Anasayfa / Başarı Yazıları / Hayat sınavıyla söyleşi

Hayat sınavıyla söyleşi

Hayatları üniversite giriş sınavına endeksli genç kuşakların hayalleri çoktan seçmeli sınav sistemi tarafından tırpanlanıyor. Gençlerin yaşadıklarından yola çıkan Prof. Dr. Ahmet İnam, hayat sınavıyla onlar adına söyleşi yaptı, ortaya ’şifresiz’ bir yazı çıktı… Sınav gençliği 1970’lerden bu yana sayı olarak hızla büyüyor. Giderek daha da küçülüyor sınav yaşı. Oyun oynayamayan, oyun oynayamadığı için de hayal gücü çok zayıf, dershanelere abone gençler, bu ülkeye nasıl bir gelecek sunacak? Ekran bağımlısı, sınav hamalı olarak kendilerine aktarılan hap halindeki bilgilerle, bu ülkenin kültürüne, insanlığın bilimine, sanatına, düşüncesine, maneviyatına nasıl katkıda bulunacaklardır? Bu sınavlar, bu sınavların ağır gerilimi, sürekli başarılı olmak zorunda olan gençler öngörüyor. Çocuklar çoktan seçmeli bu sınavların selinde öylesine boğuluyorlar ki, ruhları küçülüyor, daralıyor.

Bildiğini iyi bilen yetenekliler, dershane baskısında kalmasalar bile, bir yarış atı olarak geçirdikleri kısacık ömürlerinde yaşama sevincini çok az tadabiliyorlar. Ortalama kavrama gücü olanlarsa-ki bunların sayıları çok ama çok fazladır- bu yarışın tümüyle kölesi oluyorlar. Test soruları, dershane koşuşturmaları, parası olanlar için, özel öğretmenler, bilgi denen canavarın ağzından çıkan ateşle kavruluyorlar. Yaşayamıyorlar, yaşattırılıyorlar. Sürekli bir itilmedir onlar için yaşam. Ailesini, çevresini, onlardan başarı bekleyenleri memnun etmektir, hayatın amacı.

Çoğunlukla farkına varmadan çocuklara zulmediyoruz. Bıkkın yorgun, endişeli geliyorlar üniversiteye. Üzerlerine bilgi denen molozun yığıldığı, şaşkın çocuklar. Kendilerine özgü dünyaları olmayan, düşleri, umutları cılız, yorgun gençler.

Şimdi bu çocuklara bu son sınavda yaşanan tuhaflıklarla, üstüne üstük bir de ağır bir güvensizlik yaşatıyoruz. Bu kadar emeğe, çabaya, adil olmayan bir değerlendirme mi yapılıyor? Bu soruyla gelen ağır kuşku, birçok gence ağır bir travma yaşatıyor. Kimisi bu travmayı şu an hissetmiyor olabilir. Yaşamının ileri dönemlerinde farkına varılmaksızın yaşanan sıkıntıların köklerinden biri, işte bu sorunlu sınavlarla bilerek ya da bilmeyerek attığımız güvensizlik tohumları olabilir.

Radyasyondan korkarız, örneğin. Ölümcül örneklerini görmekteyiz sık sık. Sınavların, hele işleyişinden kuşku duyulan sınavların, bir anlamda psikolojik radyasyon etkisinin olduğunu unutmayalım. Ruhlarımızın ihtiyaç duyduğu güveni içten içe kemiriyor. Sınava giren, sınav kurumunun kendisine güvenemediğinde, onun kendine, hayata karşı güveni azalmaya başlıyor. Ailesi de bu güvensizlik girdabı içine düşüyor. ’Bu kadar çalışmanın ne anlamı var?’ demeye başlıyor. Eğitime, bilime, eğiticilere, güveni giderek azalıyor. Dünyada adaletin olmadığını düşünmeye başlıyor. Dünya hilenin hırsızlığın, her türlü düzenbazlığın yapıldığı bir yerdir, onun için artık. ’Bu düzenin içinde genç olmak ne demektir?’ sorusu onun zihninde yankılar yapmakta ona acı vermektedir.

Şu ya da bu biçimde bir sınavdan kuşku duyuluyor, farklı akademisyenler tarafından bu kuşku haklı bulunuyorsa yapılacak iş, sınavı iptal etmektir. Bu sorun siyasal rant konusu yapılacak bir sorun değildir. Devlete, kurumlara olan güvensizliklerinin bir an önce önüne geçerek, gençleri kazanmak zorundayız. Zaten sınavların ağır ikliminde boğulan bu çocukları bir de güvensizlik bunalımı içine sokmak doğru olmaz.

hayat sınavı

Çocuklar, eğitim denen çarkın içindeki kağıt üzerindeki sınavlardan öylesine bunalmışlar ki hayatın kendisinin bir sınav olduğunu unutuyorlar. O kadar yapay sınavlara giriyorlar ki hayat sınavına hazırlanma olanaklarını yitiriyorlar. Gün geliyor, artık önlerinde yanıt şıkları belli olmayan yaşama sorunlarını buluyorlar.

Ne içindir bilgi? Biz altında ezilip ıstırap çekmemiz için mi? Ne içindir sınav? Bilgimizi ne kadar sindirdiğimizi ölçmek için mi yoksa hayatı bize zindan etmek için mi? Neden hala sınav adabını öğrenemedik? Şimdi sınava soruyorum. Ne arıyorsun hayatımda ey sınav? Şöyle bir yanıt alıyorum: Seni hayata hazırlamak için evladım. O zaman ben de sınavı sınavdan geçirme ihtiyacı duyuyor, sınavı sorgulamaya başlıyorum: Hangi hayata hazırlıyorsun beni sınav? Diploma alacağın bir okula girmeyi başaracağın hayata. Okullar ne içindir ey sınav? Sana bilgi vermek, seni eğitmek içindir. Peki, bilgilenince nasıl bir insan olacağımı, nasıl yaşayacağımı öğrenebilecek miyim? Bu soruları soracağına otur da test sorusu çalış a benim aptal evladım? Çalışacağım da muhterem sınav hazretleri, hilen hurdan yok değil mi? Benden kuşku mu duyuyorsun yoksa? Şifrelerin olduğu söyleniyor efendim. Benim şifrelerime takma evladım, hayatın şifrelerini okumaya, çözmeye çalış. Sen ne biçim sınavsın ey sınav? Biraz önce sıradan bir sınavın ağzından konuşan hayat sınavıyım. Zihnini, düşünme gücünü, ruh zenginliğini yitirme sakın. Böyle erdemli insan olursan benim şifrelerimi okuyabilirsin.

Yazan : Prof. Dr. Ahmet İnam
Kaynak : Akşam Gazetesi

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.