Her can aynı ateşte pişmez ki! Bazı canlar erken pişer, olgunlaşır. Bazıları daha da erken pişer, bilgeleşir. İşte o canlardan biriyim. Ve küçük yaşımda, yaşamımın korlandığı bir bilgeyim. Bilgili insanların bolca olduğu, bilgelerin ise bir elin parmaklarını geçmediği dünyada, ben bir bilgeyim. Sizlere aktarmak istediğim “bilge”lik. Kulaklarınızı açın da dinleyin. Bilgiyi bulmak kolay, bilgeyi bulmak zor. Ben bir yuva çocuğuydum. Sessiz, uysal, insanlardan kaçan. Yuvalı olmamı bile anlayamayacak kadar küçükken oldum “Yuva Çocuğu.” Annemin beni bıraktığı bir gün, henüz daha küçücükken anlamaya çalıştığım anlar. Düşünsenize, o kadar sevdiğiniz annenizin ellerinizin arasından uçup gittiğini. Devamını Oku »
Her girişimcinin başucundan ayırmayacağı 10 film
Daha önce sizinle e-ticaret girişimcilerinin okuması gereken kitapları paylaşmıştık. Bu sefer de e-ticaret ve hatta bu alanın dışında da proje geliştiren girişimcilerin nefes ve ilham almalarını sağlayacak filmleri bir araya getirdik. Ancak bu hepsi birbirinden değerli yapımların diğerlerinden bir farkı var; o da iş dünyasını ve ekonomik düzeni tüm detay ve incelikleriyle konu alıyor olmaları. Filmlerin hedef kitlesi de azimli girişimciler oluyor doğal olarak. Sözün özü, bugüne kadar çekilmiş ve iş dünyasını yansıtan filmlere girişimci gözüyle bakalım dedik. Listelediğimiz 10 filmi seçerken inovasyon, reklam, mentorluk, başarı hikayesi, pazarlama, tüketici davranışları, markalama, ürün tavsiyesi Devamını Oku »
Seninki komşuda değilse uğra bugün kardeşim..
Annemi aradım dün. Telefonla. Vefatından sonra kapatmadık, sesini son kez oradan duyduğum hattını… Koparmıyorum bağlantıyı. Arıyorum aklıma düştüğünde. Uzuuun uzun çaldırıyorum. Açmıyorsa, komşudadır mutlaka. Veya markete filan gitmiştir. Alışamadı çünkü şu cep telefonu denilen alete, sabit telefonun yanına koyuyor, dışarı çıkarken çantasına almıyor iyi mi… Hadi bi ara gene ararım diyorum, kapatıyorum Devamını Oku »
Muhakeme etmek ya da Eleştirel düşünmek
“Muhakeme etmek” akılcıl düşünce ya da mantıklı düşünme kapasitesi anlamına gelir. Diğer taraftan “eleştirel düşünme” değerlendirmenin zihinsel sürecini veya bilgiyi analiz etmeyi ifade eder. Bunun için sağlam bir temel ya da sağlıklı bir kendini algılamayı bir kez oluşturduğunuzda, eleştirel düşünmeniz ya da muhakeme edebilmeniz önem kazanır. Etrafınızdaki herkes düşünür; bununla birlikte düşüncelerimizin çoğu tepkisel, yanlı, bihaber ve çoğunlukla önyargılıdır. En çok da gelişigüzel ve disiplinsizdir Devamını Oku »
Eğitim şart… değil!
Meherzia 53 yaşında. 27 yaşında bir süpermarkette tezgahtar olarak iş bulmuş. Ticaret lisesi mezunuyum diye yalan söylemiş. Marketin genel müdürlüğüne kadar yükselmiş. Okuması yazması olmadığını kimse fark etmemiş. Paris’te bir büyük bankanın sermaye piyasaları departmanında çalışan 32 yaşındaki ‘trader’ Mickaël’in lacivert takım elbisesi, cart yeşil kravatı ve kahverengi ayakkabılarıyla Gordon Gekko’dan (2) farkı yok. Var aslında: Bu Mickaël okumaktan yazmaktan aciz. Ve, inanması daha da zor, uluslararası piyasalarda rakamlarla ve Devamını Oku »
Düşündüm de sevmek…
Düşündüm de, ya sevmek diye bir şey olmasaydı… Her sabah güneşi karşılayabilmek için kilometrelerce yolu yürüyüp o tepeye çıkabilir miydik(?) ve bazı akşamlar gidişine üzülüp arkasından ağlamak… El açıp yalvarabilir miydik, bizi onsuz bırakmasın diye… Düşündüm de, sevmek olmasaydı varoluşta, nasıl yaşardı yaşamları yok edenler… Onların da seveni var, hem çok uzakta hem de yakın… Öylece izliyor sevdiğini, bir gün kendisini hatırlar mı diye. Kaçıyorsa sevilen, seven “yolun açık olsun” diyor, hoşgörü ile. Devamını Oku »
Sırtınızdaki ağrı mı? Hayatın yükünün dayanılmaz ağırlığı mı?
“Haftada iki gün step/ aerobik karışımı ağır bir egzersiz yapıyorum, bir gün tenis oynuyorum, hafta sonları da koşuyorum ama feci sırt ağrılarım var” dediğinde karşımdaki, şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Yılda birkaç kez yarı maraton (şaka değil 21 km) koşacak kadar formda, genç, atletik birinden bahsediyorum. Bunları anlatan arkadaşım, yoğun iş temposuna ve ağır antrenman programına, mecburen rahatlatıcı masajlar ekleyerek derdine derman arıyordu. Kalp başta olmak üzere vücudunun tüm kaslarını 20 yıldır ve haftada en az 3-4 gün çalıştıran birinin, sırt/bel/boyun/omuzu ağrımazmış Devamını Oku »
Mevcutluk sendromu sizde de mevcut mu?
İş yaşamının stresi çeşitli şekillerde kendini gösteriyor. Özellikle yöneticiler arasında yaygın olan “mevcutluk sendromu” çalışanların yapacak işleri olmasa bile uzun saatler fazla mesai yapmalarına neden oluyor… İngiltere’de müdür ve yöneticiler arasında yapılan bir anket oldukça ilginç sonuçlar ortaya koydu. Çok sayıda çalışan, yöneticilerinin fazla çalıştığını düşünür. İngiltere’de Chartered Managment Enstitüsü’nün 1,334 orta derecede yönetici ve müdür arasında yaptığı anketin sonuçları bu kanıyı doğrular nitelikte. Devamını Oku »
Karar sürecini etkileyen en önemli şey : Vurucu bir önyazı!
“Kimse okumuyor zaten” diye CV’nize ekleyeceğiniz bir önyazıyı kesinlikle yazmamazlık etmeyin! Önyazınızı okumayı tercih eden bir şirket yöneticisine rast gelirseniz, şansınızı iyi yönde kullanma imkanını elde ettiniz demektir. Vurucu bir önyazı, işverenin karar sürecini etkiler. Başarıyla kaleme alınmış bir önyazı, CV’nizi daha çekici hale getirebilir. Aynı şekilde kötü kaleme alınmış bir önyazı, özellikle yazı yaratımının önemli olduğu pazarlama, halkla ilişkiler veya reklam gibi alanlara başvurunuzda Devamını Oku »
Şiddet karşısında beyin ‘kal’ derken kadın nasıl gitsin?
Araştırmalar gösteriyor ki kocasından dayak yiyen bir kadının ilişkiyi terk etmesi için ortalama 35 kez şiddete maruz kalması gerekiyor. Aynı konuya zaman ekseninde baktığımızda daha da çarpıcı sonuçlar görüyoruz: Bir kadının dayakçı kocasını terk edebilmesi için geçen süre ortalama 7 ila 12 yıl! İngiltere’de üç günde bir, Fransa’da iki günde bir, biz de ise tahminimce her gün birden fazla kadın, kocası tarafından öldürülürken bunlar çok ama çok çarpıcı rakamlar. Bıçak ya da tabancayla yaralanma/ölüm risklerinin anormal yüksek olduğu, aile içi şiddetin dozunun her gün arttığı bir ortamda kadın, ‘kalmayı’ seçiyor. Eğer öldürülmez de terk Devamını Oku »