Gazetelerde ve televizyonda işsizlikten veya ücretlerin azlığından yakınan üniversite talebeleri ile yapılan röportajlara rastlıyorum. “Üniversite mezunuyum ama iş bulamadım…” diye yakınan gençler, aslında şunu demek istiyorlar: “Ben yapmam gerekeni yaptım. Okudum, üniversite bitirdim, ama devlet bana çalışabileceğim, iyi maaş alabileceğim bir iş imkanı yaratamıyor…”
İşin kötü tarafı ailelerin çoğu da gençlerle aynı fikirde, yani oğullarının veya kızlarının bir üniversite bitirmesi ile yüksek gelirli bir işi ve iyi bir geleceği hak ettiğine inanıyorlar. Toplumda yerleşmiş bu genel kanının yanlış olduğunu kabul etmemizin zamanı çoktan geldi geçiyor. Gelişmiş ülkelerde bile üniversite bitirmek “rahat bir yaşamı” elde etmeye yetmiyor. Hele bizim gibi, üniversitelerindeki eğitim, düşünme ve proje üretmeden ziyade “ezber” esasına dayanan ülkelerde sadece diploma hiçbir işe yaramıyor.
“Gerçek başarı”nın ne olduğu ayrı bir konu ama bir genç çıkıp bana “Başarılı olmak için ne yapayım?” diye sorsa ona “Çok çalış ve dürüst ol,” derim. Bence ortalama zeka seviyesinde olan bir kişinin çalışkan ve dürüst olduğu takdirde başarısız olması mümkün değil. Çalışmaktan kastım “ders çalışmak” veya “sınıfını geçmek”değil, “vaktini boş geçirmemek”. Üniversite gençleri, okul dışı zamanlarında internette oyun oynamak, çet yapmak, televizyon seyretmek, kahve köşelerinde pineklemek yerine yeni bir şeyler öğrenmeye çalışmalılar. Ne öğrenmeye? Bunun hiçbir önemi yok. Yeter ki vakit boşa geçmesin… İleride hiçbir işlerine yaramayacağını düşündükleri şeyler bile bir gün işlerine yarayacaktır…
Noktaları birleştirerek yapılan bulmacaları hepiniz bilirsiniz. Evinin garajında dünyaca meşhur Apple computer’i yaratan Steve Jobs öğrenilen her şeyi bir noktaya benzeterek “Öğrenebildiğiniz kadar çok şey öğrenin. Bir gün biriktirdiğiniz noktaların birleştiğini ve ortaya çok güzel bir şekil çıktığını görürsünüz,” diyor. Jobs’a göre “Ne kadar çok noktanız olursa ileride ortaya çıkacak şekil o kadar güzel oluyor.” Jobs, öğrenerek yapacağınız bu noktaların başlangıçta anlamsız ve işe yaramayan şeylermiş gibi gelebileceğini ve bugünden ileride nasıl bir şekil çıkacağını tahmin edemeyeceğinizi söylüyor. “Bazen biriktirdiğiniz noktalardan hiçbir zaman güzel bir şekil çıkmayacağını düşünerek ümitsizliğe kapılabilirsiniz ama asla kapılmayın… Bir gün aniden güzel bir şekil belirivereceğine dair ümidinizi asla kaybetmeyin…” diyor…
Sevgili gençler, noktalarınız az olursa hayatınız boyunca sadece basit, anlamsız bir çizgi olmaktan ileri gidemezsiniz; aynı günümüzde işsizlikten yakınan üniversite mezunu gençler gibi. Çağımızda üniversite mezunu olmak sadece bir, bilemediniz iki noktadır. Her insanın kendi kabiliyet ve ilgi alanlarına göre hayatına yeni noktalar ilave etmesi gerekir. Üniversite yılları, bu noktaları ilave etmek için en uygun senelerdir. Bir yandan eğitiminize devam ederken bir yandan yeni beceriler kazanmaya, yeteneklerinizi artırmaya çalışmalısınız.
İşte benim top 5 önerim:
1. Çok iyi derecede İngilizce öğrenin. Konuşulanı anlamanız veya kendi alanınızla ilgili yayınları okuyabilmeniz yetmez. Bir toplulukta yapılan esprileri anlayacak veya kendiniz İngilizce espri yapacak kadar iyi bilmeli veya İngilizce bir romanı hiç sözlüğe bakma ihtiyacı duymadan su gibi okuyabilmelisiniz.
2. Klavyede on parmak ve süratli yazı yazmayı öğrenin. Bunu öğreten bilgisayar programları var.
3. Bilgisayar kullanıcısı olmanız yetmez, progamları çok iyi derecede bilin ve WEB tasarımı yapmayı öğrenin.
4. Bir müzik enstrümanı çalın. Nota kullanarak birkaç parça çalacak kadar müzikten anlayın.
5. İyi derecede tenis öğrenin. Her spor yararlıdır ama hem sağlık hem sosyal çevre, ikili ilişkiler açısından tenisin yeri başkadır.
Yazan : Murat Kınıkoğlu
Kaynak : www.aksam.com.tr
