Araç mı amaç mı derken kendimi “bağımlılıklar dünyası”nda buluverdim. Dışarıda hava 40 dereceyken evde tutsak kalmaktan mıdır bilemem ama araçları amaçlarla karıştırmamız konusu beni bir hayli bunalttı.
Başta telefon (Özellikle “telefon” u vurguluyorum çünkü asıl görevi araçken artık çoğunlukla amaç haline geldiğini görüyoruz.) olmak üzere sahip olduğumuz her şey bir amaca hizmet ediyor. Ve her amaç gerçekleşmek için mutlaka en az bir araca gereksinim duyuyor. Peki, araçlar kontrolden çıktığında ne oluyor dersiniz?
Bu güzel sorunun mutlak cevabı: Amaç
O kadar ince bir çizgiyle ayrılıyor ki bu iki kardeş, kimi zaman hangisinin hangisi için var olduğunu unutup, hayatı sürüklemeye devam ediyoruz. Sürüklemek diyorum çünkü “araç” lar görev mahallini terk edip, hizmet etmeleri gereken “amaç” ların yerini aldıkları anda rotamız şaşıyor. Sıradaki tehlike ne mi dersiniz?
Kaçınılmaz bir boşluk hissi
Telefon bağımlılığımız gün geçtikçe artıyor. Bir üst model takıntılarımızı hiç saymıyorum. Başta iletişim aracı iken şimdi statü ile ön plana çıkan bir alete dönüşmüş durumda ve bence kendisi de bu durumdan hoşnut değil… Teknoloji tutkunlarına ve işlevlerinin hakkını verenlere sözüm yok. Ancak olay “….. model telefonum olmazsa ölürüm” noktasındaysa, söylenecek tek şey; Hoş geldin bağımlılık…
Çoğumuz kişisel gelişimimizi fazlasıyla önemsiyoruz. “Eğitim şart” inancı hepimizin iliklerine işlemiş. Peki, kendimizi geliştirmek üzere çıktığımız eğitim serüvenleri, bir süre sonra sadece “sertifika” için yapıldığında ne oluyor? Eğitim olmazsa olmazımız ancak “amaç” gelişmekten ziyade sertifika koleksiyonu yapmaya kayıyorsa sıkıntı başlıyor. Hedefe hizmet etmeyen eğitim harcamaları…
Sonucunda, o kadar eğitim aldım, bir hayrını görmedim, denilmeye başlanıyor.
Para örneğine hiç girmeyeceğim.
Hedef, varmak istediğimiz yerse, araç da o yere giden asfalttır, uçaktır, otobüstür, arabadır, trendir. Biz arabaya, otobüse, trene saplanır kalırsak, muhtemelen ya yol uzar ya da zaten o yere hiç varamayız.
Araçlar geçicidir, değişkenlik gösterir, sokak kedisi gibi, evinde tutmaya zorladığında ilk açık camdan kendini dışarı atar. Biz de üzülürüz, çünkü alışmışızdır.
Araçlar, tatmin vermez ama verirmiş gibi çok iyi numaralar yaparlar. Dikkati kendilerine çekip, amaçtan çok onunla ilgilenmenizi isterler.
Araçlar, çeşit çeşittir. İstediğini seçebilirsin ama dikkat et! Çünkü bir noktadan sonra başın dönmeye başlar, en güzeline sahip olacağım diye yolda tıkanır kalırsın.
Bir gece, tam da uykuya dalma esnasında “vazgeçemeyeceğim” diye düşündüğün şeyler gözünün önüne gelirse, hemen kendine şu soruyu sor:
Bu şey (o şey her ne ise) benim amacım mı yoksa amacımın hizmetkarı aracım mı?
Sadece o zaman seni etkilemeye çalışan “araç”a haddini bildirebilirsin.
Cevap sende…
Yazan : Tuğçe Güçnar Kengil | kendinigelistir.com