Çocukluğumda bir insan 45 yaşına geldi mi, yaşlıydı benim için. Hatta ölebilirdi bile. Oysa şimdi bakıyorum, ihayat 40’dan sonra başlıyor. Gençlik bir kavgayla geçiyor. Kavga derken hayat kavgasından bahsetmiyorum. Hayat kavgası var tabii, kimin yok ki. Benim kavga dediğim kişinin kendi ile olan kavgası. Kişiliğinin oturması için sorgulamalar. “Ben kimim?” sorusunun cevabını bulmak için geçen uzun yıllar. Evlilikler genellikle genç yaşlarda olduğundan iki kavga birbirine giriyor.
Oysaki gerçek ilişki insanın kendiyle olan kavgasının bitiminden sonra başlıyor. Kavga hiçbir zaman bitmez ama en azından ne istediğini bilmek çok önemli. Size internetten mail yoluyla gelen bir yazıyı yazmak istiyorum. Kadın cephesinden hayata bakan bir yazı. Bazı kadınlar 40’dan sonra böyle düşünüyor. Yazı şöyle;
“Bir konuşma sırasında adamın biri kadının birine sormuş;
– Nasıl bir erkek arıyorsun?
Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra adamın gözlerinin içine bakarak sormuş;
– Gerçekten bilmek istiyor musun?
Adam biraz isteksiz “Evet” demiş. Ve kadın başlamış anlatmaya…
– Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak bir erkeğe onun benim için benim kendime yapabileceğimden fazla ne yapabileceğini soracak konumdayım. Kendi masraflarımı karşılayabiliyorum. Bir erkeğin ya da bir başka kadının yardımına gerek duymadan evimi idare ediyorum. Böyle olunca “Sen masaya ne koyuyorsun?” sorusunu sorma konumundayım.
Adam kadına bakmış. Paradan söz ettiğini düşünüyormuş. Kadın hemen bu düşünceyi düzeltmiş;
– Sözünü ettiğim para değil. Ondan öte bir şey istiyorum. Hayatın her alanında mükemmeliyeti arayan bir erkeğe ihtiyacım var.
Adam arkasına yaslanıp kollarını kavuşturarak kadından biraz daha açıklama istemiş. Kadın başlamış anlatmaya;
– Kendini zihnen mükemmelleştirmeye çalışan birini istiyorum, çünkü sohbet ve zihnen uyarılma arıyorum. Basit bir adama ihtiyacım yok. Ruhen mükemmelleşmeye çalışan birini arıyorum, çünkü dengesiz bir birleşemeye ihtiyacım yok. İnananlarla inanmayanların bir araya gelmesi felakete yol açar. Bir kadın olarak yaşadıklarımı anlayacak kadar duyarlı, ayağımı sağlam basmamı sağlayacak kadar güçlü bir erkek arıyorum. Saygı duyabileceğim birini arıyorum. Ona boyun eğmem için onu saymam gerekir. Ben ona ne kadar dürüst ve açıksam, onun da bana dürüst ve açık olması gerekir. Kendi işini, hayatını yürütemeyen adama boyun eğemem. Boyun eğme konusunda bir sorunum yok. Yeter ki buna değer biri olsun. Tanrı kadını erkeğe eş ve yardımcı olarak yaratmış. Kendine yardım edemeyen adama ben yardım edemem.
Kadın aklından geçenleri böyle döküverdikten sonra adama bakmış. Adam yüzünde şaşkın bir ifadeyle otura kalmış;
– Çok fazla istiyorsun demiş.
-Değerim çok fazla..diye yanıtlamış kadın.”
Dünyanın her yerinde olgunlaşmış kadının istekleri aynı sanırım. Amerikalı Lynda Lemay’ın şarkısının sözlerinin bir kısmı şöyle;
50 yaşında bir adam arıyorum
Şimdi artık ne istediğini bilen..
50 yaşında bir adam arıyorum
Gerçeklerle yüzleşebilen
Yalan söylememe cesaretini edinmiş
Hislerinden kaçmamayı öğrenmiş..
50 yaşında bir adam arıyorum
Beni sukünetle seven ve
Beni sukünete davet eden
50 yaşında bir adam arıyorum.
Şunu ifade etmek isterim ki bunları isteyen kadın veya erkek olabilir. Örnek olacak olan, olgunlaşmış bir insandır.
Sevgiler
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
Tülay Bilin kimdir?
Tülay Bilin çok uzun yıllar Hürriyet Gazetesinde çalıştıktan sonra, Nisan 2006‘ya kadar Dünya Gazetesinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalıştı. Uzun yıllardır kişisel gelişim konusunda aldığı eğitimleri 10 yıldır profesyonel olarak çevresiyle paylaşmaktadır. Şirketlere verdiği eğitimler devam etmektedir. Ayrıca kişisel olarak sorunlarını çözmekte zorlananlar için de yüz yüze görüşmeler yapmaktadır. 2 yıl radyo programı yapmıştır.
kesinlikle çok güzel bir yazı kadının düşündükleri çok güzel söyledikleri gibi kim kendine güveniyorsa karşıdanda onu bekler sanırım kendinin farkında olan dahada ötesini bekler…tşkkk saygılar
Kişisel gelişim yolunda bence mesafe katetmiş bir insanın yazdıkları.ancak meditasyon felsefesiyle biraz daha yakınlaşılırsa daha farklı bir bilgelik ve farkındalık edinilir diye düşünüyorum..
Yazı çok güzelde şarkı değil. 50 yaşında olup ham/çiğ dolaşan o kadar çok erkek/kadın var ki. “akil yaşta değil baştadir” demiştir atalarımız bu yüzden.
İyi güzelde kadın erkeğe neler sunacak yada sunmuş ki bunları istiyor.
Maddi odaklı olmayacak. Bedeni ve ruhu çekecek. Dış hatların etkisinde kalmayacak. Yapmacık davranışları olmayacak. Küfür etmeyecek. Eşiyle özelliğini koruyacak. İnsanlara karşı aşağılayıcı olmayacak. Sevgisini sadece yalnızken gösterecek. Saygının davranışlardan önce düşüncede olduğunu kavrayacak. Yanımda rahat olacak. Ne istiyorsa onu yapacak. Kıskanmamı istemeyecek ve buna mahal verecek birşey yapmayacak. Beni kıskanmayacak buna gerek olmadığını anlayacak. Ona evetin kişiliğimi ezmek olduğunu sanmayacak. İlişkilere girmeden önce hayattan istediklerini tartmayıp cinsel arzuları için insanlarla iletişim kurmuşsa kendini affedecek.
Daha bir dolu değer. İmkansızı istiyorum.
7 yaşımda da aynıydım 50 yaşımda da aynıyım ne fark eder….der çiçekler.
İnsan yazı başlığına baktığında acaip şeyler hissediyor ama mükemmel bir yazı olmuş yine.
Teşekkürler.