Anasayfa / Kişisel İmaj / Profesyonelleştiremediklerimizden misiniz?

Profesyonelleştiremediklerimizden misiniz?

Profesyonelleşme sürecinde yaşanan en büyük motivasyon kırıcı ” henüz yeterince profesyonel değilsin!” yorumunu sık sık duymaktır. Peki profesyonelliğin ölçüsü nedir… İşte profesyonellik üzerine profesyonel bir yazı… Canı son derece sıkılmıştı… Bu terfiyi hakettiğini biliyordu. Şirkete girdiği andan itibaren işini en iyi şekilde yapıyordu. Gerektiğinde akşam geç saatlere kadar şirkette kalıyor, kendisinden istenen her görevi zamanında ve eksiksiz yerine getiriyordu. Herkes onun işinin ehli olduğunu bilir ve kendisine saygı duyardı. O halde neden başka birisi yönetici olmuştu? Bu ne kadar büyük bir haksızlıktı? Hele kendisine yapılan açıklama ne kadar da anlamsızdı: “Yeterince profesyonel değilsin!” O yaptığı işin karşılığında maaş almıyor muydu? Bu işin okulundan mezun değil miydi? Yaptığı işin uzmanı değil miydi? Bu sorulara verilecek tek cevap “Evet” olduğu halde, nasıl oluyordu da profesyonel olmadığını düşünüyorlardı?

İş ve Meslek – Altın bilezik…

Her ne kadar biz Türkçe’de iş ve meslek kavramlarını zaman zaman birbirlerinin yerine kullanıyorsak da, iş dünyasında iş (job) ve meslek (profession) birbirinden çok farklı anlamlar içeriyor. Bazı durumlarda yaptığınız iş mesleğiniz olmayabilir. Aslında doktor, diş hekimi, mimar olan ya da daha doğru bir deyişle bu mesleklerin eğitimlerini almış ne kadar çok sanatçı var Türkiye’de, değil mi? Konservatuara gitmek isteyen bir gence ailesinin “Sen üniversitenin şu bölümünü bitir, kolunda bir altın bileziğin olsun. Sonra istersen yine şarkıcı olursun.” demesi sadece film ve dizilere mahsus değil. Eğitimimizi aldık, işimizi/mesleğimizi yapabilir hale geldik ve o mesleği kullanarak para kazanmaya başladık. Bu durumda bir profesyonel (professional) oluyoruz. Kitaplarda, sözlüklerde gördüğümüz profesyonel tanımı işte bu: Bir işi, meslek olarak/kazanç sağlamak amacıyla yapan kişi.

Dün ve bugün…

1950 ve 1960 yıllarda sosyal bilimlerle ilgilenenler profesyonelliğin derecesini bazı kriterlere sahip olunmasına bağlamışlar. Meslekleri ve tabii ki bu meslek sahiplerini diğer bir deyişle profesyonelleri, diğer uğraşlardan ve amatörlerden farklılaştırmak için teknik bilgi ve yeterlilikler gibi yapısal ve mesleki özerklik gibi davranışsal nitelikler belirlemişler.

profesyonellik

İnternette de “professional” (profesyonel) kelimesini arattığınız zaman yaklaşık 481 milyon, “how to be professional” (nasıl profesyonel olunur) kelimelerini kullanınca ise yaklaşık 388 milyon sonuç çıkıyor. Çeşitli mesleklerde profesyonel olmanın yollarını anlatan milyonlarca web sitesi, makale ve yazı… Her meslekte profesyonellik standartları birbirinden farklı, hatta bazen birbirleriyle çelişen kriterler dahi ortaya çıkabiliyor. Bazı mesleklerde şeffaflık son derece önemliyken diğer bir kısım mesleklerde mutlak gizlilik söz konusu. Bazı mesleklerde iyi yazarsanız o mesleğin profesyoneli olursunuz, bazılarında iyi çizerseniz ya da rakamları iyi kullanırsanız….

1970’lere geldiğimizde ise meslek sahiplerinin ayırt edici özelliğinin inançlar ve sonucunda oluşan hal ve davranışlar olduğuna inanılmaya başlanmış. Profesyonellik ise mesleğin ideallerini en iyi şekilde yansıtacak duygu, düşünce ve davranışlara sahip olmak olarak nitelendirilmiş. Günümüzde bu kavramı o günlerden biraz daha farklı kullanıyoruz… Ücret karşılığında eğitimini aldığı ve/veya deneyimli olduğu konuda çalışan kişilerin meslekleri ne olursa olsun sahip olması gerektiğine inandığımız bir takım özellikler var. Kişileri o özelliklere sahip oldukları oranda profesyonel olarak kabul ediliyoruz.

İş adamı ve profesyonel…

Levy, N. I. Esq., & Mishkin, D.B. Esq. (1990) tarafından yazılmış olan “Kimin Faydasına? Dış Etkilerin Yol Açtığı Ahlak Sorunlara Çözümler” (In Whose Best Interest Is It Anyway? Solutions to Ethical Problems Caused by Influences) adlı kitapta kullandığı bir örnekle iş adamını profesyonelden ayırıyor. Örnek şöyle: Kullanılmış araba satan birisi size gösterdiği arabanın tam size göre olduğunu söylerse durur ve düşünürsünüz. Çünkü bilirsiniz ki o kişi için önemli olan o satışı gerçekleştirmek ve bir kazanç elde etmektir. O bir iş adamıdır. Diğer taraftan bir doktar size duyma fonksiyonunuza destek olması için kullanabileceğiniz en uygun aletin gösterdiği alet/marka olduğunu söylediği zaman sorgulamadan kabul edersiniz. Çünkü bir profesyonelin mesleği gereği müşterilerinin ihtiyaçlarını kendi faydasının önünde tutması gerektiğine bilinçaltında inanırsınız. Levy ve Mishkin’e göre profesyonel olabilmek ve hizmetinizi sunduğunuzu kişi/kurum ile güven ilişkisini oluşturabilmek için mutlaka mesleğinizin yazılı ya da şifahi etik kurallarına uymaktan geçiyor.

Peki bu durumda iş adamları profesyonel değil midir? Ya da profesyoneller iş adamı olamazlar mı? Bu sorular özellikle şahıs/aile şirketlerinde çalışan hisse sahipleri, patronlar için önem taşıyor. Arada çok hassas bir denge noktası var ki, o noktada her iki konumun gerekleri de optimum bir şekilde buluşuyor. Bugün gerek Türkiye’de gerek dünyada bu dengeyi kurabilmiş pek çok profesyonel iş adamı var…

Profesyonel kime denir?

Profesyonelliği tanımlamanızı istesem sizden, nasıl bir cümle kurardınız? Ya da profesyonel bir kişinin özelliklerini saymanızı istesem hangi sıfatları sayarsınız? Başarılı, karizmatik, işinin ehli, çalışkan ve daha pek çok güzel nitelik. Bugün profesyonellikbu kelimeye yüklediğimiz anlam kelimenin ilk kullanılmaya başlandığı zamanki anlamında çok farklı ancak yine de anlaşılabilir. Çünkü mesleğiniz ne olursa olsun yine de sahip olmanız ve yansıtmanız gereken bir takım ortak özellikler var. Ben bu özelliklerin başında mesleği sevmek ve değer vermek geldiğini düşünüyorum. Eğer yaptığınız işi seviyor ve önemli olduğuna inanıyorsanız, bu iş sayesinde bir yerlerde birilerinin hayatına dokunacağınıza, yaşamda küçücük de olsa bir şeyleri etkileyebileceğinize inanıyorsanız, o zaman işinizi daha bir ciddiye alırsınız. Mesleğinizin gereklerine saygı göstermek sadece profesyonel olmanın değil aynı zamanda başarının da anahtarı değil midir?

Tabii ki başka pek çok ortak özellikten bahsedebiliriz. Sözlü ve sözsüz iletişim, stratejik düşünebilme, empati, dürüstlük, insan ilişkileri, iş özel hayat dengesi, mesleki sağduyu, sorumluluk alabilme ve sorumluluklarını yerine getirebilme… Bu özelliklere sahip olmanın önemini küçümsememek gerek. Unutmayalım ki sadece sahip olmak değil aynı zamanda bunu çevrenizdekilere yansıtabilmeniz gerekli. İlk izlenimlerin önemi yadsınamaz bu konuda ancak asıl önemli olan bu izlenimleri olumlu ve sürekli kılabilmek.

Profesyonelleşmek…

Mesleğinizle gurur duyuyorsanız eğer, o işin profesyoneli olarak en iyi şekilde temsil etmek istersiniz. Görünüşünüzle, duruşunuzla, davranışlarınızla, işinizi yapış tarzınızla, olaylara yaklaşımınızla… İnsanlara da bu inancınızı yansıtmak istersiniz… Sizi gördükleri zaman, yaptığınız işe tanık olduklarında ya da görevinizin sonuçlarını yaşadıklarında mesleğinizin önemini ve sizin o mesleğin en iyi temsilcilerinden biri olduğunuzu anlasınlar istersiniz. Çünkü bilirsiniz ki profesyonel olmadan ve bunu dışarıya yansıtamadan kariyer basamaklarını tırmanmak mümkün değil. Peki ya siz, hala bu alanda gidecek yolunuz mu var? Yoksa aksine siz profesyonelleştirebildiklerimizden misiniz?

Yazan : Rana Özşeker / Pazarlama Dünyası

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.