Anasayfa / Beyin Gücü / Beyin Haritası Nasıl Çıkar?

Beyin Haritası Nasıl Çıkar?

Bazı bilim insanları, insan genomundaki bütün genlerin haritasının çıkartıldığı İnsan Genomu Projesi’ne benzer şekilde, bir “nöron haritası çıkartma projesi”nin savunuculuğunu yapmaktadırlar. Nöron haritası çıkartma projesi, insan beynindeki her bir nöronun yerini belirleyecek ve bütün bağlantıları gösteren üç boyutlu bir harita çıkaracaktır. Bu gerçekten anıtsal bir proje olacaktır, çünkü beyinde 100 milyardan fazla nöron bulunmaktadır ve her bir nöron, diğer binlerce nörona bağlı durumdadır. Böyle bir projenin tamamlandığı varsayılırsa, belirli düşüncelerin belirli sinirsel yolları ne şekilde uyardığı açığa çıkabilecektir. MRI taramaları ve EEG dalgaları kullanılarak elde edilen sözlükle birlikte kullanıldığı zaman, belirli düşüncelerin sinirsel yapılarının deşifre edilmesi mümkün olabilecektir. Öyle ki hangi kelimelerin veya zihinsel görüntülerin hangi nöronların etkinleşmesine karşılık geldiği anlaşılabilecektir. Böylece, belirli bir düşünce, onun MRI ifadesi ve beyinde bu düşünceyi yaratmak için etkinleşen nöronlar arasında bire bir ilişki kurulabilecektir.

2006 yılında Allen Beyin Enstitüsü (Microsoft’un ortaklarından Paul Allen tarafından kurulmuştur) tarafından yapılan, fare beyninin içerisinde hücresel seviyede 21.000 genin durumunu ayrıntılı bir şekilde gösteren üç boyutlu bir harita yaratmayı başardıklarını açıklayan bir duyuru, bu alanda atılmış küçük bir adımı simgelemektedir. Enstitü, bunun ardından insan beyni için de benzer bir atlas hazırlamayı ümit etmektedir. Enstitü başkanı Marc Tessier-Lavigne, “Allen Beyin Atlası’nın tamamlanması, tıp bilimindeki önemli cephelerden biri olan beyinde sağlanan muazzam bir sıçramayı temsil etmektedir” diyor. Beyin Atlası gerçek bir nöron haritalama projesi için epeyce küçük ölçekli olmasına karşın, insan beynindeki sinir bağlantılarını incelemek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak (beyin haritası) oluşturacaktır.

beyin haritası

Beyin Haritası nasıl çıkar?

Özetleyecek olursak, bilim kurgu ve fantezi romanlarda sık sık gösterilen doğal telepati, günümüzde mümkün değildir. MRI taramaları ve EEG dalgaları yalnızca en basit düşüncelerimizi okumak amacıyla kullanılabilir, çünkü düşünceler bütün beyin boyunca karmaşık şekillerde dağılmaktadır. Yine de bu teknoloji gelecek yıllar ve yüzyıllar boyunca ne şekilde ilerleyebilir? Bilimin düşünme sürecini inceleme yeteneği, kaçınılmaz şekilde katlanarak artacaktır. MRI ve diğer algılama cihazlarımızın hassasiyeti arttıkça bilim, beynin düşünceleri ve duyguları ardışık şekilde işleme yönetimini giderek artan bir doğrulukta belirleme olanağı bulacaktır. Bilgisayarların gücünün artmasına paralel olarak bu veri yığınının daha büyük bir doğruluk düzeyinde incelenmesi mümkün olacaktır. Bir düşünce sözlüğü, MRI ekranı üzerindeki çeşitli düşünce örüntülerinin değişik düşüncelere veya duygulara karşılık geldiği daha çok sayıda düşünce deseninin sınıflandırılmasına olanak sağlayabilecektir. MRI örüntüleri ile düşünceler arasında eksiksiz şekilde bire bir ilişki kurulması hiç mümkün olmayabilirse de, bir düşünce sözlüğünün belli konulara ilişkin genel düşünceleri doğru şekilde tanımlaması mümkün olabilecektir. Bunun yanı sıra, MRI düşünce örüntüleri de beyinde belirli bir düşünceyi üretmek için hangi nöronların harekete geçtiğini doğru şekilde gösteren bir sinir ağı haritası oluşturmak için kullanılabilecektir.

Bununla beraber beyin bir bilgisayar olmadığı, içinde düşüncelerin yayıldığı bir sinir ağı olduğu için, eninde sonunda gelip bir engele, beynin kendisine takılıp kalmaktayız. Dolayısıyla her ne kadar bilim, düşünme süreçlerimizden bazılarını deşifre etmek için düşünen beynin içine giderek daha derin bir şekilde nüfuz etmeye çalışacaksa da, düşüncelerinizin bilim kurgu tarafından vaat edilen doğrulukta “okunması” mümkün olmayacaktır. Bunu dikkate alarak, genel duyguları ve düşünce örüntülerini okuma yeteneğini birinci sınıf bir olanaksızlık olarak sınıflandırıyorum. Zihnin iç çalışmasını daha doğru bir şekilde okuma yeteneği ise, ikinci sınıf bir olanaksızlık olarak sınıflandırılmalıdır.

Fakat belki de beynin muazzam gücünden yararlanmak için daha kısa bir yol bulunmaktadır. Zayıf ve dağınık radyo dalgaları kullanmak yerine, beynin nöronlarına doğrudan bağlanmak mümkün olabilir mi? Eğer olursa, belki daha büyük bir gücü açığa çıkartma olanağı bulabiliriz: Psikokinez.

Kaynak : Marjinal E-Bülten | Olanaksızın Fiziği, Michio Kaku, ODTÜ Yayıncılık, 2008, sf. 96-98.

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.