Çevremizdeki insanları üçe ayırabiliriz: Vesileler, dekorlar ve aynalar…
Bir şeye vesile olanlar ve dünyadaki bu hayat okulu oyununda çevremizde konuşmadığımız, görmediğimiz, fark etmediğimiz sahneyi doldurup dekor olan insanlar dışında bizim için en önemli olanlar aynalarımız olanlardır.
Daha önceki yazımda hepimizin içinde aynı potansiyeller var, ama kullanıp kullanmamayı seçebiliriz demiştim. Örneğin biri hırsız olabilir, bir diğeri katil olabilir. Peki ya siz? Hırsız olabilir misiniz?
Tamam, tamam, kızmayın, tabii ki hırsız değilsiniz. Peki bir gün tüm paranızı kaybetseydiniz, çalışamayacak kadar hasta olsaydınız ve evde çocuklarınız günlerdir aç olsaydı? Yine de hırsızlık yapmaz mıydınız? Ben yapardım doğrusu. İşte bu benim içimdeki hırsızlık potansiyeli. Şükürler olsun ki, şartlar beni şimdiye kadar bu potansiyeli kullanmaya itmedi.
Peki, hırsızlık bir tek bu şekilde mi oluyor? Ben şirkette çalışırken oradaki mesai saatlerim için bana ödenen paraya karşılık, mesai saatlerimin çoğunda özel görüşmeler yapıyorsam hırsız olmuyor muyum? Kendi özel işlerim için şirkette bastırdığım fotokopiler hırsızlık değil mi? Bir müşterinizin parasını önceden alıp, vermeniz gereken hizmeti zamanında vermemek hırsızlık değil midir? Bence bunlar da görünmeyen ya da normal karşılanan ve bu yüzden hırsızlık kategorisine konulmayan şeyler…
Ayna çalışmaları insanları çok güzel eğiten çalışmalar. Bir aynaya baktığınızda nasıl kendinizi fiziken görebiliyorsanız ve bazı şeyleri görmek hoşunuza gitmiyorsa, kabul etmekte zorlanıyorsanız, ruhunuzun aynalığını yapan insanlar da sizi öyle rahatsız eder, çünkü yüzleşmek zordur ve çok fazla cesaret ister, ama biz genelde kaçmanın kolaylığına sığınmayı yeğleriz. Hoşumuza gitmeyen davranışlar gördüğümüzde o kişinin bize aynalık yaptığından emin olabiliriz. Aynı şekilde çok hoşumuza giden davranışlar da bizim aynamızdır, onlar kendi içimizde sevdiğimiz yönlerimizin yansımasıdır çünkü. Bunu kabul etmek kolay gelir de, sevmediklerimizi kabul etmek bir o kadar zordur, hatta kabul etmeyi düşünmek bile bir yana dursun, yadsırız, kaçarız, itiraz ederiz, direniriz bunlara. Hayır, asla biz böyle olamayız. Şimdi en sevdiğiniz kişinin sizi en çok sinirlendiren davranışını bir kenara yazın ve bunun kendinizde olduğunu da kabul ettiğinizi yüksek sesle söyleyin. Söyleyebildiyseniz sizi tebrik ederim, benim hala bunu yapmayı beceremediğim zamanlar oluyor.
Şimdi son zamanlarda Türkiye’de yaşanan hırsızlıkları, yolsuzlukları düşünün lütfen. Siz böyle bir şey yapmazdınız, değil mi? Ben de öyle diyorum, bu ne haysiyetsizlik, bu ne şerefsizlik diye de ekliyorum sonuna. Peki , benim elimde bütün bu güçler olsaydı, yine de yapmaz mıydım? İşte bunu bilemiyorum, şeytana uymak da var işin içinde. İşte o zaman yargılamayı bırakıyor, içimdeki potansiyel hırsızı kabul ediyor ve kendi davranışlarımı düzeltmeye çalışıyorum, çünkü sadece kendimi değiştirirsem dünyamın da değiştiğini biliyorum.
Siz de bana katılır mısınız?
Sevgilerimle.