Anasayfa / manşet

manşet

Akıl vermek mi? Müdahale etmek mi?

Yaşamımızda bize yapmamız gereken şeyler olduğunu dolaylı olarak ya da yekten anlatan, davranışlarımıza hatta düşüncelerimize dahi müdahale etmek isteyen birileri vardır. Kimimiz kaç yaşında olursa olsun bu müdahalelere sessiz kalırken, kimimiz ise orada bir dur diyebilmekte. Devamını Oku »

Satış ve Pazarlama arasındaki fark nedir?

Satış ve pazarlamayı tüketiciye ulaşmanın boyut değiştirmiş halleri olarak düşünebiliriz. Pazarlama faaliyetini, bir kurum tarafından sunulan ürünün, müşteriye en doğru şekilde ulaştırılacağı tüm ortam, şart ve alternatiflerin tasarımı olarak düşünebiliriz. Pazarlama faaliyetlerini, ürünün fiyatı, ürünün müşteriye sunumunda kullanılacak dağıtım kanalları, ürünün müşteriye tanıtımında kullanılacak promosyon alternatifleri ve ürünün kendisi olarak düşünebiliriz. Devamını Oku »

Kişisel Eleştiri ile Kendimizi Geliştirmek

Saldırı havasında olsa da, haksız gibi görünse de aldığımız eleştirilerde büyük bir olasılıkla gerçeklik payı vardır. Birçoğumuz davranışlarımızın tamamını olmasa bile bir kısmını inkâr etme eğilimindeyiz. Ancak kuruluşlar gibi kişiler de güçsüz yanlarını fark ederek büyüyebilir ve gelişebilirler. Devamını Oku »

İş ingilizcesini geliştirmek için 5 küçük ipucu!

Hem sosyal hem de iş hayatında artık ingilizce öğrenmek, ingilizce bilmek bir zorunluluk haline geldi. Ancak normal hayatta bizi idare edebilecek ingilizce ile iş hayatında kullanacağımız ingilizce arasında elbetteki fark(lar) var. İş yaşamamızda kullanacağımız ingilizcemizi geliştirmek için ne yapmalıyız? Tam da bunun için 5 farklı yöntem öneriyoruz.. Devamını Oku »

Gittiğin yere kendini de götürüyor musun?

Eski zamanlardan birinde, bilge bir kişi ile arkadaşı limanda dolaşıyorlarmış. Ahşap kadırgalardan birinin üzerinde, başını ellerinin arasına almış kara kara düşünen birini görmüşler. “Bak” demiş bilgenin arkadaşı, “Bu adam dünyanın en zengin adamlarından biridir. Yapmadığı şey, gezip görmediği yer kalmamıştır. Gene de böyle mutsuzdur”. Bilge de şu cevabı vermiş: “Her gittiği yere kendini de götürüyordur da ondan…” Devamını Oku »

Şahane Hatalar

Arabamdan çalınan cd çalarım sayesinde arabamı daha güvenli bir yere park etmeyi,
Yediğim trafik cezası sayesinde arabamı daha yavaş kullanmayı,
Alışveriş bağımlılığım sayesinde daha az tüketmeyi,
Reddedilme korkum sayesinde cesur olup, duygularımı ifade etmeyi,
Aldatılmam sayesinde güvenmeyi,
Çok konuşmam sayesinde dinlemeyi,
Kadınlığım sayesinde sezgilerime güvenmeyi,
Kibirim sayesinde insanları anlamayı,
“Eden bulur” inancım sayesinde hırsızlık yapmamayı,
Para sayesinde sevgiyi,
Acı sayesinde gerçek sevgiyi

öğrendim..

İstemediğim, üzüldüğüm, kırıldığım, utandığım, reddettiğim, nefret ettiğim her şey aslında benimle ilgiliymiş. Hepsi aslında, içimdeki ben’e bir tepkiymiş. Saldırmak, savunmak, öfke duymak, bağırmak, çağırmak, başkalarını suçlamak, hayatımın sorumluluğunu üzerime almamak adına, reddettiğim her şey, gün gelmiş, hayatımı daraltmış, bana nefes aldırmamış.

hata yapmak güzeldir

Sonra o aynı şeylere, daha önce hata, yanlış diye adlandırdığım şeylere, bakış açımı değiştirince, aslında onlar bana ne büyük bir hazine yaratmış. Bohçamda biriktirdiğim hatalar, benim için dönüştürülmek üzere bekleyen yeni deneyimlere dönüşmüş.

Yani aslında ben, o şahane hatalarım sayesinde ben olmuşum, daha iyi bir ben olmuşum, daha iyi bir ben oluyorum. İstediğim hayata daha çok yaklaşıyorum.

Bir baktım, kötü diye adlandırdığım her şey beni daha iyi bir insan olma yolunda eğitmiş, yetiştirmiş.. Ve bir baktım ben, bütün bu yaşadıklarım sayesinde kendim olmaya yaklaşmışım, kendim olmayı öğrenmişim.

Buradan bakınca, kötü diye tanımladığım çoğu şey hiç de o kadar kötü değilmiş aslında…

Kötü sayesinde, iyiye yol almışım.

Hayatımızda başımıza gelen olaylara bu şekilde bakmaya devam ettiğimizde, hayat bir oyuna dönüyor. Hatalar, size, bir sonraki seviyeye geçebilmeniz için yapmamanız gereken şeyleri gösterirken, ne yapmanız gerektiğine yaklaştırıyor.

Sen de aslında kendi oyununun süper kahramanısın. Ve ilerleyeceğin seviye, senin hatalarına nasıl baktığınla ilgili. Sürekli ben bu hatayı nasıl yaparım dersen, o canavar beni nasıl yedi diye dert edersen, sürekli aynı seviyede kalırsın, ve bu oyunun ilerlemesinde sana hiçbir fayda getirmez. Canavarı geçmen için ne yapman gerekir, buna odaklanırsan, yardımcı oyuncular da sana yardım eder ve sen bir sonraki seviyeye geçersin. Senin oyunun. Senin zamanın. Senin seçimin.

İyi ki birçok hata yapmışım.
İyi ki birçok hata yapmaya devam ediyorum.
İyi bir birçok şahane hatam var.

Yazan : Esra Paça / Mobius Danışmanlık

Bir “kelime” yaşama bakış açımızı temelden değiştirebilir!

Değerli okurlarım, geçenlerde bir konferansta iki Amerikalı meslektaşıma şu soruyu sordum: Amerikan kültürü ve dilinden ‘challenge’ kelimesini çıkarsak, acaba kültür özünden önemli bir şey kaybeder mi?

Bana inanmaz gözlerle baktılar. Amerikan dil/kültürü içinde ‘challenge’ kelimesinin çok önemli bir yeri olduğunu ifade ettiler. Değerli ekip arkadaşım Devamını Oku »