Kedim Murphy bir süredir sabah uyanınca ilk iş balkona çıkıyor. Günün en güzel, en güneşli saatlerini balkondaki küçük kırmızı sehpanın üzerinde uyuyarak geçiriyor. Ne zaman yanına uğrasam mahmur gözlerle bana bakıyor. “5 dakika daha” der gibi. Bazen, özellikle yorgun olduğum zamanlarda ona öyle özeniyorum ki. Fakat bazen miskinliğinden sıkılıp “Murphy hayatı kaçırıyorsun, biraz hareket!” demek istiyorum pembe burnunun sakinliğine aldırmaksızın. Hayat devinim ve durağanlık arasında gidip gelen ve bu iki seçimin çok fazla şeyi etkilediği bir kurgu sanırım. Peki bu iki kavram tam olarak ne ifade ediyor ve gerçekte nelere yol açıyor? Devamını Oku »