Bilinçaltı başarıya giden yolun ortağıdır anlatısı geçenlerde Bilinçaltının Gücü adında bir kitaptan geliyor. Joseph Murphy’nin 1963 yılında yayınlanan bu kitabı uzun zamandır önüme çıkıyordu ama bir türlü okuyamıyordum. Üretirken tükendiğimi hissettiğim bir dönemde belki de çözümü kendime dönmekte bulacağımı düşündüm ve bu kitabı elime aldım.
Kitap toplamda 20 bölümden oluşuyor. Bilinçaltının Gücü kitabı başarının üç adımı olduğunu söyler. Her bölümünde bilinçaltının hayatımızın farklı konularına etkisine değiniyor. Örneğin 10. bölümde bilinçaltı ve para kazanma arasındaki ilişkiden bahsederken 14.bölümde bilinçaltı ve evlilikteki sorunlar konusunu ele alıyor. Benim bu yazımda bahsedeceğim kısım ise 11. bölümde geçiyor.
Bilinçaltı Başarınızın Ortağınızdır!
# Başarının gerçek anlamı, yaşam dediğimiz girişimde başarılı olmaktır.
Bölüm bu sözlerle başlar. Yazar başarının hayatta uzun vadeli bir huzur, neşe ve mutluluğa bağlı olduğunu söyler. Bu sözü geçen özelliklerin de sonsuza tek deneyimlenmesinin ebedi hayat olduğunu öne sürer.
Başarı derken hayatımızın kontrolünü ele almak, en iyi şirketlerde çalışmak ya da çalıştığımız şirkette yükselmekten bahsedeceğimi düşünmüştünüz, değil mi? Ben de bu bölüme başladığımda böyle sanmıştım. Aslında hem haklıyız hem de bir o kadar yanılıyoruz.
Çalıştığımız şirkette yükselmek de bir başarı olabilir. Ama bu başarıya ulaşmak istiyorsanız tek amacınız para kazanmak ve sosyal statünüzün artması olmamalıdır. Başarınızı elle tutulamayacak, hayatın gerçek unsurlarına da bağlamanız gerekir. Çünkü ancak bu unsurları da göz önünde bulundurursak içimizdeki hazineyi keşfedebiliriz.
Birinci Adım: Sevdiğiniz şeyi yapın.
Sevdiğin şeyin ne olduğunu keşfedip bu işi yapın. Muhtemelen bu öneriyi defalarca duymuşsunuzdur. Ama hiç dönüp kendinize bu soruyu sordunuz mu? Yaptığınız iş herkesin gözünde çok iyi bir iş olabilir. Yukarıdaki örneğe dönelim. Bir şirkette üst düzey bir yöneticisiniz. Sizin yerinizde olmak isteyen yüzlerce kişi vardır.
- Peki siz kendi yerinizde olmak istiyor musunuz?
- Sabahtan akşama kadar ofisinizde otururken kendinizi mutlu hissediyor musunuz?
- Yaptığınız işten daha fazlasını yapmak istiyor musunuz?
# İşinizi sevdiğinizde, bunu yapmak için şiddetli bir istek duyarsınız. – Joseph Murphy
Beni birinci adımda en çok etkileyen sözlerden biri bu oldu. Neden olduğunu açıklayayım.
Geçen sene bu zamanlar sevdiğim şeyin ne olduğunu keşfettim. Saatlerce oturduğum masamda boş boş camdan dışarıyı seyrediyordum. O an yapmam gereken iki gün sonraki matematik sınavı için çalışmaktı. Saatlerdir de çalışıyordum. Ama sorun, bundan hiç zevk almamam, bunu yapmak için şiddetli bir istek duymamamdı. Oysa diğer arkadaşlarım gayet de güzel çalışıyordu!
Sorun ben de mi?
Kendime ilk sorduğum soru ve verdiğim ilk cevap da buydu. Evet, sorun bende olmalıydı. Dikkatim dağınık, çalışma disiplinim yoktu. Daha ne olsun? Normalde olsa kendimi suçlayıp bu cevapla yetinirdim. Ama artık ders çalışmaktan nasıl bunaldıysam kendime dikkatimi dağıtacak başka bir soru daha sordum.
Sorun ben de mi yoksa yaptığım işte mi?
Bu soru benim hayatımı değiştirdi. Formüllerin arasında otururken neredeyse hiç dikkatim dağılmadan, saatlerce ara vermeden yapabildiğim bir iş olduğunu fark ettim.
Yazmak. Ben oturup üç saat matematik çalışmaya acizdim ama on saat yazı yazmaya gönülden razıydım. Çünkü benim sevdiğim iş yazmaktı.
İkinci Adım: Belirli bir iş alanında uzmanlaşın.
Başarının ikinci adımı, belirli bir iş alanında uzmanlaşmak ve bunda ustalık kazanmak için gayret sarf etmektir.
10.000 saat kuralını duymuşsunuzdur. Bu kural, yaptığımız iş ne olursa olsun, bu işte uzmanlaşmak için çalışmamız gereken süreye değinir. Bir işte uzmanlaşmak, bu işte başarılı olmanın ikinci adımıdır. Tekrardan benim örneğime dönelim.
Sizce ben üç saat matematik çalışamayarak mı daha başarılı olurdum yoksa on saat yazı yazarak mı?
Şimdi neden sevdiğimiz işi keşfetmenin başarılı olmamızda bu kadar etkili olduğunu daha iyi görüyorsunuzdur.
Kitapta kimya öğrenmek isteyen bir çocuk örneği verilir. Yazar bu çocuğun bir dala odaklanıp bütün zamanını ve dikkatini seçtiği bu dala yöneltmesi gerektiğini söyler.
Hissettiği coşku, alanı hakkında mevcut her şeyi öğrenmeyi istemesini sağlamalıdır; mümkünse herkesten fazla şey öğrenmelidir.
Herkesten fazla şey öğrenmek istediğimiz ve çalışarak gerçekten de öğrendiğimiz bir alanda kim bizden daha başarılı olabilir ki?
Üçüncü Adım: Başarınız bencil olmasın.
Beni hem şaşırtan hem de gülümseten adım bu oldu. Başarının üç adımından birinin bu olacağı aklınıza gelir miydi? Benim aklıma gelmezdi. Ama kendimce belli bir başarıya ulaştığım işimde başarılı olmamı sağlayan en önemli adım bu oldu.
Yapmak istediğiniz şeyin sadece kendi başarınıza katkıda bulunmadığından emin olmalısınız. Arzunuzun insanlığa faydalı olması gerekir. İzlediğiniz yol tam bir devir yapmalıdır. Sadece kendi iyiliğiniz için çalışırsanız, bu gerekli devri tamamlamış olmazsınız.
Üst düzey yönetici örneğine dönelim. Size başarılarımızı sadece maddi amaçlara bağlamamız gerektiğini söylemiştim. Tam olarak bahsettiğim kısım buydu. Eğer sadece para için yükselmeye çalışırsak sadece kendimiz kadar yol alırız.
Bizden büyük işler başarmak için kendimizden büyük amaçlarımız olmalı.
Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkarı olsun!
Benim için başarı, yazmayı ne kadar sevdiğimi keşfetmek ve sevdiğim bu işi insanlarla paylaşabilmekti. Ben Bilinçaltının Gücü’nü okumadan bir yıl önce tam da bu üç adımı izleyerek beni başarıya götürecek yolu keşfettim. Bilinçaltı ve Başarı bu kadar ilişkili. Bana birisi başarının üç adımı olduğunu söylese inanmazdım. Tabii ki başarıya giden yolda atmamız gereken adımların sayısı çok. Ama bu üç adımın başarıya giden yoldaki önemini de göz ardı etmemek lazım!
O zaman bu yazıyı da bir soruyla kapatmak istiyorum.
Hadi, kendinize bir dakika ayırın ve bu soruya cevap verin.
Sizin uğruna 10.000 saatten fazla harcayacak kadar sevdiğiniz iş ne?
Yazan ve Kaynak : Buse Melike Etik, medium
