Geçtiğimiz hafta Sakarya’da Engelliler ve Yardımlaşma Derneği’nin gerçekleştirdiği bir programda beni bu dünyadan alıp ötelere götüren genç bir adamla tanıştım. Yüreği geniş, kullandığı kelimeler duygu yüklü, samimi, menfaatsiz, teşekkür etmeyi bilen, yüzü gülen, kendini ispatlama telaşında olmayan, izleyen, anlatmayı seven, an’da kalabilecek kadar farkında, aşka inanan, cesur, hatta hayata mektup yazıp “Merhaba hayat. Sana ‘nasılsın’ diye sormuyorum tıpkı sen bana istediğin her şeyi yaşatırken nasıl olduğumu sormadığın gibi. Sana, bana yaşattığın her mucize ve her güzellik için çok teşekkür ediyorum. Yaşatmadığın ve yaşattığın tüm acılar için ise kızmıyorum artık. Ama bazen bazen tıpkı bir çocuk gibi küsmelerim olabilir. Ancak yine bir çocuk gibi neden küstüğümü unutup devam ederim seni yaşamaya…” diyerek Devamını Oku »
Görevler, seçimler ve çocuklar!
Hayatımız boyunca, başlangıçtan bugüne üstümüze pek çok yük bindirildi. Daha ufacık bir çocukken başladı istekler; emeklesin, yürüsün, konuşsun, önce okumayı o söksün, sınıfta birinci olsun, her konuda başarılı olsun, üniversitede herkesin kabul ettiği bir bölüm kazansın, başarıyla bitirsin, işe girsin çalışsın, evlensin, çocuk sahibi olsun… İşte bize doğar doğmaz kodlanan görevler… Devamını Oku »