Anasayfa / Motive Olmak / Geliştiren Hikayeler / Aloha = Koşulsuz Sevgi

Aloha = Koşulsuz Sevgi

“Hawaii adasında yaşayanlar iyi niyeti kendilerine özgü şekilde tarif ederler, onu aloha diye adlandırırlar. Hawaii?de genellikle içten bir selamlama ve yolcu etme sözcüğü olarak kullanılan aloha, başkalarının iyiliği için bencil olmayan anlamına geliyor. Aloha koşulsuz sevgi demektir.”

Bu hafta bir kitapta (Sözlü Dövüş Sanatı) yukaradaki bir yazı ile karşılaştım.

Bu yazıyı okuyunca koşulsuz sevgiye karşı düşüncelerimi düşündüm ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Öncelikle bir anektotla başlamak istiyorum. Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama  aşık olmuş ve adamın penceresinin önüne konup adama şöyle demiş: “Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım.” Adam: “Olmaz alamam… Sen bir kuşsun. Hiç, bir kuş adama aşık olur mu ?” demiş. Kırlangıç tekrar: “Lütfen pencereyi açıp beni içeri al, birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum, canın da sıkılmaz, birlikte yaşar gideriz” demiş. Adam yine : “Olmaz alamam… Git başımdan” diye cevap vermiş. Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup adama tekrar şöyle demiş: “Lütfen beni içeri al… Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam, biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece. Beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer, omuzuna konar seni neşelendirir, sana yârenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın” der. Adam ona: “Git derhal başımdan! Ben yalnız kalırım.” demiş ve kuşu kovmuş… Kırlangıç da bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş. Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine: “Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık” demiş ve çok pişman olmuş. Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Kendi kendine: “Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alır birlikte, mutlu bir hayat sürerim” demiş ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başlamış ama onun kırlangıcı gelmemiş. Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama boşuna… Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcını gören olmamış.
Sonunda bir bilge kişiye hâlini danışmak ve ondan bilgi almak için gitmiş. Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle demis: “Kırlangıçların ömrü 6 aydır!”

Hayatta bazı fırsatlar vardır, ömründe bir defa insanın eline geçer ve değerlendiremezsen uçup gider…

Biz ne yapıyoruz hayatımıza belki bir kere karşımıza çıkan dostluk fırsatlarını ne kadar değerlendiriyoruz. Belki o kişi hayatımız boyunca başımızı omzuna koyup huzur bulabileceğimiz birisi, belki hayatımızın aşkı, belki zor günlerimde hep yanımda olmasından mutluluk duyacağım birisi, acaba onu tanıyabiliyor muyuz? Ya da hoyratça hayatımızdan çıkardığımız dostlarımızı bir gün yerinde bizi bekliyor olabileceğini düşünüp eğlenmemize mi bakıyoruz. Eğlenceli insanlar yanımızdan gidip sıcak bir dost aradığımızda dönüp onu yerinde bulabilecek miyiz acaba? O her zaman benim dostum, o beni nasıl olsa affeder ben hayatımı yaşayayım sonra ona dönerim diye kendimize güvenerek mi yaşıyoruz.

ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA, O KÖY BENİM KÖYÜMDÜR. GİTMESEK DE KALMASAK DA O KÖY BENİM KÖYÜDÜR.

Böyle bir şarkı vardı. Hatırlarsınız sanırım. Ama ben bu söze artık inanmıyorum. Dostlara emek vermek gerekiyor. Nasıl olsa benim diye düşündüğün zaman emek vermediğin zaman uçup gidiyor. Onun için koşulsuz sevgilerin bu çağda pek yeri yok diye düşünüyorum. Koşulsuz sevgiyi şöyle düşünüyorum. O bugün sinirli olup kalbimi de kırsa ben onu yine çok seviyorum. Hastalığında, hastalığında ben onu çok seviyorum. Ama arkadaşlığımıza emek vermediği zaman birlikteliğimizin kıymetini bilmediği zaman bir gün geri geldiğinde onu bekliyor olacağım garantisi içinde koşulsuz bir bekleyiş içinde değilim.

Yıllardır televizyonlarda oynar durur “Al Yazmalım” diye bir Türk filmi vardır. O filmin ana teması filmin sonundaki bir tek cümlede saklıdır: SEVGİ EMEKTİR

Ona önceleri kızgınlık duyarız. Bir gün gelir onu da duymayız. Çünkü kızgınlık bile sevginin bir ürünüdür. Hiçbir şey hissetmediğim anda bitmiştir.

NEFRET ETTİKLERİNİZİ BİR DÜŞÜNÜN. HATIRLAYAMAZSANIZ, UNUTACAĞIMIZ KADAR DEĞERSİZDİRLER.
ALBERTO DELLA VECCHİA

Sevgiler
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
tulay@karmaastrology.com

Tülay Bilin kimdir?
Tülay Bilin çok uzun yıllar Hürriyet Gazetesinde çalıştıktan sonra, Nisan 2006?ya kadar Dünya Gazetesinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalıştı. Uzun yıllardır kişisel gelişim konusunda aldığı eğitimleri 10 yıldır profesyonel olarak çevresiyle paylaşmaktadır. Bir yıl haftada bir gün canlı radyo programı yapmıştır.

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.