Büyük insanlar üzerine yazdığı bir düşünce yazısında William James beynin yaratıcı sürecini “içinde her şeyin şaşırtıcı bir hareketlilikle köpük köpük kabarıp bir inip bir çıktığı, kaynayan bir fikir kazanı” olarak tarif eder. Bilim bu kazanın derinliklerini ve yaratıcı içgörünün zihnin içinde nasıl köpürdüğünü daha yeni yeni anlamaya başlıyor. Bu arada yaratıcılık kimisi eski birçok yaygın fikrin doğru olmadığı da ortaya çıkıyor.
Gerçek #1: Herkes Yaratıcıdır
Eskiden insanlarda yaratıcılığın sadece genetik bir yetenek olduğunu sanırdık ama bu doğru değildir. Yaratıcılık bazılarında olup bazılarında olmayan bir işlev değildir. Yaratıcılık, üst ön temporal girus denilen sinir ağıyla ilgili bir işlevdir. Bu sinir ağı yaratıcı içgörü üretmek için beynin sağ yarımküresinin belli bölümleriyle birlikte çalışır. Daha sonra bu içgörü sol yarımküreye alınıp uygulanabilir bir pratik inovasyon olarak şekillendirilir. Bu yaratıcı süreçler ayrıcalıklı birkaç kişinin değil herkesin beyninde kuruludur ama sıradışı yaratıcı yeteneği olan kişiler bu yaratıcı içgörünün numaralarını çözmüşlerdir.
Bu bölümün sonunda, siz de bu numaraları öğreneceksiniz. Neyse ki, doğuştan var olan potansiyelinize ulaşmanız nispeten stressiz bir süreçtir. İnsanları mavi boyalı bir odaya koymak gibi basit bir işlem yaratıcılıklarını ikiye katlayabilir. Mavi renk gökyüzü ve okyanusla yakından bağlantılıdır ve daha huzurlu, mutlu ve rahat olmayı kolaylaştırır. Bir dinamik ve huzurlu tavır unsurundan faydalandığınız an, yaratıcı içgörünün kapılarını açmış olursunuz.
Kaynak : Goewey, Don Joseph. The End of Stress, s. 107-108.