Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim forumu misyonu taşıyan kendinigelistir.com sitesi Özgür Şahin tarafından hayata geçirilip, geliştirilmektedir. © 2024. Tüm hakları saklıdır.

  1. Anasayfa
  2. Başarı Yazıları
  3. Yavaş ve Hızlı Düşünmek

Yavaş ve Hızlı Düşünmek

Özgür ŞAHİN Özgür ŞAHİN -

- 9 dk okuma süresi
209 0
Hızlı ve Yavaş Düşünmek

Doğum tarihinizi oluşturan 8 rakamı yüksek sesle söyleyin.

Şimdi de bu 8 rakamı yüksek sesle tersten söyleyin.

Birincinisi söylerken, beyniniz Sistem 1 ile çalıştı. Hiç düşünmeden, hızlıca söyleyiverdiniz.

İkinicisini söylemeye çalışırken ise yavaşladınız, duraksadınız, zorlandınız. Beyniniz bu alışık olmadığınız görevi yerine getirirken Sistem 2 ile çalıştı. (Kearon&Ewing&Wood, Unlocking Profitable Growth)

Beynimizde iki farklı sistemin olduğunu keşfeden bilim insanları Daniel Kahneman ve Amos Tversky, bu buluşlarıyla Nobel ödülü aldılar.

Sistem 1, hiç düşünmeden, çok hızlı çalışan;

Sistem 2 ise verileri dikkatlice inceleyen, hesap kitap yapan ve çok daha yavaş çalışan bir sistem.

Beynimizdeki bu iki sistem, iç içe çalışıyor ve görev paylaşımı yapıyor.

Bu iki sistemin becerileri çok farklı. Karşılaştığımız durumlar hangisinin uzmanlık alanına giriyorsa o sistem devreye giriyor.

Akşam gideceğimiz davette ne giyeceğimizi düşünürken, hesap yaparken, arabamızı zor bir yere park ederken, iki fotoğraf makinasının özelliklerini kıyaslarken Sistem 2 devrededir.

Hızlı ve Yavaş Düşünmek
Hızlı veya Yavaş Düşünmek

Sistem 1 ise bunun aksine refleks gibi, otomatik olarak bizim bir gayret göstermemize gerek kalmadan bizim adımıza karar alan sistemdir. Davranışlarımızın neredeyse tamamı Sistem 1’in kontrolü altındadır. Sistem 1, bir tür otopilot işlevi görür. Bizim “hiç düşünmeden” birçok işi yapmamızı sağlar. Sezgisel kısa yollar kullanarak karar verir. Hayatımızı hızlandırır ve kolaylaştırır.

Yeni biriyle tanıştığımızda, bir iş görüşmesi yaptığımızda, aniden veya stres altında karar vermemiz gerektiğinde Sistem 1 devrededir.

Bir arkadaşımızla karşılaştığımızda onun üzgün olduğunu Sistem 1 ile anlarız. Bir tehlike anında hiç düşünmeden karar almamız Sistem 1 sayesindedir. Sistem 1, bizim hayatta kalmamızı güvence altına almaya programlanmıştır. Atalarımızdan devraldığımız bütün içgüdülerimiz Sistem 1’e ait özelliklerdir.

Sistem 2 ise analiz yapan, yavaş ve zor karar veren bir sistemdir. Sistem 2’nin çalışması aşırı güç harcadığı için enerji tüketir ve bizi yorar. Kimi zorlu kararları aldıktan, bazı problemleri çözdükten sonra, fiziksel olarak yerimizden hiç kalkmamış bile olsak kendimizi yorgun hissetmemiz Sistem 2’nin çalışması için harcadığımız yoğun enerji nedeniyledir.

Çok enerji harcadığı için insan Sistem 2’yi kullanmak istemez. Tıpkı kedilerin yüzme bilip, yüzmeyi hiç istememesi gibi, insan düşünmek ve düşünerek karar almak için çaba sarf etmek istemez.

Bir işi öğrenip, onu en kısa zamanda Sistem 1’e devretmek ve bir daha bu işle karşılaştığı zaman hiç düşünmeden davranmak ister.

İnsan düşünmeden davranmak istediği için, mümkün olan her kararı bir iki kere Sistem 2 ile aldıktan sonra, bu görevi Sistem 1’e devredip, otomatikleştirmek, hayatını düşünmeden sürdürmek ister.

Sistem 1, elindeki bölük pörçük bilgiye dayanarak çağrışımlar arasında tutarlı olduğunu düşündüğü bir hikâye yaratır, boşlukları doldurur ve kestirme yollar kullanarak karar alır, sonuca ulaşır. Sistem 1’e göre, olaylar ve olguların arasında mutlaka bir neden olmalıdır. Her durumda nedensellik arayan Sistem 1, zamanla kendine göre bir “ezber” oluşturur ve bu ezbere göre çok süratli bir şekilde, neredeyse hiç “düşünmeden” karar alıp tepki verir.

Sistem 1’in bu özelliği, bizi tehlikelerden koruduğu gibi kimi zaman da bizi yanıltır. Zihnimizin bu özelliği bize hız kazandırır ama bu sistemin zafiyetleri de vardır. Sezgilerimizin bizi zaman zaman hataya sürüklemesi bu nedenledir. Örneğin yakalandığımız bir öksürük Sistem 1’e göre hemen soğuk hava koşullarına bağlanabilir. Ancak gerçekte bu durum, çok ciddi bir hastalığın belirtisi de olabilir.

Sistem 1, kısıtlı bilgiyle karar alma uzmanıdır. Cevabını bilmediğimiz bir soruyla karşılaştığımızda, Sistem 1 kısa yolları kullanarak alelacele karar alır. Hepimiz sosyal medyada bir fotoğraftan yola çıkarak hiç tanımadığımız insanlar hakkında acımasız hükümleri bu şekilde veririz. Birçok durumda olumlu ya da olumsuz genellemeleri Sistem 1 ile yaparız.

Diğer taraftan hepimiz aldığımız kararları bilinçli aldığımızı zannederiz. Kendimizi, her konuda akılcı seçimler yapan “rasyonel” insanlar olarak kabul ederiz.

Oysa gerçek tam tersidir. Çok enerji tüketen ve yavaş düşünen Sistem 2, aslında sezgisel ve hızlı karar alan Sistem 1’in “basın sözcüsüdür”. İnsan Sistem 1 ile karar alan ama Sistem 2 ile karar aldığını söyleyen bir canlıdır.

Tüketicilerin bir markayı Sistem 1 ile karar alarak satın alma alışkanlıklarını, pazarlamacılar “marka sadakati” olarak adlandırır.

Farklı Düşünmek ve Cesaret
Farklı Düşünmek ve Cesaret

Siyasi tercihlerimizi de Sistem 1 ile yaparız. Siyasi parti tercihlerinde seçmenlerin duyguları ve sezgileri, mantıklarından daha güçlü bir etkiye sahiptir. Bir lider, seçmeniyle bir duygudaşlık yakaladığı zaman, bu duygu bağını mantık yoluyla kırmak neredeyse mümkün değildir.

Sistem 1 ile hayatını sürdüren insan 3 önemli kısa yol kullanır:

  1. İnsan çoğu kararını ilk aklına gelen bilgiyle alır. Konuyla ilgili ayrıntılı düşünmek yerine hafızasındaki bilgilerle yetinir. (Availability Heuristic)
  2. İnsan çoğu kararını alırken hoşlanmak gibi olumlu bir duygu arar. Eğer hoşlanırsa, ince eleyip sık dokumak gibi düşünsel bir çaba göstermeden karar alır. (Affect Heuristic)
  3. İnsan çoğu kararını alırken en hızlı sonuca gittiği yolu seçer. Ayrıntılı düşünüp en doğru kararı almak yerine en hızlı çözümü seçer. (Processing Fluency Heuristic)

Bu üç kısa yolu özetlersek insan karar alırken, aklına ilk gelen bilgiyle, en hızlı çözüme ulaşacağı ve en çok hoşlanacağı çözümü arayan bir varlıktır. (Kearon&Ewing&Wood, Unlocking Profitable Growth)

İnsanın ince eleyip sık dokumadan, kısa yollar kullanarak karar alan bir canlı olduğunu bilmek ve bu gerçeği kabul etmek, pazarlamacılar ve siyasetçiler için çok önemli bir bulgudur. İnsanın düşünerek değil, kısa yollarla karar aldığını bilmek, şirket ve siyaset yöneticilerinin bütün yaklaşımlarını değiştiren bir bulgudur.

İnsanın aklının nasıl çalıştığını; duyguların, sezgilerin ve mantığın hangi durumlarda hangi rolleri üstendiğini anlamak, hepimizi daha bilgili ve güçlü kılar.

Yazan : Temel Aksoy
Not: İlk kez Şubat 2014 tarihinde yazdığım bu yazıyı, güncelleyerek yeniden yazdım.

Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.

İlgili Yazılar