Anasayfa / Sizden Gelenler / Değerli olmak!

Değerli olmak!

Az önce Facebook’ta bir arkadaşımın paylaştığı yazıyı okurken içimden sıra sıra dökülmeye başladı az sonra yazacaklarım. Umarım aklıma o an gelen her şeyi unutmadan, atlamadan yazıya dökebilirim… Değerli olma hissi ile ilgiliydi yazı. Daha önceki yazılarımda belirttiğim şeyler vardı genelde. Hani hayatın, toplumun, ailenin, arkadaşların kısacası bilinçaltımıza etki eden her unsurun bize dayattığı ”başarı kriterleri” . Mesela üniversite kazanmak, daha sonra bitirmek, iyi bir iş bulmak akabinde bir eş bulmak, herkese devamlı kendini beğendirme çabasında olmak. Bunları yapmak zorunda değiliz. Herkesin istediği şekilde yürümek zorunda değiliz, demiştim çoğu yazımda sizlere. Sebeplerimi de sıralamıştım. Başarılı olma kriteri açısından değerlendirmiştim her şeyi. Ama yukarıda bahsettiğim yazıyı okurken işin duygusal, manevi, psikolojik, dini hatta ilgi alanıma girdiğinden spiritüel boyutunu da düşündüm. Ve tüm duygu-düşüncelerimi içtenlikle aktarmak istiyorum.

Yazıda değerli hissetmek için yaptıklarımızı sıralamıştı yazar. Aynen anlattığım ”başarı kriterleri”. İnsanlar neden başarılı olmak istiyor? Mutlu olacaklarına inandıkları için. Peki mutlu olmak en çok hangi histen geçiyor? DEĞERLİLİK. Birileri bize değerli olduğumuzu hissettirmeli veya biz değerli olduğumuzu kanıtlamalıyız, bilinçaltına ve egoya göre. Aksi halde ya çevre ya da kendimiz tarafından değersiz ilan edileceğimizi sanıyoruz. Yıllardır diğer insanların düşüncelerinin bir insanın hayatında en önemsiz şey olması gerektiğini savunuyorum. Benim hakkımda yargıda bulunmak başka bir insanın işi olamaz. Kimse benim iyi, kötü, güzel, çirkin, akıllı, aptal, ahlaklı, ahlaksız vs vs bir insan olduğuma hüküm getiremez. Tabii ki bu durum kanunlar ve diğer insanların ve canlıların yaşamına saygı çerçevesinde geçerlidir. Yani eğer ben kimseye zarar vermeden kendi hayatımı, kendi istediğim gibi yaşıyorsam, buna kim ne diyebilir ki? Neyse konuyu dağıtmadan , değerli olma hissinin manevi boyutlarına bakalım…

Değerli olmak ne demek diye hiç düşündünüz mü? Kime göre? Hangi şartlara göre? Hangi zamanda ve hangi durumda değerliyiz? Değerliliğin bir ölçütü, bir sınırı, bir azamisi veya asgarisi var mıdır? Neden durmadan başkalarından onay almak için çırpınıyoruz? Neden tek ve basit gerçeğe bir türlü inanamıyoruz? Neden kafamıza sokamıyoruz? Biz, sadece şu anda, olduğumuz yer ve zamanda, olduğumuz kişi olarak zaten değerliyiz. Kim için mi? Öncelikle kendimiz için ve daha da öncelikle Tanrı için değerliyiz. Şu anda üzerinde yaşadığımız toprak parçası için, tam şu anda attığımız bir adımın etkileyeceği diğer insan için, ailemiz için değerliyiz. Ama Tanrı ve Özümüz kısmını ele almak istiyorum.

Dini inancınızı bilemiyorum ama 4 büyük dinden birine mensupsanız Allah için çok değerlisiniz ve O’nun yaratmış olduğu her varlık için değerlisiniz. Eğer Tanrıya inanmıyorsanız, evren için, dünya için, her şeyin yaratıldığı o büyük enerji için değerlisiniz ki, şu anda VARSINIZ. Bunu hiç düşünmediniz mi? Neden varsınız bu dünyada? Biri sizinle oyun mu oynuyor sanıyorsunuz? Bir amacınız yok mu? Başka insanları etkilemiyor musunuz? Varlığınız kimsenin hayrına değil mi sanıyorsunuz? O zaman size söyleyeyim, çok ama çok yanılıyorsunuz!!! Etkileşimde bulunduğunuz, düşündüğünüz hatta hayal ettiğiniz her canlı-cansız varlık için bir şey ifade ediyorsunuz.

Ve bir de bildiğiniz ya da henüz bilmediğiniz bir özünüz var. Siz o Öz için de değerlisiniz. Çünkü O sizsiniz:) Biliyorum karışık gelebilir önce ama doğru. Madem herkes için bu kadar değerliyiz, neden değersiz hissediyoruz? Neden devamlı kanıtlamaya çalışıyoruz bir şeyleri diyebilirsiniz. İşte orada devreye tamamen siz giriyorsunuz. Çünkü size o sevimsiz şeyleri fısıldayan egonuz. Ve siz egonuzu susturmak zorundasınız. Bu çok basit. Sadece aklınıza kendinizi kötü hissettirecek bir şey geldiğinde durup derin bir nefes alacak ve ” Bu durum böyle olmak zorunda değil, ben bu durum için kendimi kötü hissetmek zorunda değilim” diyeceksiniz. Ve gerçekten de öyledir. Hadi itiraf edin, çoğu zaman kendimizi en kötü hissetmemize sebep olan kişi yine kendimiziz. İş hayatı olsun, aşk ya da arkadaşlık ilişkileri olsun, en büyük zararı biz veriyoruz kendimize. Durmadan önümüze engel koyuyoruz mutlu olmak ve değerli hissetmek için. ‘”Diplomamı aldığımda çok mutlu olacağım. İyi bir işe girdiğimde çok mutlu olacağım. Ayşe/Ahmet aradığında çok mutlu olacağım. Güzel bir düğünüm olduğunda çok mutlu olacağım. Ev/Araba aldığımda, onu yaptığımda, bunu yaptığımda ÇOK AMA ÇOK DEĞERLİ OLACAĞIM” diyorsunuz haksız mıyım?

değer bilmek

Ve evet tüm bunları yaşadığınızda mutlu olursunuz, değerli hissedersiniz kabul ediyorum. Ama sadece geçici olarak! Çünkü insan bünyesi her şeye alışıyor. Her seferinde daha fazlasını aramaya başlayacaksınız ve bunun sonu gelmeyecek. Asla gerçek mutluluğu tadamamış bir insan olarak hayata gözlerinizi yumarsınız. Nasıl? Bunu mu yaşamak istiyorsunuz? Yoksa bana inanmıyor musunuz? Siz hiç An’ı Yaşamak diye bir deyim duymadınız mı? Milyon kere duydunuz. Peki bunun ne demek olduğunu hiç anlamaya ve deneyimlemeye çalıştınız mı? Cevabı biliyorum; hayır! Aferin size :)

Şu andan tezi yok kendinize değer vermeye başlayacaksınız ve kimsenin size değer biçmesine izin vermeyeceksiniz. Hadi kendimden örnek vereyim. Şu hayatta kimse bana ”sen değersizsin, sen çirkinsin, sen aptalsın, sen ancak şunu yaptığında başarılı-iyi-güzel bir insan sayılacaksın, sen şöyle düşündüğün için yanlışsın, sen şusun, sen busun” diyemez. Ağzından çıkabilir bu laflar ama benim için hiç anlamı yok. İnsan önce kendini bilir. Kendine değer verir. Ben kendime değer veriyorum. Ben kendimi seviyorum. Ben bu dünyanın SEVGİden yaratıldığına inananlardanım. Hepimiz bütünün bir parçasıyız, dolayısıyla aslında hepimiz aynıyız. Bunun farkında olmayan insanların benim için düşündükleri sadece kendi içlerindeki huzursuzluğun bir yansımasıdır. Kendilerine çok değer verir gibi görünür bu kişiler. Ama aslında kendilerini çok değersiz hissettikleri için başkalarına da böyle hissettirmeye çalışırlar. Bu her zaman böyledir. Bana inananın. Siz siz olun önce kendinize değer verin, engellerden arının, kendinizi bir keşfedin. Bakın bakalım bir daha başkalarının lafı sizi kötü hissettirecek mi?

Herkes ve her şey çok değerlidir ÖZÜNDE. Gerçekten kötü bir insanın da özü birdir, dünyanın en iyi insanının da… Hem görmesini hem de göstermesini bilmek lazım. Şu lafı çok severim ” Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü” … Siz de önce kendinizi sevin ve değer verin. Sonra diğerlerindeki ışığı görecek ve kendi ışığınızı da onlara yansıtacaksınız…

Sevgilerimle

Yazan : Aslı Ece Özdoğan / kendinigelistir.com

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.