Anasayfa / Başarı Öyküleri / Film gibi bir kişisel değişim öyküsü…

Film gibi bir kişisel değişim öyküsü…

Kişisel gelişim ve değişim!New York’ta süper zengin, şaşalı bir finansçı olarak sürdürdüğü hayatını Deepak Chopra ile 1 saatlik görüşmeden sonra sıfırlayarak, tamamen farklı bir alana geçmiş bir kadının, Ezgi Sorman’ın öyküsü…

Lexus’unu satan bilge
Dünyaca ünlü alternatif tıp gurusu, ABD’nin en tanınmış isimlerinden, Hint asıllı doktor ve şifacı Deepak Chopra’nın asistanı Ezgi Sorman’la tanıştığınızda ondaki farklı, yüksek, coşkulu enerjiyi hemen hissediyorsunuz. Hikayesinin ayrıntıları da sizi inanılmaz etkiliyor, bu hikayeyi dinlerken bile, değiştiğinizi hissediyor ve kendinize soru sormaya başlıyorsunuz. Sorman, New York’ta süper zengin, şaşalı bir finansçı olarak sürdürdüğü hayatını Deepak Chopra ile 1 saatlik görüşmeden sonra sıfırlayarak, tamamen farklı bir alana geçmiş.

 

Hikayeniz nasıl başladı?

17 yaşımda İngilizce öğrenmeye İngiltere’ye gittim. Sonra kuzenlerimin yanına, New York’a… ‘Wall Street’ filminin kahramanı Gordon Gekko’ya özenerek gittim New York’a aslında. Orada finans okudum. Çok iyi derecelerle mezun oldum. İlk çalıştığım firmalardan biri J.P Morgan Chase’di, sonra Citibank’a transfer oldum. 10 yılık finans ve bankacılık maceramdan sonra bir gün ofisime bir bey geldi. Yarı Hintli yarı Afrikalı, Bay Tejani. Yakın bir arkadaşı için ‘portföy menajeri’ aradıklarını söyledi. Bankanın özel grubuna çalışıyordum, 1 milyon dolar ve üstü parası olanların yatırım yöneticisiydim. Mutluyum sanıyordum. İşim, prestijim var, New York’ta bir gökdelende yaşıyorum, Lexus arabam var…
Filmlerdeki kadınlar gibisiniz yani…

Evet, bu tanım bana çok uyuyor. Tatminsiz kadınlar vardır ya filmlerde, ben oydum. İngiltere’de Türk olmanın ezikliğini yaşamıştım. Dünyaya Türk kadının kim olduğunu gösterecektim. Her şeyde en iyi olacaktım. Böylelikle de yavaş yavaş Ezgi’nin kim olduğunu kaybettim.
 


Tekrar Bay Tejani’ye dönelim…

Mülakat yapmak istediler. “Kim oluyor bu insanlar beni araştırıyorlar” diye öfkelendim. 31 yaşındaydım. Müşterim Deepak Chopra’ydı!
 


Dünyanın en ünlü insanlarından biri?

Kardeşim bütün kitaplarını okumuştu, bana okutmaya çalışırdı. Çok saçma gelmişti o zaman. “Yeter ki iste yaratıyorsun” kılıklı başlıklarına bakıp, “zaten hayatımı yaratıyorum, bu adam kim ki bana öğretecek” diye düşünüyordum. Güzel bir dosya hazırladım, kendimle ilgili de sayfalarca bilgi vardı. Dosyaları önüne koydum. Her şeyi kenara attı, “güzel” dedi. Elini dizime koyup, gözümün içine baktı ve “kendinden biraz bahsetsene” dedi. Çok şaşırmıştım. O anki gerçekliğimle Türk olduğumu, bitirdiğim okulları, çalışmalarımı anlattım. “Bana hayallerinden bahsetsene” dedi. Hayallerimin ne olduğunu, uzun zamandır kendime sormamışım, bocaladım. Söyleyemedim. “O zaman çocukluk hayallerinden bahset” dedi. Bilmiyordum. Gözlerim doldu. “Hayallerimi gerçekleştiriyorum” dedim. O zaman “portföy menajeri olmak, sabah erken kalkıp geç saatlere kadar çalışmak, hayat amacın mı?” diye sordu. “Hayatının amacı buysa, benim portföy menajerim olacaksın ama gerçeği söyle” dedi. Ne cevap vereceğimi bilemedim; böyle bir soru sormamıştım kendime. “Verebilecek bir yanıtım yok; evet ya da hayır demek istemiyorum” dedim. Şimdi bile o yanıtımdan gurur duyuyorum, çünkü Deepak Chopra gibi bir müşterim olduğunda, hem prestijim hem param katlanacaktı. Cep telefonunu verdi ve “şu an yanıt vermek zorunda değilsin, düşün, yarın söyle” dedi ve bir de imzalayıp, meditasyon CD’sini verdi. Adı ‘Şifanın Ruhu’ydu. Evde bir saat CD’yi dinledim. Uzun zamandır o kadar ağladığımı hatırlamıyorum. 3-4 saat hıçkırıklar içinde durmaksızın ağladım. Nasıl bir boşalma yaşayıp, nasıl bir gerçekle yüz yüze geldiysem!

KARAYİPLER’E TAŞINDIM
Kabul etmediniz işi yani!

Ertesi gün Deepak Chopra’yı arayıp, “hayatımın amacı bu değil” dedim, “Dürüstlüğün için teşekkür ederim, eminim yollarımız yine kesişecek” dedi. İşimden istifa ettim. Eşimden ayrıldım, kainata bana ait olmayan şeyleri teslim ettim.
 


İşinizdekiler ne dedi?

Adını duyup, yüzünü dahi görmediğim patronlar gelip bırakmamamı söylediler. 3 ay sonra erkek arkadaşımla Karayipler’e taşındım. ‘Bliss’ adlı bir restoran açtık. Her sabah Deepak’ın CD’siyle kumsalda meditasyon yaptım. Bana çok iyi geldi ama bir süre sonra bir şeyler arıyorsun. Restoranı sattık ama restoranın paralarını çaldırdığımız için 10 bin dolarla New York’a döndük. Kardeşimle bir catering şirketi kurdum. Sonra, New York’ta ‘Chopra Center’ın açıldığını duydum ve oraya gittiğimde arkamdan seslendi. Yaşadıklarımı, o belirsizlik içinde dahi korkmadığımı anlattım. “Bildiğim tek iş bankacılıktı ve artık yapmıyorum. Hâlâ kendimi arıyorum” dedim. “Bana sorarsan, sen insanlarla hikayeni paylaşacak, meditasyon öğreteceksin” dedi. “Nasıl yapacağım bunu” dedim. “Elinden tutup, her şeyi öğreteceğim” dedi. Dünyada Deepak Chopra’nın çok az özel öğrencisi var ve çok az insana böyle bir teklif sunuyor. O günden sonra bütün Kuzey Amerika’da onu izledim, her gittiğimiz yerde ondan ders aldım. 13 ay önce Mevlana’nın “hamdım, piştim, yandım” sözünü söyledi ve “artık kendi yolundasın” dedi.
 


Tek başınıza mı çalışıyorsunuz?

Chopra Center’a da bağlıyım ama serbest çalışıyorum. Kitabımı yazıyorum. ‘Primordial Sound Meditation’u yani ‘doğanın yalın seslerini’ öğreteceğim bu seminerde. Vedanta felsefesine göre, 9 bedenimize eriştiğimizde bütün oluyoruz. Doğum tarihinizden, evrenin doğduğunuz zaman yaptığı titreşim bulunuyor ve o mantra olarak veriliyor. Size ait o titreşimle, öze dönüyorsunuz. Kendi kendinizi iyileştiriyorsunuz.

Dünyaya şifa için geldi

Deepak Chopra. dünyada kendisinin ne olduğunu bulmuş nadir insanlardan. Doğu felsefesini Batı’ya en güzel uyarlamış kişi. Harvard’da nörolog olarak, Batı tıbbıyla hastalarını iyileştirirken, “böyle olmaz, bir şey daha olması gerekiyor” diyerek, bedenin yalnız başına beden olmadığını, onunla beraber zihnimizin ve ruhumuzun da olduğunu keşfetti. ‘Chopra Center’ı Dr. David Simon’la kurmuş. Dr. Simon Hindistan’a giderken Deepak Chopra Amerika’ya gitmiş ama yolları ‘Transandantal Meditasyon Derneği’nde kesişmiş ve birlikte ‘Doğa’nın Yalın Sesleri Meditasyonu’nu yaratmışlar. Deepak karşısındaki insanın bilgeliğini dışarıya çıkartmakta yardımcı olan, mükemmel bir ayna. Ona baktığınızda kendinizi görebiliyorsunuz. Ona “senin hayat amacın nedir” diye sorduğumda “şifa vermek, iyileştirmek” diye yanıtladı. Kendimi güçlendirmeyi, değerimi biçebilmeyi ondan öğrendim.
 


Yazan :
Aycan Saroğlu
Kaynak : Akşam
 

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.