103

“Neden İngilizce konuşurken zorlanıyorum? Sıkılıyorum? İçerde neler oluyor? Yıllarca İngilizce dersleri, kurslar, özel öğretmenlerden sonra hala iş İngilizce konuşmaya geldi mi konuşamıyorum.” diye utanan, sıkılan, kendini yetersiz hisseden hatta suçlayan insan sayısı hiç de küçümsenemez. Bunun farklı nedenleri var kuşkusuz. Oldukça yaygın olduğuna inandığım bir neden, ana dilde düşünmek ve bunu öğrenilen dile çevirerek konuşma stratejisi. Yani, Türkçe düşünmek; ancak İngilizce konuşmaya çabalamak.

Bu bir alışkanlık mı? Neden böyle bir strateji izlenir? Bu kişiler yaptıklarının farkındalar mı? Bir kişinin Türkçe düşünüp ”İngilizce konuştuğunu nasıl anlarız? Bu kişilerin İngilizce düşünebilmek için ne yapmaları gerekir?

Ana dilde düşünme ve bunu, konuşulmak istenen yabancı dile çevirme stratejisini kullanan kişiler konuşmalarına başladıklarında uzun, karışık, anlamsız söz dizinleri kullanırlar. Oldukça yavaş, düşüne düşüne konuşurlar. Çoğunlukla sözcük ve cümle aralarında “aa..ıııııh…” gibi boşluk doldurucular kullanırlar, Çünkü bir yandan konuşurken diğer yandan ne diyeceğini düşünür ve orada kullanacağı sözcük veya kalıbın İngilizce nasıl söyleneceğini bulmaya çalışırlar. Sürekli “İngilizce olarak bu nasıl söylenir? Şu sözcük ne demektir?” diye düşünmektedirler.

Bu durumda zihin çok işlem yapmaktadır. Bu nedenle hem düşünceye odaklanamaz, hem de çeviri yaptığı diller -Türkçe”den İngilizce”ye- birbirinden yapısal anlamda çok farklı olduğu için gramer olarak yanlış, hatta zaman zaman gülünç ifadeler ortaya çıkabilir. Çok bilinen klişe bir örnek vardır bununla ilgili. “Morning moming where are you going?? Bu kişiyle İngilizce iletişim kurabilmek oldukça sıkıcı olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlanır.

Konuşan kişi kendini yeterince ifade edemediği için ana dilinde konuşmayı yeni sökmeye başladığı yıllardakine benzer bir ruh hali yaşar. İngilizce konuşulan ortamlarda yetersizlik duygusuna kapılabilir. Bu durum bir iç çelişki yaratır. Anadil deneyimleriyle donanmış nöronlar durmadan düşünce üretirken, bunun dışa vurumu tam olarak gerçekleşemez.

Yani kendimizi dış dünyada tam olarak gerçekleştiremeyiz veya temsil edemeyiz. Bu kişilere “İngilizce düşünün.”dediğiniz zaman bunu nasıl yapacaklarını bilemezler. “Nasıl yani ???.” diye sormadan edemezler.
Niye İngilizce düşünmeli?
Çünkü, düşünme ve konuşma aynı sistemin parçalandır. Bir bütünün parçaları arasında uyum olmazsa, sistemde problem yaşanır. Yani düşünme dili ile konuşma dili aynı olmalıdır. Böylece konuşma hızlanacak ve anlam bütünlüğünü bozacak hatalar yapılmayacaktır.

Farkında Olmadan Öğrenme [unconscious learning]

Yapılan bir araştırmaya göre; ?Öğrenmenin yüzde 20”si bilinçli bir şekilde okul, kitap, öğretmen yoluyla gerçekleşirken, yüzde 80”i farkında olmadan yapılan bilinçdışı kayıtlar ile gerçekleşir.? Ana dilimizi de bu şekilde öğreniriz. Beynimiz, biz farkında olmadan ana dilimizi, konuştuğumuz ortamda milyonlarca işitsel ve görsel veriyi kaydeder. İnsan sesleri ve onlar ile ilintili renk, koku, duyguların hepsi birlikte biz farkında olmadan kaydedilmektedir. Beyin bu veriler üzerinde “aynı”,” farklı”, “…öyleyse?? mantığını kullanarak duyduğu seslerden oluşan sistemi, yani dilin şifresini çözer. Bir süre sonra öncelikle bize söylenenleri anlamaya, sonra da konuşmaya başlarız.

Yeni bir dil öğrenmeye başladığımızda belleğimizde bu dil ile ilgili yeni bir klasör açılır. Bunu bir bölgede yer kaplayan alana benzetelim. Bölge belleğimiz olsun. Bu bölgede elbette ki anadil alanımız daha büyük yer kaplamaktadır. Sonradan öğrendiğimiz dilin kapladığı alan daha küçüktür. Düşünmek için düğmeye bastığımızı varsayarsak daha büyük olan alan daha baskın olur. Böylece düşünme anadilde gerçekleşir. Bir iletişim ortamında bize İngilizce olarak söyleneni anlarız. Ona cevap vermek için, zihnimizde anadilde düşünürüz. Sonra bu düşündüğümüzü tekrar İngilizce?ye çevirmeye kalkarız.

NELER YAPILABİLİR?

Ana dilini konuşan insanlar ile sonradan öğrenilen dili konuşanlar arasındaki en önemli farklardan birisi şudur: Ana dilini konuşan insanın kendisini ifade edebilmek,için çok seçeneği vardır. Yüzlerce farklı biçimde kalıp kullanabilir. Seçenek zenginliğine sahiptir. Sonradan öğrenilen dil kullanılırken ise öğrenilmiş kalıpların dışına çıkılamaz. Dolayısıyla seçenekler, zengin değildir. Bu nedenle gerek sözel, gerekse yazılı ifade becerisinde kişi sınırlı düzeyde kalır.

Tekrar “alan” metaforuna dönersek, öğrenilmiş dilin bellekte kapladığı alanın sınırlarını ne kadar genişletirsek, o dilde düşünmek o kadar mümkün olur.
Yani “farkında olmadan öğrenme” süreci zenginleştirilmelidir.

Bunun için neler yapılabilir?

Öğrenilen dilin konuşulduğu ülkede bulunun
Bir dili öğrenirken o dilin konuşulduğu ortamda olmak çok önemli. Öncelikle anadilimizi nasıl öğrendiğimizi hatırlayalım. Beynimiz biyolojik olarak dil öğrenmeye programlanmıştır. Doğal olarak, verilen kalıplan algılama ve bunları ayrıştırarak depolama, anlamlandırma yetisine sahiptir.

İşte bu nedenledir ki, biz ana dilimizi öğrenirken hiçbir özel çaba sarf etmedik. “Bilinçli öğrenme” süreci olmadan, hiçbir endişe ve kaygı duymaksızın dinledik tüm söylenenleri. Böylece anadilimizi edindik..

İkinci dilin bellekte kapladığı alanı genişletebilmenin yollarından birisi, öğrenilen dilin konuşulduğu ülkeye gitmek, orada bir süre yaşamaktır. Sokakta, alışverişte, otobüste her yerde İngilizce konuşulan bir ortamda bulunun. Ben İngilizce dilinin konuşulduğu bir ülkeye, İngiltere”ye, ilk gittiğimde ilk şaşkınlığımı havaalanında yaşamıştım. İki temizlik görevlisi kendi aralarında konuşuyorlardı.. Açıkçası bu durum beni şok etmişti. Bizim yıllar süren çalışmanın sonunda gelemediğimiz düzeyde bir İngilizce”yi büyük bir doğallıkla konuşuyorlardı ! Bu nedenle, İngilizce öğrenmek isteyenlere önerim, İngilizce konuşulan bir ülkede kısa veya uzun bir süre kalmaları olacaktır.

İngilizce TV, film izleyin

Dinlerken mümkünse kulaklık kullanın. Böylece beyniniz, işitsel dikkatiniz dağılmadan doğrudan kayıt yapabilir. Bu sırada filmi anlamayabilirsiniz. Hiç önemli değil. Unutmayın, beyin doğal olarak dil kalıplarını bir süre sonra ayrıştırma, benzetme becerisine sahiptir. Siz dinlemeye devam edin. Bir süre sonra hiç anlamadığınız uzun bloklar halindeki söz dizinleri kendiliğinden, anlayabildiğiniz daha küçük parçalara ayrılacaktır. Film izlerken hoşlandığınız dil kalıplarını yazacağınız bir defteriniz olsun. Bunları not alın ve filmde duyduğunuz tonlamayla tekrarlayın. Bunları yeri geldikçe kullanmaya özen gösterin. Aynı filmi birden çok kez izleyin.

Filmin sesini kısın. Kişilerin ne söylediklerini hatırlamaya çalışın, seslerini zihninizde canlandırın. Filmdeki kişilerin ne dediği kadar nasıl söylediği de çok önemlidir. Bu nedenle kişilerin beden dillerine, mimiklerine, tonlamalarına, özellikle dudak hareketlerine dikkat edin. Yeni öğrendiğiniz dil kalıplarını onlar gibi konuşarak yüksek sesle prova edin, tekrarlayın. Kendi kendinize konuşun. Mümkünse kendi sesinizi kaydedin.

Dinleyin. Filmdeki ile kıyaslayın. Mükemmelliği yakalayana kadar devam edin. Film ekranını görmeyecek şekilde oturun. Sadece sesleri dinleyin. Seslerden hangi sahne olduğunu zihninizde canlandırmaya çalışın. Çıkaramadığınız durumlarda ekrana bakabilirsiniz. Tüm bu alıştırmalar keyifle tek başına yapabileceğiniz alıştırmalardır.

İngilizce Şarkılar Öğrenin

Şarkı sözlerinin anlamlarını araştırın, öğrenin. Şarkı sözlerini yazın. Ezberleyin. Birlikte söyleyin. Söylerken anlamını düşünün. Ne kadar çok şarkı öğrenirseniz dil alanınızın sınırlarını o kadar geliştirirsiniz. Özellikle sağ beyin işlevi olan ritim/müzik zekası ve ritim hafızası, sol beyin işlevi olan sözel zeka ve hafıza ile birlikte tetiklendiğinde öğrenme çok uzun dönemli olarak gerçekleşir. Bu anlamda, şarkılar ile dil becerinizi geliştirmek sizin için hem çok zevkli, hem de beyin uyumlu bir tekniktir. Sonuç ise mükemmeldir.
İngilizce Konuşabileceğiniz Ve Duyabileceğiniz Ortamlarda Bulunun
Ülkemiz bu açıdan bir cennet. Özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarımız bu açıdan bize çok zengin seçenekler sunuyor. Plajda gözlerimizi kapatıp güneşlenirken alfa duruma geçmiş beyin dalgalarımız, dışarıdan gelen İngilizce konuşmaları hiç tereddüt etmeden beyne kaydeder.

Okuyun

İngilizce kitap, dergi, gazete, broşür ne bulursanız okuyun. Yanınızda tıpkı film seyrederken olduğu gibi küçük bir cep defteriniz olsun. Beğendiğiniz ve kullanabilmeyi istediğiniz dil kalıplarını, sözcükleri içinde bulunduğu cümle ile birlikte defterinize yazın ve tekrarlayın. Bir kalıp veya sözcüğün sizin olması demek, onu uzun dönemli hafızaya atmış olmanız demektir. Bellek ile ilgili araştırmalar, yeni bir bilginin uzun dönemli belleğe yerleşebilmesi için en az 7 kez tekrar edilmesini gerektiğini belirtir.
Sözlük Kullanmayı Öğrenin

Mutlaka İngilizce”den-İngilizce”ye sözlük kullanın. “Nasıl olacak?” dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü bu, benim çok sık karşılaştığım bir sorudur. Öncelikle seviyenize uygun bir sözlük alın. Evde bulunan herhangi bir sözlük işe yaramayabilir. Sözlük, dil seviyenizin çok üzerinde olursa bir sözcüğün çok farklı anlamlan ile karşılaşabilirsiniz. Hatta açıklamasını anlamak için tekrar sözlüğe gerek duyarsınız. ”Bu nedenle pek çok kişi, İngilizce karşılıklı sözlüğe bakmaktan nefret eder. Çünkü anlamaz. Oysa seviyeye uygun sözlük alınırsa bu durum oltadan kalkar.

Sözcüklerin yanında parantez içinde phonetic transcription (ses alfabesi) vardır. Bu bilgi, genelde sôzlük1erin ön sayfasında açıklamalı olarak verilir. Bunu iyi kullanırsanız, öğrendiğiniz yeni sözcüğün nasıl telaffuz edildiğine de vakıf olursunuz. İngilizce, yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığı gibi vurgulaması da ana dilimizden farklıdır. Yanlış vurgu, sözcüğün anlamını değiştirebilir. Bir kelimenin anlamına bakarken, vurgunun hangi hece üzerinde olduğuna dikkat edin. Örneğin çok temel sözcükler olduğu halde hala bazı sözcükler vurgu hatası yüzünden çok yanlış söylenmektedir. Bear-beer hatası oldukça yaygındır. Denemek için isterseniz bir sözlüğe bakın. Bakalım siz vurguyu doğru kullananlardan mısınız?

Kelimenin tekil, çoğul hali, yapım ve çekim ekleri, hangi sözcük öbeğiyle kullanıldığı gibi çok değerli bilgileri de sözlükte bir bakışta görebilirsiniz. Sözcüğün İngilizce açıklamasıyla birlikte örnek cümle verilmesi, öğrenen kişinin yazının başında vermiş olduğum bölge-alan metaforunda sözü edilen İngilizce alanını genişletecektir.

OLUMSUZ İNANÇ VE DİL KALIPLARI

Olumsuz inanç ve sınırlayıcı dil kalıpları da İngilizce konuşmanın önündeki bir diğer engeldir. Geçmişte yaşanmış olumsuz bir deneyim, arkadaşların yapılan hataya gülmesi, öğretmenin hata yapıldığı zaman kızması, sabırsızlık göstermesi, hatanın düzeltilme biçimi, anne babanın “Bu kadar para verip özel okula gönderiyoruz, hala konuşamıyorsun.” şeklinde konuşması gibi farkında olmadan yapılan kimi hatalar, bazı kişilerde yetersizlik duygusu ve kendine güvenin yitirilmesine yol açar.

Kağıt üzerinde İngilizce bilgisi yeterli olmasına rağmen konuşma güçlüğü çeken kişi sayısı çoktur. Bu durum, bir tür sahne fobisine benzer. Bu kişiler İngilizce konuşmak için ağızlarını açtıkları zaman herkesin kendilerini dinlediği, hatalarını bulacakları, gülünç duruma düşecekleri korkusunu yaşarlar. Ağızları kurur, zihinleri dağılır, kalp atışları hızlanır, ve İngilizce konuşmak çok sıkıntı veren, bunaltıcı bir deneyim olur. Bu tür korkulan aşmak için hataya bakış açısını değiştirmek gerekir.

?Hata yapmak , öğrenme sürecinin doğal sonucudur.? İlkesini kabul edersek, hatalar bizi geliştirir. Bu durumda ?Hatalar? rehber görevi üstlenir. Bizi yönlendirir. Hangi ?alanda? hata yapılıyorsa ?o? alan güçlendirilecek ?öncelikli alandır?.

Bu arada, beyin tesadüfi hatalar yapar. Bu çok doğaldır. Bunları bir süre sonra kendi kendine düzeltir. Doğru kayıtları aldıkça, yanlışları ayıklar. Siz beyne doğru kayıtlar vermeye devam edin.

ASLA PES ETMEYİN
 
Kaynak : www.kigem.com

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Yorumlar (103)

  1. Benim ögretmenim ?ne zaman ingilizce rüya görürseniz, iste o zaman bu dili ögrenmis sayilirsiniz? derdi?

    Paylasim icin tesekkür ederim, cok sey ögrendim?

  2. 14 YAŞINDAN BERİ İNGİLİZCE GÖRÜYORUM 22 YAŞINA GELDİM DAHA İNGİLİZCE ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORUM İNGİLİZCE YAZIYORUM AMA İNGİLİZCE KONUŞAN BİRİNİ ANLAMIYORUM.neden?

  3. Açıklayıcı bilgiler var. İnşallah yararı olur. Hepsini deneyeceğim. Çünkü bende de büyük bir sorun. Ama galiba hatam şurda: ben İngilizce bir cümle-söz duyduğumda bunu kafamda Türkçe?ye çeviriyorum. Oysa bunu İngilizce yorumlasam ve anlamaya çalışsam, dilin büyük bir kısmını çözerim.

  4. Ben 17 yaşındayım ve daha yeni başladım kursa. Bu yöntemleride deneyeceğim ve faydası olcağından da eminim. Teşekkürler

  5. güzel bir konuya temas etmişsiniz
    10 yıl yabancı dil eğitimi aldım ve İngilizce konuşan bir yabancıyla anladığım halde ingilizce konuşamıyorum, pratik eksikliği olsa gerek

  6. İngilizce, Türk halkı olarak hepimizin sorunu aslında. Ben de üniversitede olduğum halde “tam olarak biliyorum” diyemem ama verdiğiniz yöntemler gerçekten uygulanırsa faydalı olur.
    Taktikler için teşekkürler :)

  7. Tüm verilen bilgiler gerçekten çok yararlı. Teşekkürler.
    Eklemek istediğim bir konu var benim. Bizler aslında gramer hatası yapmaktan çok çekiniyoruz ve gülünç duruma düşeceğimiz korkusuyla telaşlanıyoruz bir yabancıyla konuşurken. Oysa ki, gözlemlerimden yola çıkarak yazmalıyım ki, bir Türk bir Amerikalı’dan daha düzgün bir İngilizce kullanmakta nerdeyse.

  8. Makale süper… Çok yararlı.. Artık “İngilizce düşünme” ye başlayabiliriz… Tebrikler…

  9. Güzel bir makale ancak bir sorun var. Herkes yabancı bir ülkeye gitme imkanını bulamıyor. VE makalenizde sık sık bu söylenmiş. Sonuç olarak ben hala nasıl konuşacağımı bilemiyorum? :(

    Grammer olarak iyiyim. Onunla hiç bir sorunum yok. Ancak ne konuşalanı anlayabiliyor ne de konuşabiliyorum. Lütfen bana yardımcı olun.

    Teşekkürler.

  10. Sevgili Pelin,

    Sitede konuyla ilgili diğer makaleleri de takip et. Grammerinin iyi olması senin için bir avantajdır. Bol bol yabancı dilde şarkı ve telafuz için kasetler dinle. Ayrıca sana şunu da tavsiye edebilirim. Özel ingilizce eğitimleri için küçük vcd-dvd formatında filmler var. Bu yabancı dildeki filmlerde, senin anlama kapasiteni genişletecektir. Anlamasan da (anlamaya çalışarak) yabancı bir kaç haber kanalını dinle. Sen de kulak aşinalığı yaratmaya başlayacaktır. Konuşmanı ilerletebilmen için ne yazık ki pratik yapman şart. Konuşabileceğin ortamlara gitmeni öneriyorum. Arkadaşlarınla gün boyunca “ingilizce konuşmaya” çalışabilirsiniz örneğin.

    Sitedeki diğer makaleleri de oku.
    Son olarak da “sitemizi takip et…”

  11. Çok teşekkür ederim. İnşallah yapabilirim.

  12. Ben ingilizceye çok konuşmak istiyorum. Elimde olmayan maddi imkanlar yuzunden dolayı kurslara gidemedim. Bakıyorumda kurslara gideninde fazla bir bilgisi yok. Ben size katılıyorum ve de onerdiginiz bu sistem sayesınde ALLAHIN izniyle ogreneceğim. Asla pes temeyeceğim.

    Her şey için teşekurler.

  13. Güzel bir makale.Türkçe düşünmenin etkisini daha iyi anlamış oldum, anahtar kelime de yabancı dil klasörünü mümkün olduğu kadar genişletmek.

    Teşekkürler.

  14. Bence ingilizce güzel. 2 seneden beri kursa gidiyorum. Tavsiyeleriniz güzel teşekkür ederim…

  15. Söylediklerinizin bir çoğuna katılıyorum.Yalnız herkesin yurt dışına gitmek, ya da özel ders almak gibi imkanı yok. Evinde bilgisayarı olmayan çok sayıda insan varken, nasıl cd de ingilizce filmler izleyecek? Merak ediyorum, acaba İngilizce konuşamamak sadece bizim ülkemizde mi sorun oluyor? Diğer ülkelerdeki insanlar dil öğrenirken bizim gibi zorluk çekiyorlar mı? Yoksa herşey bizim eğitim sistemimizdeki eksikliklerden mi kaynaklanıyor?

    Saygılar…

  16. Yazılarınız süper! Ben de en kısa zamanda bir kursa kayıt olacağım.

    Bana ilham verdiğiniz için teşekkür ederim.

  17. Pekala ben henüz çözemedim. İnsanlar neden farklı dillerde konuşurlar. Bulan ya da çözen varsa bilgilendirirse sevinirim.

  18. İngilizce öğrenmek için neler yapılır?diye bir ödev aldım. Baktım ,ama ingilizce kursları haricinde bişey göremedim.Kesin düşük not alacağım.Sizin sayfanızdan bu da lütfen açıklansın, düşük not almayayım.

  19. BEN bilmiyom bana ögretin

  20. 21 Nisan 2007

    mrb ben şu anda üniversite hazırlık sınıfında ing öğrenen bir öğrenciyim. aslında biraz tavsiyede bulunmak istiyorum ing bilmek demek sadece kağıt üzerinde bişeyler bilmek grameri bilmek demek değildir.en önemlisi konuşabilmektir.mesela bi turistle karşılaştığın zaman sen turiste senin gramer seviyenimi göstermeye mi çalışacaksın?tamam gramer önemli ama konuşmak için önce kelime dağarciği önemli ben kelime daparcığimi geliştirmak iç,n çokça ing. hikaye kitabı okurum ve yurttaki arkadaşlarımla belli zaman larda sadece ing konuşmak için kantine felan gideriz ve sadece ing. konuşuruz eğer ifade edemzsek konuyu atlarız konuşmanın sonuna doğru tekrar ele alırız.bu arada ingilizceye biraz hakim birileri ile bu tür şeyleri yapmak fayda sağlar. Bu bahsettiğim arkadaşlar genelde ing. bölümündeki arkadaşlardır. bence sizde en yakın zaman da böyle insanlar bulun ve ing. geliştirmeye bakın.yukarıdaki metinde bahsedildiği gibi ing konuşulan bi ülkede bulunmakta büyük fayda vardır.Eğer öğrenci iseniz yaz tatilinde çalışın 2 milyara yaklaşık para biriktirin ve work and travel ile yurt dişina çikin. ben bu yaz tatilinde ing geliştirmek için antalya taraflarını çalışmaya gideceğim. Derseniz ki kimseyi tanımıyorum oralarda nasıl iş bulurum. bende kimseyi tanımıyorum elime alcağim ceketimi gideceğim trustik bir yerde iş arayacağim delilik gibi görünebilir ama hayatta bi şeylerin ayağiniza gelmesini beklerseniz daha çok beklersiniz büyük bir ihtimalle çıkmaz ayın son çarşambası gelir.orda çalışabilirsem bir taşla iki kuş vuracağim: bölümüm bilgisyar mühendisliği şu anda durumum el vermediği için laptop um yok. biriktirdiğim parayla hem lap top alacağim hemde ing geliştiriceğim. biliyorum çok uzun yazdım ama son birşey daha söyleyeceğim hata yapmaktan korkmayın. karşınızdaki kişi çok büyük yanlışlıklar yoksa sizi anlayacaktır .mesela benim bu yazdığım metinde bile onlarca hata var ama benim bütün dediklerimi gayet güzel anlamışsınızdır herhalde.
    unutmayın emek olmadan yemek olmaz ing geliştirmek için var gücünüzle uğraşın ve sonra başka bir dil öğrenmek için kendinize fırsat verin.hoşça kalın…

  21. 26 Nisan 2007

    Ben lise 2 Dil Sınıfına giden bir öğrenciyim. Yabancı ülkede bulunmak dışında dediklerinizin hepsini zaten uzun zamandır yapıyorum, bilinçsiz olarak başlamış olsam da özellikle film ve dizi izlemenin yararını keşfettikten snrabunu düzenli yapmaya başladım ve kelime dağarcığımın inanılmaz derecede geliştiğini gördüm. Başlarda ingilizce altyazı yardımıyla izlerken artık hiçbir şeye gerek kalmadan, tıp terimleri içeren , ER (Acil Servis) dizisini, DVD den altyazısız bir şekilde çok rahatça izliyor ve anlıyorum. Bunun yararını en çok sınıfta kelime çalışması yaparken gördüm çünkü izlediğim dizi ve filmlerin alanlarına göre (tıp, polisiye) bilgim inanılmaz geniş. En büyük sorunum ise konuşamamak. Konuşabiliyorum aslında ama bir şeyler eksik kalıyor, daha kısık sesle konuşuyorum, sesim zayıflıyor, tonlama sorunu yaşıyorum ve bu benim şevkimi kırıyor. Her şeyi yaptım ve hatta bir kaç kez ingilizce rüya gömüşlüğüm de var… Ne yapmam gerek? Yabancı bir ülkeye gitmeden daha fazla geliştirebilmemin olanağı var mı bu konuşmamı?

  22. liseden beri kolejde okudum üniversitede de ing eğitim gördüm fakat şu anda bile tam anlamıyla ingilizce konuşamıyorum.ingilizce biraz nankördür tekrarlamadıkça unutulur bende biraz ara vermiştim şimdi anlayacağınız zor oluyor.sürekli müzik dinlemek kitap okumak ve konuşmak gerekiyo tavsiyelere uyulmalı diyorum

  23. 26 Mayıs 2007

    Pratik için Skype programını da kullanabilirsiniz. mikrofon yardımıyla online olan yabancıları aratıp konuşabilirsiniz. zaten bunun kullanan yabancılar( Japonlar, Çinliller…v.s) çok sayıda,Oldukça da faydalıdır.

  24. Açıklayıcı, güzel bilgiler var. Doğru tespitler var. Teşekkürler..

  25. merhaba. arkadaşlar aslında benimki bir yorum değil de yardım istemek olacak..
    ingilizcede türkçe düşünme ile ilgili bir konu araştırmam gerekiyor.. yani türkçeyi motomot ingilizce söylemek gibi…
    yardımcı olursanız sevinirim..

  26. ALLAH SİZDEN ÇOK MERSİ BEN CE İNGİLİZCE ÖĞRENMEK İSTEYENLER KESİNLİKLE PRATİK YAPSIN ÖNCE DİNLESİN SONRA ZATEN İSTEMESENİZ BİLE KONUŞACAKSINIZ EMİNİM BUNA BEN ÖYLE YAPIYORUM AMA DAHA KONUŞAMIYORUM O YÜZDEN SABREDİN XXX

  27. Bende 37 yaşındayım ama bir türlü ingilizce konuşamıyorum sitenizi bugün tesadüfen gördüm banada grammer ve konuşma öğretebilecek site önerirmisiniz

    Şimdiden teşekkürler

  28. Türkiyede bu iş olmaz .bu ülkede ingilizce sadece ders ingilizcesi olarak öğretiliyor.Türkiyedışındaki tüm ülkeler bizden kat kat iyi konuşuyor.Ben yahoo ya takılarak bayağı geliştirdim kurs almış gibi oldum.

  29. çok güzel hazırlanmış metin.neredeyse benim sorunlarımı eksiksiz dile getiriyor.hazırlık bitirdim bu yıl fakat ingilizcem halan vasat durumda gramerim buyuk çogunlukta iyi ama konusamamak en buyuk kusurum benimde.derslerde konuşmayla ilgili bolumler beni çok germeye başladı ve hep kaçamak yollarla pek katılmadım tabi bu da bende kendime guven duygumu azaltmaya başladı ve alay konusu bile yapmaktan kaçınmadım kendimi.pişman oldugumu söyleyemem çünkü geliştirmek için pek fazla bişey yapmadım yalnız yaz tatilinde ingilizce haber kanallarını izlemeye gayret ettim ve okul açılna kadarda belli bi duzen içinde devam etmeye karar verdim bu metni okuduktan sonra.inşallah kısa surede herkes istediğine kavusur ve hepimiz ingilizce konusuruz.kolay gelsin herkese

  30. Herkese merhaba…

    Bunu yazan kımse Allah razı olsun. Ben ingilizce kursu kazandım ama nasıl kazandıgım hakkında ınanın bı bılgım yok. Kendımden hiç beklemezdim. Kendıme hiç mi hiç güvenmem. Bu yazıyı okumadan önce asla yapamam diyordum ama bu yazıyı gorunce azcık kendıme guvenesım geldı. Benimle birisi ingilizce konustugu zaman şıp dıye anlayamıyorum. Aradan 5 dk gıbı uzun sure gectıkten sonra anlıyorum. Bu benım ingilizce konusmamdakı en buyuk engellerden birisi. Bunun çözümü nedir soylermısınız? VE bir de bir Türkçe kelimeyi ingilizceye cevirmek istedıgımde karşıma sayısız ingilizce kelime geliyor. İngilizce konusurken hangı kelımeyı kullanıcagımı bılmıyorum. Yardım ederseniz sevinirim…

  31. 26 Ekim 2007

    Sevgili arkadaşlar öncelikle şunu söylemeliyim ki, gerçekten çok iyi İngilizce bilen insanların sayısı ülkemizde son derece azdır. Çok iyi İngilizce bildiğini test edip onaylamadığınız kişilerin önerilerini ciddiye almamanızı tavsiye ederim. Çok iyi İngilizce bildiğini iddia eden, ama inanılmaz hatalar yapan bir çok insan vardır. Bu tabii ki normal de sayılır. Anadiliniz olmayan bir dili, anadiliniz gibi bilmeniz düşünülemez ve beklenemez de. Düşünün bir kere, biz kendi dilimiz Türkçe’yi ne kadar biliyoruz ya da hakimiz? İngilizceyi iş için öğrenmek diye bir şey yoktur. Bu tam anlamıyla “İş olsun diye İngilizce öğrenmektir.” Bu kafayla yola çıkarsanız ancak “Tarzanca İngilizce öğrenirsiniz.”
    İngilizce’yi İngilizleri, Amerikalıları, Kanada’lıları seviyor ve onların kültürleine ilgi duyuyorsanız öğrenebilirsiniz. Dağa tırmanmayı sevmiyorsanız, hiç bir dağa tırmanamaz ve bir noktada aşağıya doğru düşersiniz. İngilizce öğrenmenin yöntemi bellidir; çok iyi gramer öğrenmek ve çok sayıda yaklaşık 30.000 civarında kelime öğrenerek öğrenebilirsiniz. Bir İngiliz ya da Amerikalı bu civarda kelimeyle konuşur. Bu kadar kelime bilmiyorsanız, nafile! İngilizce anlamayı, her konuda konuşabilmeyi, film izlemeyi, şarkı söylemeyi, gazete okumayı unutun!

  32. 6 Kasım 2007

    tavsiyeleriniz icin tesekkurler

    Ve soylendigi gbi Bayram Gömeç gbi insanlar cıkıyor BKnz ust yorum :)

  33. bn ingilizce dersini seviyorum ama nedense bir türlü kavrayamıyorum. nedenini bilmiyorum ama bazen oluyo ki dersten nefret ediyorum bunun nedeni sınıf içeriği arkadaş ortamıda insanın çalışmasını engelliyo ama yinede ingilizceyi öğrenmemiz lazım geleceğimiz için yoksa öğrensek nolur öğrenmesek nolur dımı yani hehe ÖĞRENMEYE ÇALIŞIN derim ben beni seven herkeze muck byby :)

  34. Sevgili Arkadaşlar, daha önce İngilizce öğrenme konusunda bu sitede kısa bir yorum yazmıştım. Ciddi bir şekilde İngilizce öğrenme niyetinde olan arkadaşları düşünerek (İngilizce öğrenmek ciddi bir iştir ve maalesef bizim ülkemizdeki öğrencilerin birçoğu bu ciddiyetten uzaktır ve ciddi olanlar da ne yapacaklarını bilemediğinden İngilizce’yi ileri düzeyde öğrenememektedirler. ) Size denenmiş, garanti bir metod sunuyorum, “15 yıllık bir İngilizce Öğretmeni olarak”. Denemek size kalmış! Öncelikle, İngilizce’ye yeni başlayacak olanların bir İnglizce kursuna gitmeleri gerekiyor, çünkü, İngilizce kelimelerin okunuşları İngilizce eğitimi ile ilgili kitaplarda verilmez, bu okunuşları, öncelikle bir öğretmenden duymak zorundasınız. Ülkemizdeki tüm İngilizce eğitimi genel olarak gramer üstüne kuruludur; yaklaşık 2 yılda İnglizce gramerini öğrenebilirsiniz, kurslarda, okullarda vs. Ülkemizdeki İngilizce öğrenmek konusunda eksik olan şey, maalesef, öğrencilerimizin yanlış yönlendirilmesidir. Tek sorun, öğrencilerin birkaç bin İngilizce kelime öğrenerek, İngilizce sorunlarını halledebilecekleri konusunda “beyinlerinin yıkanmış olmasıdır!” Evet, 2.000 kelime öğrenerek İngilizce konuşabilirsiniz, fakat bu, sadece “Communicative Approach” Türkçe’siyle “İletişimsel Yaklaşım” denen, sadece bir İngiliz’le “anlaşabilmeyi” hedefleyen, çok sınırlı ve yetersiz bir İngilizce seviyesidir! Bu kadarlık bir kelime bilgisiyle hiçbir entellektüel konuşma yapamazsınız, elinizde sözlük olmadan da hiç bir şey okuyamazsınız. Ülkemizdeki İngilizce eğitiminde kelime kapasitesini artırmaya yönelik öğrenciye verilen İngilizce metinlerin, hikaye kitaplarının seviyesi gerçek İngilizce seviyesinden çok düşüktür. Gerçek İngilizce, gazetelerdeki, dergilerdeki, şarkılardaki, televizyon kanallarındaki, filmlerdeki İngilizce’dir. Kendinize bu hedefleri seçerek yola çıkın. İngilizce bir şarkının sözlerini yada bir İngilizce bir filmi anlayamadıktan sonra, yetersiz bir İngilizce bilmenin ne anlamı var? Kendinize bu hedefleri koyun. Bunun için size tek gereken “Hayal gücü”. Kelime öğrenmede zeka değil, hayal gücü önemlidir. Hayal ederek, düşüne düşüne, analiz ederek, kelime öğrenmeniz gerekiyor. Size saşırtıcı gelebilecek, ama kelime bilginizi artırmak için doğrudan, İngilizce sözlüğünü bir ders kitabı gibi kullanarak, A’dan Z’ye planlı bir şekilde kelime öğrenerek işe başlamalısınız. İyi İngilizce’si olanların sırlarının en önemlisi budur. Doğrudan sözlükten kelime öğrenirler!” Yalnız bunun için, burada adını, reklam olabileceği ve site kurallarına aykırı olabileceği düşüncesiyle veremeyeceğim bir sözlüğü, sizlerin alması konusunda bir zorunlu tavsiyede bulunmam gerekiyor. Şöyle bir sözlüğü piyasada bulun ve alın; 1) Bu sözlük orjinal bir İngilizce-İngilizce sözlüğün Türçe çevirisidir ve açıklamalar Türkçe’dir. 2) Kelimelerin okunuşları fonetik alfabesiyle verilir. (Fonetik alfabesi, yani, ses sembollerini telaffuzu en doğru bir şekilde yapmak için öğrenmeniz zorunludur. 3) Her kelimenin açıklamasından sonra bir İngilizce cümle örneği içerisinde kelime belirtilir. (Bu cümleleri okurken kelimenin anlamını daha iyi kavrayacaksınız.) Temel gramer bilginizi oluşturduktan sonra bahsettiğim bu özelliklerdeki sözlüğünüzden, düzenli bir şekilde, kendinizi kasmadan, bir roman gibi okuyarak kelime öğrenmeye çalışın. Genel İngilizce’de yaklaşık, bir sözlükte, 60.000 kelime vardır. Bunun yaklaşık 30.000 aktif olarak kullanılır ve sizin için “Tam bir İngilizce” için bu kadar kelime bilgisi yeterli olacaktır. Hangi kelimenin daha çok kullanıldığını zamanla siz de farkedeceksiniz, eleyeceksiniz. Bu arada yapmanız gereken, başlangıçta hiç anlamasanız da, bir uydu anteni alarak, kelime çalışmasının ardından, dinlendiğiniz zamanlarda, sürekli olarak, BBC, CNN gibi İngilizce kanalları seyredin ve İngilizce gazete okuyun. Bol bol gazete okuyun. İngilizce gramerini okuduğunuz cümleler içinde analiz edin, kullanılışına dikkat edin, öğrenmeye çalışın. Okumanızın çok geliştiği anda, bilmediğiniz kelimelerin çok az karşınıza çıkmaya başladığını gördüğünüzde, okuma ve anlamanızın en üst düzeye çıktığında TV’de konuşulan İngilizce’yi de anlamaya başlayacaksınız. Tabii ki bu çalışmalar sizin çalışma yoğunluğunuza göre uzun bir zaman, belki yıllar, alacaktır. Sözlükten kelime öğrenin; 10 kere, 20 kere, 40 kere tekrar edin, kendinize sınır koymayın, bu işin uzun bir süre alacağını kabul edin. Genel olararak, İngilizce’niz şu şekilde bir gelişim gösterecektir; hikaye kitaplarını okuyup anlamak, İngilizce ders kitaplarını okuyup anlamak, gazete, dergi okuyup anlamak, TV kanallarını anlamak ve son olarak, İngilizce film ve şarkıları anlamak. İngilizce sinema filmlerindeki telaffuz, aksanlar, TV İngilizce’sinden biraz daha zordur ve İngilizce’deki “son aşamadır. İngilizce filmlerde aksan ve telaffuz üzerinde oynanarak duygusal bir tarz yaratılmaya çalışılır. ” İngilizce kelime bilginiz arttığında bu son aşamaya da ulaşacağınızdan emin olun. Bu çalışmaları yaparken sonuç almada sorun yaşıyorsanız, tek sebep İngilizce kelime kapasitenizin hala artmamış olmasıdır. Sözlüğünüzden kelimeleri hızla yeniden tekrar edin. Kelimeleri rüyalarınızda görene kadar! Unutmayın, İngilizce öğrenmek bir beyin sporudur. İngililzce’yi kendi konuşulduğu ülkenin dışında kitaplardan öğrenmek zordur, uzun zaman alır, fakat, çok seviyor ve bu dediklerimi yaparsanız, sürekli İngilizce TV seyrederek İngiltere’yi , Amerika’yı ayağınıza getirirsiniz ve yukarıda bahsettiklerimden kesin sonuç alırsınız. Şunlara karşı dikkatli olun. 1) İngilizce hikaye kitaplarındaki İngilizce çok kolaydır, İngilizce’nizi geliştirmez, gazete okuyun. 2) Şarkı dilini, film dilini anlamak “son aşamadır.” Bunu başlangıçta beklemeyin. 3) Hiç bir İngilizce kursu size Tam İngilizce öğrenmek için “yıllar” gerektiğini söylemez. (Ticari kaygılar). 4) İngilizce öğretmeninizin bilgisini test edin.” Ona bir İngilizce şarkı dinletin ve sözlerini size “yazmasını” isteyin ya da BBC ve CNN gibi kanallardaki İngilizce haberleri size “anında” Türkçe’ye çevirmesini isteyin. (Sadece duyduğunun “özetini” yapabiliryorsa, dikkat!)
    5) The New York Times gazetesini verin ve okuyup size çeviri yapmasını isteyin. İyi bir öğretmen sizi “büyüleyecektir.” 6) İngiltere’de İngilizce öğrenenler, gündüzleri tam gün kursa giderler ve günde uyandıktan yatana kadar yaklaşık 15 saat İngilizce’nin içindedirler. Sizin günde 3 saat İngilizce çalışarak öğrendiklerinizi onlar, doğal olarak sizden 5 kat daha çabuk bir şekilde günde 15 saat İngilizce’yle iç içe olarak hızlı bir şekilde öğrenirler. Yani tek fark “saat” farkıdır. 6)İster inanın, ister inanmayın, 6 yaşındaki bir çocuğun 30.000 kelime öğrenme ve konuşma kabiliyeti vardır. “Bu adam saçmalamış, bu kadar kelime öğrenilir mi?” diyenlere duyrulur! 7) İngilizce hızlı konuşulmaz, iyi bilmeyenlere, öyle gelir! 8) İngilizce’si iyi olanlar bütün İngilizce aksanları anlar, İngilzcesi yetersiz olanlar zorluk çeker. 9) İngilizce’de argo olarak kullanılan kelime sayısı son derece azdır. 10) İngilizce’nin konuşma dili oldukça sadedir, cümleler kısadır, fakat yazı dilinde daha uzun cümleler kullanılır ve kelime zenginliği çok belirgindir. 11) Hiç bir dilin başka bir dile üstünlüğü yoktur. Hiç bir dil zor ya da kolay değildir! Aksi halde, dünyada yaşayan farklı dillerdeki insanların hiç biri İngilizce öğrenemezdi! İnsanlar etraflarında gördüğü nesneleri daha doğrusu kavramları kelimelerle ifade etmişlerdir. Dilde esas olan kelime değil “Kavram”lardır. Kültürlere göre kavramlar da farklılık gösterir. Kültürde olmayan kavramların kelimesi de bulunmayabilir. Son olarak şunu söylemeliyim ki, yabancı bir dili öğrenmede en önemli şey “ilgi ya da sevgi” dir. O dili, o dilin kültürünü, halkını (politikacılarını değil) sevmeniz yada en azından ilgi duymanız gerekir. Unutmayın, eski kuşaktan, daha yaşlı insanlarımız, Alman kültürüne, halkına duyduğu ilgisizlikten, Almanca öğrenememektedirler. Genç kuşaklar daha ön yargısız oldukları için, ve ilgi duyduklarından Almanca öğrenme konusunda daha başarılılar. Yabancı bir dili öğrenmeyi, bir çocuğun anadilini öğrenmesiyle kıyaslamayın. Yabancı dili öğrenmiş olan biri, o dili konuşurken, hatta, dinlerken, beyni, mekanik bir makine gibi, bilgisayar gibi çalışır. Bu ilk başlarda yorucudur da, ama zamanla yoruculuk sona erer. İngilizce’de öğrendiğiniz her şeyi deftere değil, beyninize yazın; defter zorunlu kalınınca kullanılır. Sözlüğü cebinizde değil, “beyninizde” taşımanız gerektiğini unutmayın. Saatlerce İngilizce çalışın. Sözlük çalışmasını gözlerden uzak yapmanız gerekecektir. Dikkat etmeniz gereken şeylerden biri, bizim insanlarımızın çoğuna göre böyle bir şey, sözlüğü ders kitabı gibi kullanmak, okumak, falan, “manyakça”dır. Oturup milletin gözü önünde sakın böyle bir şey yapmayın. Ama saatlerce, bir kahvehaneye gidip okey oynayabilirsiniz! Ya da bir kafede geyik muabbeti yapabilirsiniz! Hiç kitap okunur mu? Saatlerce İngilizce çalışılır mı? Aman, kafayı yersin? O kadar kelime öğrenilir mi? Arkadaşlar, evet, çok uzattım, ama benden günah gitti, söylediklerimi yapıp yapmamak size kalmış, ben sadece bunu yapmanın tamamen sizin elinizde olduğunu ve hiç bir özel bir özelliğin, bu iş için gerekmediğini söylemek istiyorum. Yalan, yalnış herkesin her konuda konuştuğu bir ülkede, sadece, bildiğim, yaşadığım, tecrübe ettiğim bir konuda “ciddi” arkadaşlara yardımcı olmak için yazdım. Hepinize başarılar başarılar dilerim.

  35. hiç birşey öğrenmedim

  36. 29 Aralık 2007

    Sayın Bayram Hocam
    Verdiğiniz birbirinden değerli bilgiler için size ne kadar teşekkür etsem azdır.Emin olun hislerime çok iyi tercuman oldunuz.Size çok teşekkür ediyorum saygıılarımla….

  37. Sayın Gömeç,
    Çok teşekkürler, gerçekten de çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Benim de hep yapmaya çalıştığım şeydir -sözlük okumak- :) Ama yanlış bir yöntem gibi gelir ve vazgeçerdim. Teşekkürler tekrar, bu konuda cesaret vermiş oldunuz. Saygılarımla, Gül

  38. 11 yaşından beri ingilizce dersi görüyorum ama konuşamıyorum hep konuşamadığım için ingilizceden nefret etmiştim ama bu bilgileri aldıktansonra hocamı daha iyi dinleyip hep ingilizce şarkı film izlemeye dinlemeye çalışıcam çopk teşekkür ederim…..

  39. yaklaşık 14 yaşımdan beri ingilizce görüyorum.son 1-2 senedir gramerleriyle uğraşıyorum.yaklaşık 5 senede dvd leri altyazısız izlemeyi,pratikte konuşmayı,öğrendim.daha ilerletmek istiyorum.artık profesyonel yardıma ihtiyacım var.daha önce seviye tespitlere katıldım .seviyem %60 çıktı.intermediate seviyedeyim.inşallah ileride advance seviye olurum.

  40. sevgili arkadaşlar bence sürekli başka insanların fikirlerini sorarak işe koyulmayın öncelikle içinizdeki sesi dinleyin eğer gerçekten ingilizce knouşmayı öğrenmek istiyorsanız çalışmaya ve kimsenin yapmamış olduğu şeyleri yapmaya gayret edin mesela kendinizi bir ingiliz yerine koyun evde aileniz ingilizce bilmese bile onlarla ingilizce konuşun ingilizce öğretmenlerinizle ingilizce konuşun zaten eğer konuşurken eksikleriniz warsa öğretmenler size yardımcı olacaktır sürekli yabancı müzik dinleyin yabancı filmler izleyin yabancı kitaplar okuyun ve hatta sayamadığım bir çok şeyi yapmaya çalışın aklınıza bir soru takıldığında önce kendiniz bulmaya çalışın mesela neden ingilizceyi öğrenemiyorum diye sorun kendinize bakın o zaman bir çok yanıt çıkacaktır size mesela aynı yöntemi ben 14 yaşımdayken yapmıştım kendime ingilizce hocamı çok severdim ve dedimki hocamın gözüne girmek için bende onun gii profesyonelce konuşmalıyım dedim yaz tatillerinde kuaförde fln çalşıtım mağazalarda elemanlık falan yaptım. kazandığım paralarla 6 aylık bir ingilizce kursuna yazıldımçok iyi olmasada bayağı konuşmayı öğrendim yabancı filmleri altında türkçesi olmadan izleyebiliyordum sonra filmde anlamadığım kelimeleri defterime yazardımm( o zamanlar kendime bir ingilizce defteri almıştım) sonrada bu kelime hakkında araştırma yapardım en iyi sonuca varana kadar. bu kelimeleretakılar getirilmişmi diye bakardımn kaçıncı hali vb. gibi sonrada 2 3 saat boyunca onla ilgili hikayeler falan yazardımm 6 aylık kursum bittikten sonrada lise 1in ortalarındaydım ordaki öğretmenlerimden aldığım taktiklerlede ingilizcemi süpper denilebilecek bir derece ilerlettim hatta bu ilerlemede bana yardımcı olan bir hocamda wardı benim bu azmim karşısında ingilizceyi çokmu öğrenmek istiyosun diye sordu bana bende evet dedim ve bana dediki her zaman kendine deki en iyi ingilizce konuşan ben olmalıyım. bu teknikleride denedikten sonra ingilizceyi tam söktümm ve şu anda lise 3 teyimm arkadaşlar öğrenmek o kadarda uzun zaman almıyorr sadece biraz daha fazla çalışmaya ve gayret etmete bağlı. bence bu dediklerimi okuyan kişiyede azim gelir ve inşallah söker şimdilik bu kadar arkadaşlar hoşçakalın =))

  41. liseden yabancı dil çıkışlıyım grammerime güveniyorum ama konusmak benim icin ukte. ise 2 deyken bır turistle karsılastım bana bırseyler sordu anlamadım ama anlamak için çok ugraştım anladım ama bu seferde anlatamadım adamda bende zor durumda kaldık kuzenlerim benimle 1 hafta dalga gectı aileme anlattıgımdada yazık sana dediler…simdi neden konusamadıgımı daha iyi anladım acıklamalar harikaydı problemi olan herkes bunu okumalı tesekkürler

  42. 28 Nisan 2008

    benim durumum dahada kötü gramerim var anlıyorum ama kendim konuşamıyorum takılıp kalıyorum 10 yıldır ingilizce görüyorum derslerde ama işe yaramıyor galiba konuşamadıktan sonra anlamak nereye kadar:(

  43. Bu yazıyı kimin yazdığını (neden ingilizce konuşamıyoruz yazısını) bilmiyorum.Ama bugün yaşadığım utanç verici olayın üzerine merhem gibi geldi.Ben yabancı dil lise 3 ögrencisiyim.Grammerm gayet iyi.okulumuzn kardeş okulu bulgaristan bugün ziyaret geldi ve tek cümle kuramadık sınfca.internette bakıyordum ingilizce konusma konusnda kendimi nasıl geliştireblrm diye ve bu sayfa en azından bana bi yol göçsterici oldu ve kırılan cesaretimi tekrar güçlendirdi.Çok teşekkürler…

  44. yaa gerçekten bu yazıyı okuyunca kendime bi güven geldi ben neden yapamıyım yada yapanların benden ne fazlası var paylaşım için gerçekten çok teşekkür ediyorum..

  45. 6 Ağustos 2008

    ben ingilizceyle yeni tanışıyorum diyebilirim.daha önce hiç sevmediğim bir dildi.her zaman için türkçe konuşmak bana cazip geldi.lise 2 öğrencisiyim ve istediğim için yabancı dil bölümünü seçtim.taktiklerinizi uyguluyacağım ama hala korkumu yenebilmiş değilim bu yüzden konuşmaktan çekiniyorum ama önerilerinizle atlatıcam.(inşallah)paylaşımlarınız için teşekkürler :)

  46. Merhaba

    Ben ingilizce yi Tanju Ergil den öğrendim. Konuşmam çok iyi değil henüz, ama kurstan önce cümle bile kuramıyordum. Tanju Hoca, Stanford mezunu ve Stanford da 30 sene profesörlük yapmış, Amerikan Ordusunda dil eğitimcisi olarak çalışmış, Tunus da fahri öğretmen felan… sitesinden detayları öğrenirsiniz, Bayram Hoca katılmadığım konu yazma konusu Tanju Hoca nın en önemli tekniği yazma üzerine. Tanju Hoca mı kimseyle kıyaslamam çünkü kendisi Amerikalıları eğitmiş yani Türkiye de emsali yok gibi…. Bize 2,5 ayda konuşursunuz dedi ve dediklerini yapan da konuştu ama ne kadar konuştu ? Tamam konuşmaya başladı ama bu çok önemli bi olay yıllarca Türkiyedeki eğitim sisteminde ingilizce eğitim almışsın konuşamıyorsun sonra bi adam seni 2,5 ayda ingilizce konuşturuyor he eğer çok iyi konuşmaksa mesele onunda tavsiyeleri var dünyada hiç bir güç yada sihir sizi bi ingiliz ya da amerikalı gibi 2-3-5 ayda konuşturamaz bi kere bunu kabul edip fantaziye kaçmamak lazım ama doğru metodu da bulmak lazım yoksa boşa kürek çekmek var bide. Hoca da bize kurstan sonra şunları yapacaksınız dedi. 1) İki adet roman alacaksınız, birini okuyacaksınız her gün biraz ve sıkılırsanız bırakın diğer romana geçin diye. 2) İki adet ingilizce dergiye abone olacaksınız ve onları sürekli okuyacaksınız 3)Sürekli ingilizce yazacaksınız mesela her akşam 2 sayfa ama yazarken uydura uydura yazacaksınız bi yerden bakarak değil 4) Sürekli olarak ingilizce yayın dinleyeceksinizi dvd, müzik vs. 5) yarım saatlik kayıtlar yapacaksınız ve bunları 7-8 defa tekrar tekrar dinleyip anlamaya çalışacaksınz. 6)Kendisinin verdiği drill (talim) cd lerini sürekli mesela haftada 2-3 defa dinleyip yüksek sesle tekrar edeceksiniz zamanla ingilizce yayınları dinleyip tekrar edebilirsiniz ama sesli tekrar şart. Ve dedi ki bunları yapmazsanız eğer ingilizce adına bi bok öğrenemezsiniz. Heee ama öyle 30.000-40.000 kelimeden felan bahsetmedi Bayram Hoca . 300 kelime yeterli dedi günlük yaşam için profesörler bile 700-800 kelime ile eğitim veriyorlar dedi bunları kendisi söyledi arayın konuşun Amerikada 30 sene eğitim vermiş bi adamdan bahsediyorum ben. Ayrıca kendisi Fransız edebiyatı uzmanı çünkü Fransızca anadillerinden biri diğerleri ingilizce ve Türkçe ayrıca kendisi toplamda 6 dil biliyor ve Amerikan vatandaşı. I am going to school cümlesini arap harfleriyle yazabiliyor ancak bakakalıyoruz. Ayrıca kendisi şu anda Yunanca çalışıyor. Kendisi geliştirdiği metodla Amerikan ordusundaki askerlere 1,5 ayda Türkçe konuşturmayı başarmış ve Tunus da yabancı dil metodu olarak kendinin metodu kullanılıyor. Ama sonuç olarak 30.000 kelime abartı oluyor bu durumda çünkü Tanju hocaya göre 300-400 kelimeyi düşünmeden kullanmak yeterli bize ingilizce öğretirken derdi ki “sakın ingilizce konuşamayacağınızı düşünmeyin sadece benim dediklerimi yapın düşünün ki Amerikada akıl hastanesinde yatan bi zeka özürlü insan ingilizce konuşabiliyor” . Günde 5 sayfa uydura uydura yazabilen biri 3 ay sonunda kullandığı kelimeleri rahat rahat konuşmaya başlıyor ben gittim ve yaptım. Herkes yapabilir ama günde 5 sayfa uydura uydura yazamayı bi deneyin isterseniz çok kolay değil hee çok daha fazka sayfa yazan çok daha kısa zamanda yol alıyor. Hoca bi örnek veriyor; Bir doktor öğrencisi varmış İsviçre den bir burs sınavı kazanmış ve davet etmişler gel çalış diye ama doktor mülakatta Fransızca biliyorum diye yalan söylemiş demiş ki nasılsa kazanamam o halde Fransızca bildiğimi söylesen ne olacak ama kazanmış. Hocayı bulmuş Hocam ne yapabiliriz ve adamın 40 günü varmış.Tanju Hoca demiş ki bu tamamen sana bağlı günde 20 sayfa yazı yazman gerekiyor demiş ve adam büyük azimle günde 20 sayfa yazı getirmiş Hocaya tabiki Hoca nın verdiği Fransızca tekniklerinden sonra. Adam şu anda İsviçre de doktorluğuna başarıyla devam ediyor.Ama Hoca nın dediklerini yapmayıp oradan konuşamadan çıkan var mı ? çook…

  47. Verdiğiniz tavsiyeler çook güzel. Teşekkürler. Tavsiyelere uyacağım.
    Güzel bilgiler için sağolun…

  48. 29 Ekim 2008

    Bende Tanju Ergil’den ingilizce ders aldim hic bir sey bilmiyorsum benim almancam vardi oda okul seviyesinde yani omuda konusamiyor anlayamiyor ama bir kac gramerle bir kac cumle kullanabiliyorum. Neyse Ingiluzcem su anda cok iyi sevuyede allahima sukrediyorum boyle bir hocayla beni karsilastirdi ebn onu duydum ve ders alabildim diye.. Cok calismaniz gerekiyor dil ogrenirken bol tekrar ve bol konusma pratigi ve yazi yazmaniz gerek.. Bunlarin hepsini yaptim ve su anda isimde kullaniyorum tum genel mudurlerim Amerikali benim bu dili cok duzgun ve dogru ve komplike cumleler kullanarak konusmama hayret ediyorlar. Hatta onlarin yaptiklari gramer hatalarini bile duzeltiyorum bende kendime sasiriyorum onlarda bana… Benim sinifimda benimle ders alanlardan konusamadan ayrilanlarda vardi dogru, calismadilar, yazmadilar… Cok iyi bir hoca keske dunyada farkina varsa ve hocadan faydalansalar…muthis bir beyin

  49. 28 Aralık 2008

    Tanju Hoca ile ben de tanistim super bir insan. Telefonu : 0216 4491718. Isyerleri Kalamis’ta, tanismaniz gereken bir insan. Herkese siddetle tavsiye ederim. Saygilar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.