Anasayfa / İnsan İlişkileri / Kararınızı sıcak mı alırsınız? Soğuk mu?

Kararınızı sıcak mı alırsınız? Soğuk mu?

Karar almak sizin için zor mu yoksa kolay mı? Bir gün içinde yüzlerce karar alıyoruz. Çoğu anlık ve basit kararlar: Ne giyeceğimiz, ne yiyeceğimiz gibi. Bunlar sonuçlarını bilebildiğimiz, sıradan ve pek fazla risk içermeyen kararlar.Bazı kararlarımız ise hayatî derecede önemli: Hangi okula gideyim, hangi işe gireyim, kiminle evleneyim gibi… Bunlar hayatımızda uzun süreli etkisi olan, önemli kararlarımız.

Karar alma” konusu benim özel ilgimi çeken bir konu; çünkü hayatımda yaptığım iki meslek de karar almakla ilgili: Hem araştırma hem de danışmanlık doğru karar almak için para ödenen hizmetlerdir. Kararın olmadığı yerde ne araştırmaya ne danışmanlığa gerek vardır. Bu nedenle daha araştırmacılığa başladığım ilk yıllardan beri, iş yaptığım şirketlerde, yöneticilerin nasıl, neye bakarak karar aldıklarını merak ettim ve kendime hep şu soruyu sordum:

İnsan karar alma performansını artırabilir mi? Daha etkin, daha etkili, daha iyi karar almak öğrenilebilecek bir şey midir?
Karar alırken aklımız bir bilgisayar gibi mi çalışıyor yoksa sezgilerimizle ve duygularımızla mı karar alıyoruz? Hem aklımızı hem sezgilerimizi kullanıyorsak, bunlardan hangisi daha üstün? Hangisi daha güvenilir?

Aklımızın kullandığı iki ayrı sistem var: Bunlardan biri mantıksal, diğeri sezgisel.
Karar alırken izlediğimiz mantıksal yolu, bir şema üzerinde açıklayan pek çok yaklaşım var. Bu konuda çeşitli yazarlar birçok model oluşturmuşlar.
Kullandığımız sezgisel yöntem ise elbette bir modele veya bir programa indirgenemiyor; ama son yıllarda fMRI teknolojisi sayesinde nasıl karar aldığımızı daha iyi anlamaya başladık. Sezgisel karar alma konusunda her geçen gün yeni bilgiler öğreniyoruz.

Rasyonel Karar Alma Modeli. Aklımız bu yöntemi izlediğinde aşağıdaki gibi işliyor:
1) Problemi tarif etmek: Bir karar almadan önce problemin, sorunun ne olduğunu iyi tarif etmek gerekir. Eğer sorunu iyi tanımlarsak, konu son derece berraklaşır ve doğru kararı almak kolaylaşır. Aksi takdirde hiç etkisi olmayan kararlar alınması tehlikesi vardır.
Genellikle insanın en çok yanıldığı konu, problemi tarif etme konusudur.

Son zamanlarda şirketlerde rastladığım birçok sıkıntı, problemlerin yanlış tarif edilmesiyle ilgili sıkıntılar. Meselâ bir iş yerinde yaşanan verimsizliğin nedeni, iş tanımı yetersizliği veya organizasyon eksikliği gibi nedenlere bağlanırken esas sorun şirketin iş yapma biçiminden kaynaklanabiliyor. Böyle bir şirkette iş tanımları ve organizayson ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin , sorun çözülemiyor.

Genellikle hepimiz sorunun kendisiyle değil belirtileriyle savaşmak gibi bir yanlışa sapıyoruz. Bu konuda en iyi bildiğimiz metafor (benzetme) “bataklık-sivrisinek” örneği olmasına rağmen çoğu kez sorunun kökeniyle değil belirtileriyle uğraşıyoruz.

2) Hedefleri saptamak: Çoğu karar birden fazla amacı gerçekleştirmek için alınır. Mesela bir araba alacaksak; yakıt tasarrufu, konfor, dış görünümü gibi birçok amacımızın gerçekleşmesini isteriz. Öncelikle hangi hedefe ulaşak istediğimizi netleştirmemiz gerekir.

3) Seçenekleri belirlemek: Bizi elde etmek istediğimiz sonuçlara götürecek değişik seçenekleri dikkate almamız gerekir. Meselâ bizim istediklerimizi gerçekleştirebilecek birden fazla araba markası varsa her birini değerlendirmeye almamız gerekir.

4) Her seçeneği elde etmek istediğimiz hedeflere göre değerlendirmek: Değerlendirmeye aldığımız her araba markasını, hedeflediğimiz amaçlar bakımından değerlendirmemiz gerekir.

5) Sonuçları ve nelerden vazgeçeceğimizi belirlemek: Değerlendirmeye aldığımız seçenekler gerçekten bizi istediğimiz hedefe ulaştıracak mı? Bu seçeneklerden birinde karar kıldığımız zaman nelerden vazgeçeceğiz? (Trade off) Bu vazgeçtiklerimiz bizi ne kadar rahatsız edecek? Gerçekten sözkonusu seçenek bizim için en uygun seçenek midir?
Mükemmeliyetçi insanların karar verirken en zorlandıkları yer burasıdır; çünkü onlar doğaları gereği, mükemmeli ararken, hiç bir şeyden vazgeçmek istemezler. Hepsini, en iyisini isterler. Arzu ederler ki bulacakları çözüm hiç bir unsuru dışlamasın! Oysa bir şeyi seçmek, bir başkasından vazgeçmek demektir; ama mükemmeliyetçiler hiç vazgeçmek istemezler.

6) Belirsizlik ve risk: Karar gelecek için alınır. Gelecek ise belirsizdir ve herkesin belirsizliğe, riske karşı hassasiyeti farklıdır. Karar alırken, olayların arzu etmediğimiz bir şekilde gelişmesine karşı ne kadar tahammüllü olduğumuzu, buna ne kadar hazırlıklı olduğumuzu düşünmemiz gerekir.

7) Zincir kararlar: Bazen bugün bir karar almak, gelecekte bu karara bağlı başka kararları da almayı gerektirir. Dolayısıyla bugün karar alırken, gelecekte de zincirleme etkisini düşünerek karar almak gerekir.
Rasyonel karar alma modeline göre, akılcı bir insan yukarıdaki aşamalardan geçip, nihaî kararını alır ve bu karar kendisi için en iyi karar olur. 

Yazan : Temel Aksoy
Kaynak : www.yenibiris.com

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.