Anasayfa / Kişisel İmaj / Nasıl karizmatik olunur?

Nasıl karizmatik olunur?

Bu güne kadar o kadar çok karizma ile ilgili yazı okudum ki artık hangi kitapta kim ne yazmıştı inanın hatırlamıyorum. Ama bütün bu okuduklarımdan sonra kendi tarifimi ortaya koydum. Belki bu tarif de aynı cümleyle bir kitapta vardı. Belki de birkaç tariften sonra benim yarattığım bir cümle haline geldi. Valla hatırlamıyorum. Sadece inandığım bir tarif oldu bu. Diğerlerine yanlış demiyorum. Benim doğrum olarak kabul ettiğim tarif bu.

KARİZMA NEDİR? BEYNİN İÇİNDEKİ BİLGİLERİN VE KENDİNE GÜVEN HİSSİNİN BEDEN DİLİNE YANSIMASI.

En doğru tarif bu geldi bana. Neden mi? Anlatayım. Bir insanın marka giyinmesi, en pahalı mağazadan alışveriş yapması, 2 tane üniversite bitirmiş olması karizmatik olması için yeterli değil.

Şaşırdınız değil mi? Evet ben de gençliğimde bunun aksini düşünüyordum. Onun için gençliğimde marka giymek daha çok hoşuma giderdi. Yıllar sonra baktım ki, marka giydiğim zaman bile yaşamadığım olayları şimdi yaşıyorum. Şimdi marka merakım kalmadı. Önemli olanın marka değil giyimdeki uyum olduğunu gördüm. Sakın bu markalaşmaya karşı olduğum anlamına gelmesin. Markalaşmayı sadece kaliteli hizmet açısından alıyorum. Marka olan şirketler müşteriye daha saygılıdır, müşterinin hakları daima saklıdır. Kişiye göre değil,, tüm müşteriye aynı davranış biçimini uygulanır….vs. Ama marka olmanın bedeli de ağırdır bilirsiniz. Dolayısıyla çok emek verdiği ürünün fiyatı da pahalıdır. Çünkü satıştan sonra bile hizmet devam eder. Tamam bunların hepsi güzel, asla kötü demiyorum ama o kadar param olmazsa ne olacak. En az ile yetinerek yaşamak zorundayım. Gerektiği zaman pazardan bile alıveriş edilebilir ki ben çok ediyorum. Peki, güzel giyinmek fark edilmek için önemli değil mi yani?

Önemli olmaz mı hiç hem de çok önemli. E peki ne demek istiyorsun? Şunu demek istiyorum. Önemli olan ucuz ya da pahalı uyumu yakalamak. Buradaki en önemli vurgulamak istediğim renk uyumu. Bluzunuz çok pahalı bir marka olabilir. Etek ya da pantolon da çok pahalı ve çok kaliteli olabilir. Ama arada renk uyumu yoksa rezil bir kıyafet haline gelir. Ayrıca bütün bu giysiler içinde çok sade de olabilirsiniz. Ama tarzınızı oluşturmanız gerekli bence. Giydiğiniz giysinin içinde kendinizi çok rahat hissetmelisiniz. Ve mutlaka en basit bir eşofman bile giyseniz mutlaka boynunuza bir fular ya da bir kolye ya da başınıza bir bant gibi bir çarpıcılık yapın. Ama bunları yaparken renk uyumuna dikkat edin.

Yani ben bunları yapınca karizmatik olur muyum diyeceksiniz. Hayır öyle bir tane kolye ya da fular takmakla olunmuyor tabii. Ama en azından barajı aşarsınız. Gerisi nedir peki?

Gerisi, beynimizin içini doldurmamız gerekli. Yani kendine güven hissi önemli.  Bilgi bunun çoğunu yapar. Ama ben şöyle bir insan tanıyorum; üniversite mezunu, 2 lisanı var. Ama ismini sor, zor söylüyor. Bu tıp doktorunun alanına giren bir konu. O alana girmek istemiyorum.

Eğer psikolojik bir hastalığımız yoksa giyimimizdeki hoşluğu yani uyumu yakalayabilirsek, beynimizin içini bize gerekli olan (en azından ilk etapta) bilgi ile doldurursak bu durum davranışlarımıza yansıyacaktır. İşte o zaman bizim için de çok karizmatik birisi diyebilirler. Çevremizde de dikkat çekebilirsiniz. En önemlisi fark edilmek. Sıradan olmamak gerekli. Hiç unutmam bir televizyon programında Sezen Aksu şöyle demişti “Anneannem rahmetli hep şunu söylerdi. Asla sıradan olmam. Herkesten bir farkım olmalı mutlaka. Ben de onun sözünü dinliyorum. Ben sıradan bir kadın değilim.” Ben de aynı şeyi düşünüyorum.

Dün yaşadığım bir olay karşısında şaşırdım kaldım. Dün teknolojik bir alışveriş yapmak için büyük bir mağazaya gittim. Bir adet yazıcı almak istedim. Ne istediğimi daha önce araştırmıştım. Gerek internetten gerekse bir gün önce aynı  mağazaya giderek bütün ürünleri incelemiş kararımı vermiştim. Dün ne istediğimi bilerek mağazadan içeri girdim ve şu model yazıcıyı istiyorum dedim. Hemen çıkardılar. Kasaya gittim. Bana alışverişte yardım eden görevli ürünü paketledi kredi kartımı uzattım. Bu kadar çabuk alışveriş etmeme ya da bu kadar çabuk karar vermeme şaşırdığından olsa gerek sohbet etmeye başladı. Ben de izah etmek ya da sohbet ortamı açmak için şöyle dedim;

-Ne alacağıma karar vermek için dün buraya gelmiştim. Bütün ürünleri inceledim. Onun için bugün alışveriş kolay oldu.
-Biliyorum dedi
-Neyi biliyorsun dedim
-Dün buraya geldiniz, ürünleri incelediniz ve gittiniz. Sizi fark etmiştim.

İnanamadım. Çünkü ben oraya gitmeden önce internetten her türlü araştırmamı yapmış ve bu işleri iyi bilen dostlarımdan bilgileri almıştım zaten. Sadece ürünlere bakıp çıkmak yetmişti bana. Üstelik çok kalabalık alışveriş kitlesi olan bir mağazadır. Buna rağmen fark edilmek :) Bu tip olayları çok fazla yaşıyorum. Geçen hafta da arabamla ışıklarda durmuştum ki, yanımdaki arabadaki kadının telaş içinde camı açmakla uğraştığını gördüm. Camı açtı ve aynı anda yeşil ışık yandı ve arabalar harekete geçti. Kadın ve yanında da bir kadın daha bana seslendiler “Harikasınız, ışık saçıyorsunuz :)” Ve arabalar hızla hareket etti bir dakika sonra arabayı kaybettim.

Ben 20 yaşında 90-60-90 bir genç kız değilim. Bu sadece pozitif enerjinin dışa yansıması. Fark edilmek için özel bir çabam yok. Ama tarz oturmuş artık. Farklı bir tarz. Bir büyük holdingin en tepelerinde görevli bir arkadaşım var. Kendisi giyimine çok özen gösterir. Bazen bana şöyle der “Bu kıyafetin harika olmuş. Ama ben giyemem. Bana yakışmaz. Bu tarz meselesi. Senin, tarzına uygun.”

Demek ki bir tarzım var. İşte bu fark yaratan bir duruş biçimini de arkasından getiriyor. Biraz da söyleyecek sözün varsa kapıların önünde açılması çok kolay artık. Ama gerçek mücadele bundan sonra başlıyor çünkü buradan sonra kendini fikirlerin ile kabul ettirmen gerekli. Anadolu?da şöyle bir atasözü vardır; İnsanlar kıyafetleri ile ağırlanırlar, fikirleri ile uğurlanırlar.

Gördüğünüz gibi ilk barajı geçmek için dış görünüş çok önemli ama daha sonra yerini bilgiye bırakamıyorsa arkanızdan sadece şu söylenir; Süslü kokona :)

Ben sadece süslü kokona diye tanınmak istemiyorum. Kültürlü bir süslü kokona olabilirim. Buna itirazım yok :)
Sevgiler.

Tülay Bilin

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.