Bu dünyada kimler kariyerinde yükseliyor? Akıllı olanlar mı, bilgili olanlar mı, yoksa sosyal becerileri olanlar mı? Birçok anne-baba, çocukları okul birincisi olsun ya da sınavlarda birinci olsun, derece yapsın diye çırpınıp (para verip ders aldırıp/dershaneye gönderip) duruyor. Bu yolla alınacak sonuçların bir işe yarayıp yaramadığını bilmeden.
Sondan başlayarak söyleyeyim; sosyal beceriler; akıldan da, bilgiden de, sınav becerilerinden de daha önemli. Çünkü çok akıllı insanlar var. Sayısal zekâları diğerlerinden daha iyi; ama iletişim kurmayı bilmiyorlar. Selam vermeyi, hatır sormayı, empati kurmayı bilmiyorlar. Akıllarını diğer insanlara beğendiremiyorlar. Akıllıların yanında ineklikleri sayesinde çok bilgili olmuş tipler de var. Bu tiplerin de içinden birçoğu sosyal becerilere sahip değil. Ailesiyle ilişkileri kalitesiz; arkadaşlarıyla da ilişkileri vasat (olumsuz vurgusuyla sıradan).
Akıllılar ve bilgililer, (bazen iki özelliğin bir arada olduğu tipler de vardır) iş hayatında öne çıkamıyorlar. Onların zekâları ve bilgileri, eğer profesyonel çalışıyorlarsa üstleri tarafından anlaşılmıyor. Çünkü kendilerini doğru şekilde ifade edemiyorlar. Dost edinemiyorlar. İlişkide yanlış anlıyor ya da yanlış anlaşılıyorlar. Bir problem olduğunda dozunda bir tepki veremiyorlar. Çok sertler ya da çok yumuşaklar. Doğru yerde susmasını bilmedikleri gibi, doğru yerde çıkışmayı da bilmiyorlar. Dinleme kabiliyetleri düşük. Birçoğu hediyeleşmeyi de bilmiyor. Bayramda seyranda, seyahat dönüşlerinde ya da doğum günlerinde hediye almayı, vermeyi öğrenmemişler. Gelen hediyeyi beğenmezlerse, “Beğenmedim!” ya da “Niye aldın? Parayı sokağa atıyorsun.” gibi mükemmel ifadelerle karşılıyorlar.
Çocuklarımızın akıllı ya da bilgili olması için 80 değişik yol arıyoruz. Bin tane kurs bakıyoruz. Ama çocuğun sosyal becerilerini geliştirecek etkinlikler ya da kurslar lüks oluyor. Ne var ki, profesyonel yaşamda orta kademe ve üst düzey yöneticilerin vazgeçilmez nitelikleri sosyal beceriler. Akıllı ve bilgili olmak, sosyal beceriler olmadan insanın yükselmesine fırsat vermez. Tek başına sosyal beceri, birçok insanı kariyerinde ya da iş dünyasında daha iyi yerlere götürür. Çünkü insanlar, ilişki ağları şeklinde yaşıyorlar. Bu ilişki ağlarında ise en çok işe yarayan şey, sosyal beceriler. Akıl ve bilgi ile birleştiğinde sosyal beceri, başarıyı roketliyor. Sosyal beceri, akıl ve bilginin pazarlama aracıdır. Dünyada nice süper ürün var; iyi pazarlanamadığı için depoda bekler. Buna karşılık pazarlama sistemi gelişmiş şirketler, kendileri hiçbir ürün üretmediği halde dünyanın en büyük kuruluşları olmuş. Sosyal becerileri yüksek insanlar, kendileri çok akıllı ya da bilgili olmasalar da, akıllı ve bilgili insanları bir araya getirebiliyor; organize edebiliyor; onların ürünlerini satabiliyor. O zaman bu insanlar çok zeki diyebilirsiniz. Evet zekiler; ama zekâları sayısal değil, sosyal. ‘Sosyal zekâ’ya sahipler.
İlk, orta ve yükseköğretimde ıskaladığımız şey, sosyal beceriler ve sosyal zekâyı geliştirmektir. Öğrenciler, selam vermeyi, dost edinmeyi, bir sosyal ağ kurmayı bilmiyorlar. Hanımefendi ve beyefendi olmaktan oldukça uzaklar ve hem kendi ilişkilerinde hem de kendilerinden yaşça büyüklerle ilişkilerde bunun ne kadar işe yaradığını bilmiyorlar.
Bundan kötü daha ne olabilir diye sorarsanız; bundan daha kötüsü; akıl, bilgi ve sosyal becerinin olmadığı durumdur. Ne var ki, toplumumuzda en bol olan şey de bu üçünün kıtlığıdır.
Yazar: Melih ARAT
www.meliharat.com