Anasayfa / Başarı Yazıları / Cesaret kazanmaya ihtiyacınız var mı?

Cesaret kazanmaya ihtiyacınız var mı?

Küçük bir çocuğu kolayca korkutabiliriz. Çünkü doğru ile yanlışı ayırt etmeyi bilmediğinden bize kolayca inanır. Tıpkı çocuklarda olduğu gibi korkmuş birine de, en temel gereksinimi korktuğu şeyden kurtulmak olduğu için, istediğinizi kolayca yaptırabilirsiniz. Anne babaların çocuklarını kontrol altına almak için bilinçsizce uyguladıkları bu yöntem, (yemeğini bitirmezsen seni Hayko Cepkin’e veririm, o odaya gidersen öcü seni yer, bu amcaların evinde köpek varmış gibi) ne yazık ki bazı yöneticiler tarafından da uygulanır. Özellikle ast-üst ilişkilerinin yoğun olduğu kurumsal şirketlerde… Kontrol ve hakimiyet kazanılır belki ama spontanlık ve yaratıcılık, tüm duyguların üzerini kolayca örtüp kaplayan korku duygusu tarafından yok edilir.  Peki bu, korkunun çok güçlü bir duygu olduğunu mu gösterir? “Hayır!”

Korku korkaktır:

Özünde bizi koruyan iyi niyetli bir duygudur korku. Bizi bilmediğimiz bir alanda temkinli olmaya davet eder. Kendimizden öncekilerin tecrübelerinden faydalanmak da en çok başvurduğumuz yöntemlerdendir. Çünkü bilinç ve bilgi düzeyimiz arttıkça daha etraflıca düşünür, korktuğumuz şey ile baş edip edemeyeceğimize karar veririz ve yeterli bilgiye sahip olunca korkumuz geçer. Ancak ne yazık ki korku, kendi varlığını sürdürebilmek için sizinle savaşır. Siz farkında değilsinizdir ama o sizi iyi tanır ve korkuyu ilk hissettiğiniz anda daha fazla veriye sahip olmaya çalışırken düşünmenizi felce uğratır. Savaş ya da kaç diye kulağınıza fısıldar. Olmazsa bu kez ne kadar az şey bildiğiniz, beceriksiz olduğunuz konusunda sizi ikna etmeye çabalar. Böylece korku ve siz binlerce yıldır süregelen bir varoluş savaşına sürüklenirsiniz. Ya siz “var” olursunuz ya da korku. Böylece sizi korumak için verilmiş masum bu duygu, ehlileştirmezseniz bir canavara dönüşerek sizin karşınıza dikilir.

Korkuyu korkutun:

Cesaret işte tam burada devreye girer. O olmadan korkunuzdan kurtulmak için araştırma yapmaya ne yazık ki yönelemezsiniz. Cesareti de kendi içinizde bulmaktan başka bir alternatifiniz yoktur. Bu adımı aşıp yapmak istediğiniz şeye cesaret edebilirseniz korku duygusunun kendisi sağlıklı ve istenen bir şey olarak bir süre sizinle kalır; ilk adım attığınızda kalbiniz hala hızlı çarpar ve avuçlarınız terler. Ama sonra, sizin gür ve yüksek sesinizi duyunca korkusundan yavaşça geri çekilir.

Cesaret nereye saklanmış olabilir?

Ancak bir insanın öz değer duygusu düşükse cesareti kendinde bulamaması çok doğal. Burada kendinize şunu sorun: “Korktuğum şeyden mi korkuyorum, korku duygusunun kendisinden mi?” Siz onu ararken korkunun işbirlikçileri cesareti bir zindana saklayıp, ellerini kelepçelemiş olabilirler. Gelin aslında yakından tanıdığınız iş birlikçilere yakından bakalım.

1.1. Doğru olanı yapma gereksinimi: Bu işbirlikçi size hayata karşı tavrınızın ne olması gerektiğini söyler. Hepimiz elimizden geldiğince doğru kararlar vermeye ve bizden beklenen kurallara uymaya eğilimliyizdir. Fakat hayatınızın senaryosu olasılıklara kapalı olarak keskin sınırlarla belirlenmişse tetikte olun.
1.2. Kendini iyi hissetme gereksinimi: Size üç yolla kendinizi iyi hissettirerek zehirler, “Karşılaştırma”, “mükemmellik ölçütleri koyma” ve “onay”. Karşılaştırılırken bazen aşağılansanız da bazen başkalarından iyi olursunuz ve iyi hissedersiniz. Mükemmellik standartlarına sahip olarak kendinizi bir anlık dahi olsa farklı ve mükemmel bulursunuz. Ayrıca uslu çocuk olup hiç başlama başaramazsın diyen sesini dinleyerek reddedilmez, kabul görür ve onaylanırsınız. Ancak tüm bu iyi hisler sizi yeni şeyler denemekten alıkoyar.
1.3. İyi değilim duygusu: Her insan yüreğinin derinliklerinde kendi değerinden kuşku duyar, ancak bu kuşku bazılarında daha fazladır. Bu iş birlikçi size kendinizi değiştirirseniz her şeyi değiştirebileceğinizi söyler, böylece yapmak istediklerinizi “iyi“ olana kadar ertelersiniz.

1.4. Başarısızlık korkusu: Bu iş birlikçi de planladığınız değişiklikler için sizi korkutur ve geri çekilip bu korkudan kurtulduğunuzda rahatlamış hissedersiniz.

1.5. Umutsuzluk, düş kırıklığı: Size yüklenerek kötü hissettirir ve kötü hissettiğiniz için bir süre için korkunuzun yarattığı gerginlik hafifler. Bilincinizi değiştirip, umutsuzca halinizden yakınarak, bir an için kaygılarınızı unutur ve bahaneler üreterek sakinleşmeye çalışırsınız.
Artık korkuyu daha iyi tanıdığınıza göre ondan daha az korkuyorsunuz demektir. Şimdi korktuğunuz şey hakkında daha fazla bilgi ve tecrübe edinmeye devam edin ve hayallerinizi gerçekleştirmeye çalışırken, kendiniz dahil, kimsenin bunu engellemesine izin vermeyin.

Sevgilerimle

Yazan : Nurdan Gencel
Kaynak : GelişTrend

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.