Anasayfa / Beyin Gücü

Beyin Gücü

Beyin gücü ile ilgili haberler ve genel bilgilerin olduğu kategori sayfası

İnsanı Temelde Yöneten İlkel Beyindir

İnsan, aldığı kararların çoğunu hiç düşünmeden, kendine göre bazı yöntemler ve kısa yollar kullanarak alır.

İnsan beyninin sağ tarafı yaratıcılık, sol tarafı ise mantık konusunda uzmandır. İnsan beyni, yukarıdan aşağıya üç katmandan oluşur. Bu katmanları bilim insanları, “yeni beyin”, “orta beyin” ve “ilkel beyin” olarak isimlendirir.

Yeni beynimizle mantık yürütürüz. Orta beyin, bizim duygusal dünyamızı yönetir. İlkel beyinimiz ise, tehlikelerden korunmak, kendimizi savunmak, üremek, yemek yemek gibi en ilkel ihtiyaçlarımızı yöneten beynimizdir. Bilim insanları, bilinçaltımızın gerçek patronunun ilkel beynimiz olduğunu söylerler.

İnsanın ilkel beyni hayatta kalmaya ve kendi çıkarını korumaya programlanmıştır. İnsanın bencilliği, yeri geldiğinde açgözlü ve saldırgan olması, milyonlarca yıldır hiç evrim geçirmemiş ilkel beyni nedeniyledir. İnsanın dünyadaki varlığı, milyonlarca yıl öncesine dayanır. Sözcükler hayatımızda yaklaşık 40.000 yıldır, yazı ise yaklaşık 5.000 yıldır vardır. Yani kelimelerin tarihi, beynin evrimiyle karşılaştırıldığında, neredeyse “dün” denecek kadar yenidir Devamını Oku »

Beyin Haritası Nasıl Çıkar?

Bazı bilim insanları, insan genomundaki bütün genlerin haritasının çıkartıldığı İnsan Genomu Projesi’ne benzer şekilde, bir “nöron haritası çıkartma projesi”nin savunuculuğunu yapmaktadırlar. Nöron haritası çıkartma projesi, insan beynindeki her bir nöronun yerini belirleyecek ve bütün bağlantıları gösteren üç boyutlu bir harita çıkaracaktır. Bu gerçekten anıtsal bir proje olacaktır, çünkü beyinde 100 milyardan fazla nöron bulunmaktadır ve her bir nöron, diğer binlerce nörona bağlı durumdadır. Böyle bir projenin tamamlandığı varsayılırsa, belirli düşüncelerin belirli sinirsel yolları ne şekilde uyardığı açığa çıkabilecektir. MRI taramaları ve EEG dalgaları kullanılarak elde edilen sözlükle birlikte kullanıldığı zaman, belirli düşüncelerin sinirsel yapılarının deşifre edilmesi mümkün olabilecektir. Öyle ki hangi kelimelerin veya zihinsel görüntülerin hangi nöronların etkinleşmesine karşılık geldiği anlaşılabilecektir. Böylece, belirli bir düşünce, onun MRI ifadesi ve beyinde bu düşünceyi yaratmak için etkinleşen nöronlar arasında bire bir ilişki kurulabilecektir. Devamını Oku »

Öğrenme Becerisi nasıl gelişir?

Öğrenme, sanıldığının aksine zor ya da sıkıcı bir olay değildir. Önemli olan sadece belli aşamaları dikkatlice izlemek ve uygulamaktır. Aşağıdaki öğrenme aşamalarını dikkatlice uygulayarak öğrenme becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

Bir seferde yalnız tek bir davranışı/konuyu çalışın

Beyniniz, bir kerede birden fazla davranışı uygulamaya çalışırsanız çok yorulur. Siz de sinirlenirsiniz ve vazgeçmek istersiniz. Öğrenme esnasında birden fazla şeye odaklanmayın, öğrenme birden fazla başlık içeriyorsa önce tek tek öğrenin sonra birleştirin. Devamını Oku »

Dikkat Dağınıklığı Yaratıcılığı Besler

Genelde yaratıcı olmak için yoğun ve uzun bir odaklanma gerektiği düşünülür. Ama bu doğru değildir. Yapılan bir dizi araştırmada yaratıcılığı yüksek insanların, daha az yaratıcı olanlardan daha geniş malumata açık olan insanlar olduğu ortaya çıkmıştır. Yaratıcılığı düşük insanlar genelde dikkatlerini tek bir noktaya yoğunlaştırır ve deneyimlerini kısıtlarlar. Yaratıcı bir çözüm düşündüğünüzde sürekli odaklı kalmak bu nedenle doğru bir yaklaşım değildir. Örneğin, Pennsylvania Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışma, dikkat hapları diye anılan ilaçların beyni tam sekiz saat bir probleme odaklayabildiğini fakat günün sonunda problemin çözümü için hiçbir gerçek içgörünün çıkmayabildiğini Devamını Oku »

Kör Noktalar ve Psikoloji

Kör bakış (İng. Blindsight) diye bir hastalık duymuş muydunuz? Bu hastalığı gözünüzle değil beyninizle görmek olarak tanımlayabiliriz. Kör bakış veya körgörü diye anılan ve beynin görsel korteksinin zarar görmesiyle oluşan bir patolojik rahatsızlıkta çok çarpıcı bir körlük durumu ile karşılaşıyoruz. Bu hasarı taşıyan hastalar önlerindeki nesneyle ilgili bilinçli bir görsel deneyim yaşamıyor, yani göremiyorlar ama çok ilginç bir davranış göstererek o nesneye hiç şaşırmadan uzanıp tutabiliyorlar. Bu hastanın önüne bir çekiç koyar ve “Önündeki çekici görüyor musun?” diye sorarsanız, hasta şöyle cevap veriyor: “Hayır, görmüyorum.” Gerçekten görmüyor da. Fakat uzanıp o çekici eline almasını isterseniz, bu eylemi sanki çekici görüyormuş gibi kusursuz bir şekilde yerine getiriyor. Kör bakış (körgörü) rahatsızlığı olan hasta, çekici görmekle ilgili bilinçli bir deneyim yaşamasa bile Devamını Oku »

Yaratıcı Beyin

Büyük insanlar üzerine yazdığı bir düşünce yazısında William James beynin yaratıcı sürecini “içinde her şeyin şaşırtıcı bir hareketlilikle köpük köpük kabarıp bir inip bir çıktığı, kaynayan bir fikir kazanı” olarak tarif eder. Bilim bu kazanın derinliklerini ve yaratıcı içgörünün zihnin içinde nasıl köpürdüğünü daha yeni yeni anlamaya başlıyor. Bu arada yaratıcılık kimisi eski birçok yaygın fikrin doğru olmadığı da ortaya çıkıyor. Devamını Oku »

İkna etmek için sihirli ifade : “Tercih Sizin”

Beynimiz üç farklı bölümden oluşur: Rasyonel beynimiz, duygusal beynimiz ve ilkel beynimiz. Rasyonel beynimiz bilinçli düşüncelerimizden sorumluyken, duygusal beynimiz bilinçaltı duygulardan ve ilkel beynimiz de bilinçdışımızdan sorumludur. Yeme-içme gibi temel yaşamsal fonksiyonlarımızdan ve bilinçdışı davranışlarımızdan sorumlu olan ilkel beyin, doğası gereği çıkarına uygun olmayan hiçbir şeyi yapmıyor. Çıkarına uymayan, güvenli olmayan şeyden kaçma eğilimi gösteriyor. Biz bunun davranışa dönüşmüş şeklini genelde refleks olarak görüyoruz.

Her ne kadar rasyonel beyin bilinçli düşünüyor olsa da, kararlarımızın ardında ilkel beyin yatıyor. Dolayısıyla tüketicileri ikna etmenin yolu ilkel beyini etkilemekten geçiyor. Aslında, ilkel beyni etkilemenin birçok yolu var. Ancak bu yazıda olukça güçlü bir yöntem üzerinde durmak istiyorum. O da insanlara kâr-zarar gösterip seçimi onlara bırakmak. Devamını Oku »

Unutma eğrisi, beyin obezitesi ve hatırlama

Dijitalleşen dünyamızda en önemli sorunlardan birisi “akılda tutmak, hatırlamak..” Artık bilgiye birçok yerden ulaşabiliyoruz. Araçtan, ekrandan, cihazdan, her an, her zaman… Bazen metin şeklinde, bazen hareketli hareketsiz görüntülerle, duygularla, kokularla onlarca çeşit yöntem ile.. Bu durum hepimizde beyin obezitesi dediğimiz şeyin gelişmesine neden oluyor.

Beyin Obezitesi

Obezite Vikipedi’de “vücudumuzdaki yağ hücrelerinde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddî risk oluşturacak düzeyde artması ve ölüm oranlarını yükselten bir hastalık” olarak tarif ediliyor.

Bu durumda beyin obezitesi de şu oluyor diyebiliriz:  “Ana işlem ünitemiz olan beyin hücrelerimizde depolanan doğal bilgi rezervlerinin risk oluşturacak düzeyde artması ve hatırlama, işlem yapabilme fonksiyonlarının ölmesine neden olan bir işlev bozukluğu.” Devamını Oku »

Beyin işlerken bu “6 psikolojik etki” den destek alır

Hem duygularımızdan sorumlu olan hem de tüm vücuda komut veren beynimizin “neyi, niçin yaptığı” bilim insanlarının en çok merak ettiği konulardan biri. Günlük aktivitelerimizin bile ardındaki büyük gizem çözüldüğünde, kişisel gelişime nasıl yön verileceğine dair çok daha fazla bilgimiz olacak.

Araştırmalar, beynin nasıl işlediği karar verirken nasıl çalıştığı hakkında fikir veren 6 psikolojik etkiyi açığa çıkardı. Bu 6 önemli etkiyi listeledik.

Pratfall etkisi: Sevilme olasılığımız, mükemmel olmadığımız oranda artıyor.

Herkes hata yapar, ama bunları kabul etmek herkesin harcı değildir. Oysa hata ve sakarlıklarımızı itiraf edebilmek ve bunlara gülüp geçebilmek, kendimizle daha barışık olmamızı sağlarken aynı zamanda bizi başkalarını tarafından daha sevilebilir bir insan haline getiriyor. Devamını Oku »

Akıl niçin paraşüte benzer?

Yıldız Hanım, hastaneden taburcu olacağı gün eşiyle hayatının bir muhasebesini yapıyordu. Eşine içini dökmeye başladı: “Ağabeyim, babamın ölümünden sonra anneme hiç destek olmamıştı. Anneme arkadaş olmak, onun hastalıklarıyla ilgilenmek hep benim görevim olmuştu. Elbette annemi çok seviyordum; yaptıklarım bana ağır gelmiyordu. Ama neden ağabeyim anneme ve bana destek olmuyordu ki, bu durum içimi çok acıtmıştı. Ölene kadar anneme ilgim ve içimde ağabeyime duyduğum rahatsızlık devam etti. Ancak ağabeyime hiçbir şey söylememiştim. Annemin ölümünden sonra bir gün bu yükten kurtulmaya karar verdim ve ağabeyime söyledim. Onu kırmak ya da üzmek için değil ya da hesap sormak için de değil. Sadece onun yardım etmemesinin beni çok üzdüğünü söyledim. O olay benim hayatımda önemli bir dönüm noktası oldu. Devamını Oku »