Anasayfa / Başarı Öyküleri / Sırcı, sırrın sırrını anlattı!

Sırcı, sırrın sırrını anlattı!

Bir gün herkes mutlu olacak!
Kendisi kabul etmese de… O bir efsane…
Çünkü kitabı dünya çapında olay yarattı.
ABD?de 8.1 milyon kitap satma gibi bir başarıdan söz ediyoruz.
Aklınıza gelmeyecek kadar çok ülkede. Bu kadar göz önünde bir isim ne televizyon programlarına çıktı, ne de gazetecilere röportaj verdi. Ama kitap çıktı.

9 kere Oprah Winfrey?e, 5 kere Larry King?e konu oldu. Anlayın artık ne kadar çok konuşulduğunu.

Bu kitap, insanları yakalıyor, kendine çekiyor ve konuşturuyor. Pazarlama stratejisi olarak da harika, okumaktan sıkılanlar için iki saatlik DVD?si var, gözünüzü kırpmadan, mıhlanmış gibi izliyorsunuz.

Herkesin mutluluğu arayıp bulmakta zorlandığı bir dönemde biri çıkıyor, hayatın “Sır”rını, yani Çekim Yasası?nı anlatıyor. Secret bu, Çekim Yasası. “Siz, evrendeki en güçlü mıknatıssınız.

İçinde barındırdığınız manyetik güç, yeryüzündeki her şeyden daha güçlü. Bu akıl sır ermez çekim gücünü yayan ise, yine sizin düşünceleriniz.” Herkes, kendi hayatının Michalengelo?su.

Rhonda Byrne, Time Dergisi tarafından dünyanın en etkileyici 100 isminden biri seçildi. Bu kitabı, daha çok konuşacağız, daha çok tartışacağız. İşte bu yüzden Mia Owo?dan çıkan Secret?ı en azından eksik kalmamak için okumak gerekiyor. Çünkü en son trend bu.

Kitabı Tükiye?ye getiren ve Rhonda Byrne ile röportaj yapmamı sağlayan yayıncı Birol Gündoğdu?ya teşekkür ederim.

Ayrıca tebrik ederim, 7 haftada 180 bin adet sattı, Secret Türkiye?de de rekora gidiyor…

Tebrikler! Müthişsiniz. İnanılmaz bir başarı. Çekim yasası sayesinde mi? Yoksa engin televizyon tecrübeniz sayesinde mi?

– Tabii ki televizyon tekniklerine hakim olmam, bu projede bana çok yardımcı oldu ama asıl neden, Çekim Yasası?dır. Böyle olmasını istedim, gözümde canlandırdım ve sonra da olmasına izin verdim…

“Secret” yani “Sır”, nedir? Yeni bir felsefe mi? İdeoloji mi, tarikat mı? Din mi?

– Hiç alakası yok. Secret, yani Çekim Yasası ne bir din ne de herhangi bir dine alternatif olarak geliştirilmiş bir şey. Bir felsefe de değil. Secret, bilimsel bir olay. Yerçekimi gibi evrenin en büyük yasalarından biri. Çekim Yasası gerçekten var. Burada fiziksel bir durumdan söz ediyoruz, soyut değil. İnsanlığın, zaten binlerce yıldır bildiği ama uygulamadığı bir şey. Bir hatırlatma yapmak istedik. Çünkü birçok insanın, buna ben de dahildim, böyle bir şeyden haberi yoktu. Kitabımın önsözünde de var, hayatımda her şeyin kötü gittiği bir dönemdi. Babamı kaybetmiştim, sevdiğim insanlarla ilişkilerim altüst olmuştu. Felaket hissediyordum kendimi. Kızım Hayley bir gün 100 yıllık bir kitap hediye etti. İşte o kitabı okurken farkına vardım…

Nasıl yani?

– Beynimde bir görüntü belirdi ve kayboldu. Secret?la ilgili ipuçları. Sonra işin peşine düştüm, tarih boyu geriye gittim ve Einstein?dan tutun Shakespeare?e kadar pek çok büyük insanın Secret?ı uyguladığına tanık oldum. Ve bilgisayarımla Secret?i bilen insanlara çağrı yaptım. Birer birer ortaya çıktılar. Ve onlarla birlikte bu kitabı yazdım. Tüm dünyayı Çekim Yasası?ndan haberdar etmek için…

Kendinizi, insanlığa müthiş bir iyilik yapıyor gibi mi hissediyorsunuz?

– Bunu insanlığa yapılmış bir iyilik ya da jest olarak düşünmüyorum. Ama insanlığın iyi düşünme konusunda bir adım ileri atmasını sağladımsa bundan ancak mutlu olurum. Bize gelen haberler de bunu gösteriyor. Dünyanın dört bir yanında olumlu düşünenlerin sayısı günden güne artıyor. Benden mutlusu yok.

Einstein?ın ya da Hugo?nun ya da Newton?ın sadece olumlu düşünerek belli başarılara imza atmış olmaları mümkün mü? Secret sayesinde mi dáhi oldular yani? Gerçekten buna inanıyor musunuz?

– Size pek çok şeyin varlığını kanıtlayamam. Ama bu, onların var olmadığını göstermiyor. Herkesin bildiği şöyle bir gerçek var, beynimizin sadece yüzde 5-7?lik bir kısmını kullanıyoruz. Bu oranın yüzde 90-100?lere çıkacağı bir ortamda, Çekim Yasası?nı kullanarak bu büyük düşünürlerin yaptıklarından belki daha fazlasını yapabilmek mümkün olacak.

Kanepeye uzanıp “Secret”ın filmini izleyince ya da kitabını okuyunca, insan hemen yapabilirim duygusuna kapılıyor. O kadar kolay mı gerçekten?

– Evet kolay. Ama yapmanız gereken, aklınıza gelen olumsuz düşünceleri kovmak filan değil, farkına vardığınızda onlara takılmamak…

İyi de bu söylediğiniz bile zor!

– Kendinizi olumsuz şeyler düşünürken yakalarsanız, hemen sizi mutlu edecek başka bir şey düşünün. Tabii ki gün be gün bu gelişecek. Bir de bakacaksınız ki, aklınıza artık olumsuz şeyler gelmiyor.

Ne yani, bütün olumsuz terimleri, “hayır”ları, “olmaz”ları “istemiyorum”ları, hayatımızdan çıkarmamızı mı tavsiye ediyorsunuz?

– Evet aynen öyle yapıyorum. Çünkü doğrusu bu. Böylece olumlu şeyleri titreştirir ve hayatımıza yalnızca olumlu şeyleri çekeriz. Böyle bir hayat da gerçekten yaşamaya değer olur.

İyi de bir arkadaşım, artık ona Bebek Kahve?de “Adaçayı içer misin?” dediklerinde, Secret?ı hayatına adapte edecek ya, olumsuz bir cümle kurmak istemediği için, “Hayır!” yerine “Belki sonra…” diyormuş. Biraz gülünç değil mi?

– Neden gülünç olsun? İyi ki böyle yapıyor arkadaşınız, söyleyin ona, doğru yolda. Zamanla bu şekilde düşünmeye ve konuşmaya alışıyorsunuz, olumsuz şeyleri hayatınızdan ayıklıyorsunuz.

Yani “Secret”a göre negatif olmayacağız, karamsar olmayacağız, kızgın olmayacağız öyle mi? İyi de bazılarının mizacı öyledir. Her şeyi sorgular, şüphe duyarlar… N?apsın onlar, kişilik mi değiştirsinler?

– Hiç kimse negatif, pesimist ya da agresif doğmuyor. Tamam, hepimizin genetik kodları farklı ama olumsuzluk ve mutsuzluk insanın doğasında yok. Belki çok çok küçük yaşlarda aileden ya da bir başkasından edinilen olumsuz yönler, bize bazı insanları doğuştan öyleymiş gibi gösteriyor. Oysa doğru değil. Canlıların doğası, mutluluktur ve bence herkes mutlu olmak için elinden geleni yapmalıdır. Yeryüzündeki gerçek, mutluluktur. Dolayısıyla, sevgidir…

Kuşku duymayacağız, paranoyak olmayacağız, kimse hakkında kötü şeyler düşünmeyeceğiz… Herkes için iyilik isteyeceğiz. Sanırım bizim peygamberler gibi yaşamamız gerekiyor!

– Öyle diyebiliriz. Peygamberler, insanlar için örnek olmak üzere gelmişler ve görevlerini yapmışlar. Hepimizin onlar gibi sevgi dolu, anlayışlı ve şefkatli olmaya çalışmamızda ne gibi bir sakınca olabilir?

Türkiye?de Hıdırellez diye bir bayram var. İlkbaharda herkes küçük kağıtlara, “Bu istediğim adam!” “Bu istediğim ev” ya da “İstediğim çocuk” diye yazar, yetmez, bir de onu bir güzel çizer ve gül ağacına asar, ya da gül ağacının altına gömer. Farkında olmadan “Secret”ı mı uyguluyoruz?

– Kesinlikle öyle. Böyle bir ritüelden haberim yoktu. Müthiş bir gelenekmiş. Avustralya?da da benzer ritüellerimiz var. Bu sözünü ettiğiniz şey, Çekim Yasası. İnsanlar, olacağına inanıyor ve oluyor.

Yani Çekim Yasası, o ya da bu şekilde zaten vardı hayatımızda ama siz tüm bu bilgileri bir kitapta topladınız…

– Evet. Çekim Yasası, farkında olmasak da, tüm insanların zaten uyguladığı evrensel bir yasa. Secret?tan önce Esther ve Jerry Hicks?in “Çekim Yasası” isimli kitapları yayımlandı ki, onlar da Secret?taki öğretmenlerden. Ama şunu söyleyebiliriz, kitabım, tarihte bu konuyla ilgili yazılmış çizilmiş, söylenmiş ve günümüzde bu işin ustalarını bir araya toplayan ilk ve tek kitap.

Annem bir ay kadar önce anevrizma geçirdi. Sizce, annem anevrizmasını kendi mi çağırdı?

– Evet öyle. Farkında olmayarak başına bir şey gelmesini istemiş olabilir ya da gelmesinden çok korkmuş olabilir. Ama durup dururken olmuyor bu hastalıklar. Biz, onları çağırıyoruz.

Geçenlerde, ilkokul öğrencilerini taşıyan bir otobüs kaza geçirdi. Bütün ülke yasa boğuldu. Şimdi sizin Çekim Yasası?na göre, bu küçük çocukların kazayı çağırmış olmaları gerekiyor. Böyle bir şey nasıl olabilir ki?

– Şöyle: Kolektif bilinçle, felaketi kendine çekmek. Çocuklar, aileleri, okuldaki öğretmenler… Bunların hepsinin çekiminden oluyor. İnanması güç belki ama gerçek bu. Buna şöyle de örnek verebiliriz: Düşen uçaklardaki yolcuların aileleriyle yapılan istatistiklerde, bu yolcuların yüzde 90?a yakınında uçma veya kaçırılma korkusu oluyor. Hepsi o uçağın içinde, kötülüğü resmen çağırıyor. Ya da başlarına bir şey gelmesinden o kadar çok korkuyorlar ki, geliyor. Çocuklarda da durum bu. Buna kesinlikle inanmalısınız…

Farkındaysanız, bizim elimizden şunu alıyorsunuz: “Kaderim böyleymiş!” “Alınyazısı işte ne yapacaksın…” Başımıza gelen her iyi ve kötü şeyden bizim sorumlu olduğumuzu söylüyorsunuz. Kabul etmesi çok kolay değil…

– Evet. Üstelik bazı insanlara bu fazlasıyla ürkütücü geliyor. Çünkü tüm hayatlarının sorumluluğunun kendi ellerinde olduğunu duymak ağır bir şey. Suçu, hep başka yerlerde aramak daha kolay. Hep eşleri, çocukları, iş arkadaşları, trafik, politikacılar vesaire suçludur. Kimseyi bulamazlarsa, bu kez Tanrı?yı suçlarlar. Ama herkes bilmelidir ki, herkesin sorumluluğu kendisindedir. Bununla yüzleşmeli. Korkacak bir şey yok. Hatta son derece özgürce geliyor bana.

Peki minicik bir bebeğin ölümü? Ya da küçük bir çocuğa tecavüz ettiler diyelim. O bebeğin bir bilinci var mı ki, felaketi çağırsın…

– Olayı bilmiyorum, belki de felaketi annesi çağırmıştır, nasıl bir ortam yaratıldığını bilmiyorum. Ama yeni doğmuş bebeklerin bilinçlerinin gelişmediği doğru değil. Hatta ilahi bir bilinç var onlarda. Büyüdükçe git gide unutuluyor ve bilinç seviyesi düşüyor. Evet onlar için de Çekim Yasası geçerlidir. Bebekler masum olduğu için şimdi de bunun suçunu Çekim Yasası?na yükleyebilir insanlar. Ama unutmamalı ki, onların da özgür iradesi var.

Çekim Yasası, hayvanlar için de geçerli mi?

– Sadece özgür iradeye sahip canlılarda geçerli. Bunun tek örneği de insan.

Paulo Coelho, Simyacı kitabında, “Bir şey çok istersen bütün evren sana yardım eder” der. Secret?ınız, yani Çekim Yasası, bunun biraz daha sofistike söylenmiş hali değil mi?

– Evet, böyle diyebiliriz…

Kitabınız ismi çok kışkırtıcı. Sizin fikriniz mi?

– Kışkırtıcı ya da provokatif yerine, “harekete geçirici” demeyi tercih ederim. Ki insanlar ilgilensinler, etkilensinler ve hemen uygulamaya geçsinler diye…

Siz “iyimser obsesif” mi olmamızı istiyorsunuz?

– Sadece mutlu olmanızı istiyorum. “Secret”, insanların yaşamına olumlu şeyler çekerek, mutlu olmalarını istiyor. Mesele bu. Bunun için de olumlu düşünmeniz ve hayatınızdan bütün olumsuz şeyleri çıkarmanız gerekiyor. Çünkü olumlu düşünceler, bilimsel testlerde ispatlanmıştır ki, olumsuz düşüncelerden yaklaşık 100 kat daha güçlü bir çekim gücüne sahip…

Peki mesela Hitler gibi insanlar, sizce kötü emellerine Çekim Yasası ile mi ulaştılar?

– Yararı da zararı da kendinize oluyor. Çekim Yasası ile birinin, bir başkasına ya da tüm dünyaya zarar vermesi imkansız.

Konumuzla hiç alakası yok ama ben çocuk istiyorum, sevgilim istemiyor. Çekim Yasası ona mı yardım eder, bana mı?

– Olumlu düşünce, galip gelecektir. Devam et. İstediğin olacaktır.

Hepimizin korkuları var hayatta. Oysa siz “Korkma” diyorsunuz, “Korktuğun başına gelir. Olumsuz şeyler düşünme. Güzel imajlar getir aklına…” İyi de korkuyorum! Nereye gömeceğiz korkularımızı?

– Herkesin korkuları var kendi kendine yarattığı. Evrene biraz daha güvenip, olayları rahat bırakıp, adım adım bunları azaltıp, sonunda da korkuların yok oluşlarını gözlemlemeliyiz.

BEKARLAR TEK KİŞİLİK YATAKTA YATMASINLAR

Tek kişilik yatağı olan kadınlar ne yapmalı?

– Öncelikle iki kişilik yatak almalı. Tek kişilik yatak bile, yeni bir aşka hazır olmadıklarını gösterir. Çift kişilik yatakta yatacaklar ve yanlarını boş bırakacaklar. Aşık olacakları adamlar gelip oraya uzansın diye. Gerçekten de, bir insan sanki bir partneri varmış gibi yaşamalı, aşk için gereken ortamı hazırlamalı.

İnsanlığın, bir ileri aşamaya geçebilmesi için mutlaka öğrenilmeli

İnsanlara “hayal panosu” yapmalarını öneriyor musunuz?

– Kesinlikle evet. Bir hayal panosu yapmak, isteklerinizi gözünüzde daha kolay canlandırmanıza ve hafızanızı yenilemenize yardımcı olur. Çok da eğlenceli bir oyundur. Önünüze pek çok dergi alın ve karıştırmaya başlayın, hayal ettiğiniz şeyleri kesin ve bir kartona yapıştırın, gerisi gelir…

Peki, sürekli insanın “Ben, ben, ben” demesi “Şunu istiyorum, bunu istiyorum” demesi kibirli bir hal değil mi? Bize alçakgönüllü olmamız öğretilmişti…

– Ama unutmayalım ki, çok alçakgönüllülüğün altında da çok büyük egolar yatar. Alçakgönüllü gözükerek insanların daha çok takdir etmesini istemek vardır olayın özünde. Hepimiz, ister kendimizi alçakgönüllü olarak nitelendirilelim, ister başka bir şey, içimizde kendimizi çok özel hissetmez miyiz? Dürüstçe bir düşün. Bu yolla, kendimizi motive etmenin ne zararı olabilir ki?

Evrenin bir katalog olduğunu söylemek, biraz ticari bir yaklaşım değil mi?

– Sizce öyle değil mi? Bir katalog tabii. Karşımızda, “Senin hayalin benim emrim olur” diye bir evren var. Tarihteki bütün büyük düşünürler böyle söylüyor. İlk defa ben söylemiyorum ki…

Peki herkesin mutlu olması mümkün mü? Dengeler bozulmaz mı? Bir de sıkıcı olmaz mı? Kötülük olmalı ki, iyiliğin ne olduğunu anlayabilelim, aynı şekilde mutsuzluk olmalı ki mutluluğun değerini bilelim…

– Dünya, tabii ki değişik renklerle güzel. Ama mutsuzluk, bir renk seçeneği değildir. Seçenekler mutluluk renklerinin farklı tonları olmalı. Dünyada yaşanan bunca mutsuzluktan sonra herkes mutluluğun değerini çok iyi anlayacak durumda. Bu konuda hiç endişeniz olmasın.

Bir arkadaşım kitabınızı okuduktan sonra, son derece rahatsız oldu. “Bu kitapta Tanrı?yı göremedim” dedi ve inanmayacaksınız ama “Tanrı Var” diye bir kitap okumaya başladı…

– Biz “Evren” diyoruz. Birçok insan “Tanrı” diyor. Birçok dinde ve birçok dilde değişik söylemleri var. Tanrı, kitabımın tüm hücrelerinde. Biliyorum.

Peki kader?

– Var. Biz çiziyoruz hayatımızı. İyi şeyleri de, kötü şeyleri de hayatımıza biz çekiyoruz.

Neden hiç televizyona çıkmıyorsunuz? “Efsane” olmak istediğiniz için mi?

– Birçok Secret öğretmeni çıktı ve konuyu anlattı. Bu, en başında kendime koyduğum bir kuralla ilgili bir şey. Ama sakın alçakgönüllülükle ya da efsane olmak istemekle karıştırılmasın. Dünyada milyonlarca Secret kitabının içinde resmim ve kapağında ismim var. Saklanmıyorum, gizlenmiyorum…

Time Dergisi, geçen ay sizi dünyanın en etkileyici 100 kişisinden biri seçti? Nasıl hissettiniz kendinizi?

– Çok mutlu oldum. Tüm dünyada bir şeyler yaratmış insanlarla bir arada olmak hoş bir duyguydu. Ama önemli olan, benim sayemde insanlığın dikkatinin biraz daha iyiliğe doğru çekilmiş olması…

Secret?ın insanların psikolojisi bozduğu iddiasına ne diyorsunuz?

– Gülüyorum. Secret?ı gerçekten uygulayan insanlarda böyle şeylerin olması söz konusu değil. Unutulmasın ki, Secret ekibinde dünyaca ünlü psikologlar da yer aldı. Ve uzun çalışmalar sonucunda ortaya çıktı Secret.

Diyelim ki, Secret bir ülkede iyi satmadı, bu ne anlama geliyor? Yayıncı, kitabın yeteri kadar satacağına inanmadı mı mesela?

– Böyle de olabilir. Ancak her şey, hemen olacak diye bir şey yok. Sabırla ve disiplinle çalışmaya devam etmek gerek. Sonucun zaferle biteceğine garanti verebilirim. Bir gün herkes mutlu olacak.

Peki tüm dünyada haddinden fazla satan bir kitaptan söz ediyoruz. Adını bile duymadığımız ülkelerde liste başı. Bu başarı, başınızı döndürmüyor mu?

– Sadece inandım ve başarı geldi. Geleceğini biliyordum. Korkmak bana göre değildi. Bozulmadığımı zannediyorum. Bir anneydim, hálá anneyim ve şimdi sorumluluklarımın daha farkındayım, daha fazla çalışıyorum. Meditasyon yapıyorum.

Bu kadar çok insanla çalışmak zorlamıyor mu sizi? Ekipte kavgalar-mavgalar yaşanmıyor mu?

– Ekibin hepsi çok çok iyi birer Secret uygulayıcısı. Zaten hepimizin inanmasıyla bu sonuç geldi. Gerçekten görmelisiniz, müthişler. Ve git gide ekipteki enerji daha da büyüyor.

Artık, babanızın ölümüyle başlayan kafa karışıklığınız geçti mi? Çevrenizdeki herkesle iyi ilişkiler içinde misiniz? Buldunuz mu bütün sorularınızın cevabını?

– Evet, kendime özel bazı cevaplarım var… Ve çok rahatlamış bir durumdayım.

Secret, en çok hangi ülkede popüler?

– Her ülkede çok popüler. Ama en çok ABD?de satıyor. Çünkü insanlar artık mutlu olmak istiyor ve yaşamdaki bityeniğini çözmeye çalışıyor. ABD, gerçekten çok ileri bu yönde. Herkes kendi gerçeğini arıyor.

Kazandığınız parayla ne yapmayı düşünüyorsunuz?

– Daha çok insana ulaşmak! Bunun için elimden ne gelirse yapacağım. Dünyada herkesin Secret?tan haberi olsun istiyorum. İnsanlığın, bir ileri aşamaya geçebilmesi için bu mutlaka öğrenilmeli…

DÜNYADAN ?SECRET? YANSIMALARI

David Beckham

“Ben futbola devam etmek istiyorum. Victoria ise Hollywood?a gitmek istiyordu. Madrid?de de hayatımın en zor günlerini geçiriyordum. Sonra ikimiz birden Secret okumaya başladık. Ve bu yasayı hayatımızda bilinçli olarak uygulamaya karar verdik. Bingo! Üç hafta geçmemişti ki, menajerim aradı, inanılmaz teklifi söyledi. Los Angeles Galaxy takımı bana beş yıllığına tam 250 milyon dolar teklif ediyordu. Bu çok acayip bir şeydi. Çünkü hem ben futbol oyanayabilecektim, hem de Victoria, Hollywood?una kavuşacaktı ve 250 milyon dolar gibi rekor bir transfer ücreti alacaktım. O günden beri Secret?ı kutsal bir kitap gibi elimden bırakmıyorum…

(El Pais?de yayınlanan söyleşisinden)

Oprah Winfrey

“Buradan Amerika?ya ve tüm dünyaya sesleniyorum. Hayatın en büyük sırrı budur. Ben şimdiye kadar bilmeden uyguluyordum. Siz de uygulayın ve hayatınızdaki olağanüstü değişiklikleri gözlemleyin.” (The Secret on Oprah Winfrey Show-Youtube)

Angelina Jolie “Zahara?yı evlat edinmek isterken büyük zorluk yaşadık. Hatta bir ara iş çıkmaza girdi. Oprah Winfrey?de “The Secret”ı görünce, aldım okudum ve uyguladım. Sonra da birden işler yoluna girdi. Ve biz Zahara?yı evlat edinebildik.
Kaynak : Hürriyet
Yazan: Ayşe ARMAN
(www.thesecret.tv)

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.