesajları iyi okumaları gerekir. Öğrencilerin anlatılanlara ilgi gösterip göstermediklerini, dersi anlayıp anlamadıklarını, sınıfın motivasyonunu, dersten sıkılıp sıkılmadıklarını anlamak, sınıfa dikkatlice bakan bir öğretmen için zor değildir.

-Kadınlarda ve erkeklerde beden dilinin kullanım farkı var mıdır?

Kadın ve erkek beden dili çeşitli nedenlere bağlı olarak farklılık gösterir. Bunlar hormonal nedenler, toplumsal roller ve vücut yapısı. Erkekler mekan kullanımında kadınlara göre daha geniş davranırlar. Erkekler beden dilini daha sert kullanırlar. Kendini ifade etme becerisi her iki cinste de avantaja dönüşebilir. Ama kadınlar beden dilini erkelerden daha iyi yorumlamaktadır. Yani kadınların karşısındaki kişiyle iletişimi daha başarılı olmaktadır. Bu durum karşı cinsle olan ilişkilerde daha belirgin bir hal alır. Her iki cinste de saça dokunma, giysileri düzeltme, bir veya iki elini kalçasına koyma, uzun bakışlar, artan göz teması vardır. Kadınlarda saç atma, bilek gösterme, bacak açma, kalça yuvarlama, omuz üzerinden yan bakma, ağız hafif aralık ıslak dudaklar, ruj, bacak atma, ayakkabı ile oynama davranışları görülürken erkeklerde de kravatını, yakasını veya kol düğmesini düzeltme, elini kemerine sokma gibi davranışlar gözlenebilir. Görüldüğü gibi kadınlar beden dili kullanma açısından daha yaratıcı ve şanslılar.

-Bir tehlike anında korkan kişi, beden dilini kullanarak bunu gizleyebilir mi?

Beden dili duyguları ele verir, ancak hangi belirtilerin hangi duyguyla eşleştiğini söylemek zordur. Korku, heyecan, panik, öfke, hepsi ses tellerinin gerilmesine ve sesin yükselmesine sebep olur. Korku halinde kaşlar kaldırılır, çok düz bir şekilde alında yatay çizgiler oluşur. Alt göz kapaklarında gözle görülen bir gerginlik vardır. Ürperme, nabzın hızlanması, terleme, titreme tepkileri gözlenir.

Kişinin çok ani ve şiddetli korku yaratan durumlarda korkusunu beden dili ile gizlemesi çok zor. Elinde silah olan bir kişinin veya vahşi bir arslanın üzerimize gelmesi durumunda beden dilimizi kullanmayı değil hayatımızı kurtarmayı düşünürüz. Yine eğlence merkezlerinde, hızlı trenle çok yüksekten ve hızla aşağıya doğru inen insanların yüz ifadelerini hatırlayalım. Ama korkunun şiddeti daha düşük ortamlarda, örneğin havlayarak üzerimize gelen bir köpek gördüğümüzde veya gece mezarlığın yanından geçerken korksak bile yanımızdaki kişilere korkmadığımızı göstermek için davranışlarımızı kontrol etmeye çalışabiliriz ve bir oranda da başarılı olabiliriz ancak süreç içersinde bir şekilde duygularımızı ele vermek zorunda kalıyoruz.

-Beden dilini kullanmada kişiler arası mesafelerin önemi var mıdır?

Yakınlık isteği içinde olmayan kimse ise rahatsızlık duyar ve savunucu olur. Bu sebeple böyle bir yakınlık girişiminden önce, bu yakınlığın karşıdaki kişi tarafından nasıl değerlendirileceğine dikkat etmek gerekir. Aksi takdirde ortaya rahatsızlık verici yorumlar ve istenmeyen sonuçlar çıkması kaçınılmaz olur.

İnsanın psikolojik korunma sınırı 0 – 35cm.lik mesafedir. Eşi, sevgilisi, aile bireyleri gibi sadece özel duygusal ilişkisi olan insanları yakınlaştırır. Kişisel alan 35 – 80 cm.lik mesafedir. Yakın arkadaşlar, akrabalar ve tanıdık insanların girmesine izin vereceğimiz en yakın alandır. Sosyal alan 80cm – 2m.lik mesafedir. İşyerinde selamlaştığımız arkadaşlar, tamirci, kapıcı gibi kimselerin yakınlaşabileceği alandır. 2 m.den uzak mesafeler ise topluma açık alan olup tanımadığımız insanlarla olan mesafemizdir.

Kaynak : KELEBEK

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.