Çocuğumuz düşüp kafasını masaya çarpınca biz hemen masayı döveriz, “eh masa ehhhh sen niye orada duruyorsun!” diye…
Çocuk masa orada durmasa kafasını çarpmayacağını sanır ve büyüdükçe yaptiği her hatayi yükleyecek birini veya bir şeyi mutlaka bulur.? Malum?
Kızının mezuniyetini izlemek için Balıkesir?den Erzurum?a gelen Başörtülü anne, tören salonuna alınmamıştı. Vicdanı olan herkesin yüreğini “cız!” eden bu olayın sorumlusu kimmiş?
Kapıcı.
Şimdi oldu işte?Kara Kuvvetleri Komutanı ?Rektör iyi çocuktur, Yapmaz öyle şey? falan demeye getirmişti.
YÖK Başkanı da, ?Rektörün haberi yokmuş? dedi, çıktı işin işinden? Kimmiş suçlusu?
Kapıcı.
Mesela, bizim Balkan harbinden kalma, dandik vagonlara 160 Kilometre hız yaptırdılar.
Ilk virajda sizlere ömür? Kimin üstüne kaldı?
Makinist?in.
Mersin?de bayrağımız yakıldı, yırtıldı. Askere taş attılar, panzere molotof?Memleket ayağa kalktı. Kimin yüzündenmiş??
Iki Veled?
Gelene geçene ayran tost falan satan, kendi halinde sakin bir kasabaydı, Susurluk? Içişleri Bakanlığı, MIT, Jitem, generaller, özel tim polisleri, kumarhaneciler, bakanlar, milletvekilleri, işadamları? Bin kişi falan yargılandı.Her şey kimin başının altından çıkmış?
Yeşil?in.
Deprem oldu? 7 vilayette 50 bin kişi öldü. Binlerce bina yıkıldı, on binleri ağır hasarlı. Hepsinin sorumlusu olarak kimi kulağından tutup hapse tıktık?
Veli Göçer?i.
Edirne?de bebeler şakır şakır öldü?Hiç utanmadan bisküvi Kolilerine koyup, gömdüler. ?Araştırdık, ihmal yok? dediler. Peki neden öldü bu yavrular?
Klima?dan? Dikkat isterim, klimacı bile değil, klima.
Rakıdan öldük. O gün ile bu gün arasında ne değişti??
Kapağın rengi?
Sanal ?sorumlumuz? bile var?
Yollarda her gün 20 insanımız heba oluyor. Trafik Canavarı?ndan…
Dolar patlarsa? Enflasyon Canavarı?ndan…
Hatta ?sorumlu olmayan sorumlumuz? da var?
Milli takım oynayıp yeniliyor. Suçlusu kim? Takıma alınmayan Hakan?
Domatesleri Ruslara kakalayamıyoruz… Sinekten?
Deli dana geliyor. Inekten?
Millet hormonlu diye tavuk yemiyor. Erman Toroğlu?ndan…
Evleri su basıyor. Yağmurdan.
Ormanlar yanıyor. Sigaradan.
Gemi batıyor. Dalgadan.
Iyi de kardeşim, uçak neden düşüyor? Rahmetli pilottan?
Peki bu şartlarda hayatta kalmayı nasıl başarıyoruz?
Allah?tan..
Yılmaz ÖZDİL
Saygılar.
Özgür ŞAHİN
‘Küçük şeyler’, üzerinde durup düşündükçe çoğalıyor, genişleyip derinleşiyor. Böyle olması da doğal olmalı. Yaşam da bir uçtan diğerine küçük şeylerden oluşmuyor mu?
‘Dostlarım’ diyor yazar;
Küçük şeyleri, küçümsemeyin, fazla da önem vermeyin.
Küçük şeylere hakkını verin.
Küçük şeylere hakkını vermek, yaşama hakkını vermektir.
Eğer siz yaşama hakkını verirseniz,
Yaşam da size hakkını verir.
Ve hayatlarımızda büyük yer tuttuğu halde, bir türlü dilimiz varıp da adlandıramadığımız davranış biçimlerine, tuzağına düştüğümüz yaklaşımlara adlarını koyarak ışık tutuyor. ‘Suflörlü yaşam’, ‘tulumbacılık sendromu’, ‘psikolojik düğümlerden kurtulmak’ der, dediğini de akıcı, hayatın içinden diliyle açıklarken okuru alıp götürüyor.
Küçük Şeyler 2’de Üstün Dökmen, düğümlerimize, bizi düğüm olmaya sürükleyen yaklaşımlara parmak basmakla kalmıyor, çözüm yolları ve teknikler de sunuyor…
Gerçekten Üstün Dökmen hoca yine döktürmüş. Herşeye bir kulp buluyoruz ülkemizde. Artık bu topu başkalarına atma eylemi içimize sinmiş midir yoksa bilerek mi yapıyoruz bilinmez bir gerçek… Neden insanlarımız hiç bir zaman hatayı kendinde arayıp sonucunu düşünmez veya bir başka deyişle kendini bir köşeye çekip kendi kendini yargılamaz?
Bencil insanlarız bunu kabul edelim. Burda kapıcı ne yapsın, makinist ne yapsın? Aslında bizlerin de kabahati var… Susuyoruz…
çok çabuk alevlenip çok çabuk sönen , yaşananları unutan ders almayan milletiz . biliymsn ki japonyada bir depremden sonra çok fazla can kaybı yaşanmış ama unutulmamış her ewde bu faciayı hatırlatan bir simge bulunmuş. yazık ki biz bile bile oturup sorumlu arıyrz çok yazık!!!
Kesinlikle katılıyorum. Ama insan düşündüğünü yaşam tarzına yansıtamıyor her zaman.
Kendisini bartında verdiği konferansta tanıdım. Programlarını kaçırmazdım ama canlı dinlemeninde ayrı bir zevki varmış. Sözledikleriniz ve anlatıklarınız hala kulaklarımda hayatım boyunca uygulamaya çalışacağımdan emin olabilirsiniz. Daha yolun başında olduğumu söyleyebilirim. (18)
Saygılarımla…