Kariyer mi, çocuk mu ikilemiyle boğuşan çalışan kadın çözüm olarak ikisini bir arada yürütmeyi seçti. Ancak bu da ikilemi aşmaya yetmedi… Bir süre sonra çocuklarıyla yeterince ilgilenmedikleri endişesine kapılan çalışan kadınlar yeni bir dar boğaza girdi…. Financial Times’ın Güzin Ablası Lucy, yine, bir okuyucusundan ilginç bir mail almış. Bu kez konumuz o ünlü “çocuk mu, kariyer mi” ikilemine benziyor. Ama biraz farklı.
ÇOCUK MU, KARİYER Mİ?
Aslında ilk bakışta biraz sinir bozucu görünüyor. 43 yaşında bir şirket avukatı olan okuyucunun yazdığı şu: “Sevgili Lucy. Üçüncü çocuğuma hamileyim. Bir avukatla evliyim ve para sorunum yok. Çocuklarımla da daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Ama beni endişelendiren bir nokta var.
Eğer işimden ayrılırsam, partilerde tanıştığım insanlara, büyük bir hukuk bürosunun ortağı olduğunu söyleyemeyeceğim.
Onlara sadece bir anne olduğumu söyleyebilirim. Bunu söylediğim zaman da kimse de benimle ilgilenmeyecek. Kendimi küçülmüş hissedeceğim. Ablacığım, (burayı tabii ki ben ekledim) bu endişe doğal mı?
Evet, avukat hanımın derdi bu. ’Ben çalışmak istiyorum aksi halde iş disiplininden koparım’ filan dese insan anlayışlı olabilir.
Ama burada hem bütün kariyerini bir etikete indirgemek gibi olağanüstü bir yanlışlık var.
Hem de şirketin bana sağladığı etiket mi daha önemli yoksa çocuk mu gibi hiç de sevimli olmayan bir tavır…
Anlamadığım bir olay da var. Partide tanıştığı kişiye ’anneyim’ değil de ’avukatım’ dese yanlış yapmış mı olur?
Neyse, bu çok kadınca olan meseleye Lucy biraz sert sayılabilecek hafif de alaylı bir girizgah yapmış: “Partide – ben anneyim – diyen bir kadın gördüğümde gönlüm daralır. Ona soracağım ilk soru çocuğunun kaç yaşında olduğudur. Doğal olarak bu soruya ilginç bir cevap beklemem.
Yine de bir kadın – ben şirket avukatıyımdediğinde gönlüm daha fazla daralır. Özellikle de, işler güç dolayısıyla pek göremediği çocuklarının ne kadar iyi eğitim aldıkları konusunda hava atarken… ” Ardından da bence verilecek en iyi cevabı vermiş: “Asıl tehlike başkalarının gözünde değil, kendi gözünde küçülmüş olman”. Son olarak da şu cümleyi eklemeden edememiş: “bunca yıl avukatlığı etiket için yapmışsın.”
Lucy’nin bir tavsiyesi de var avukat hanıma. “-Çocuk mu, avukatlık mı- ikileminde gelip gidiyorsan şu anda önemli bir karar alabilecek durumda değilsin. Ben senin yerinde olsaydım ya bir yıl gibi uzun sürecek bir izin alırdım ya da bir süre part time çalışırdım.”
Gelelim bu yazıyla ilgili okuyucu mektuplarına…
Lucy’nin köşesinin en keyifli yönü de bu değerlendirmeler bence. Bu bölümü Anglosakson sistemindeki jüriye benzetiyorum.
İlki 55 yaşında bir CEO. Avukat hanımı destekliyor. O da üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra işi bırakıp eve kapanmış. “İnsan kendini temizlikçi ya da aşçı gibi hissediyor” diye serzenişte bulunuyor. Sonunda part time bir iş bulmuş. Bir lisede okutman olarak çalışmaya başlamış. Şimdi ’ne iş yapıyorsun’ diye soranlara ’okutmanım’ diye cevap veriyormuş ve pek mutluymuş.
Bir diğeri “anneysen annesin, anneler kokteyle gidecek vakit bulamaz, evde oturur” diyor.
Üçüncüsü bankacı bir hanımefendiden geliyor. Gayet de ilginç bir yaklaşımı var: “Pek çok insan kendini çocukları yoluyla ifade eder” diyor “çocuklarını pahalı sosyal ortamlara götür, pahalı okullarda okut. Kimse senin hukuk bürosunun ortağı olup olmadığını umursamaz.”
63 yaşındaki emekli bankacı beyefendinin (görüş bildirenlerden sadece birinin erkek olduğunu kaydedelim) söylediklerine de kulak vermek lazım: “Çocuklarınla ilgilen. Yaşantının geri kalan kısmında seni takdir edecek olanlar onlardır. Çalıştığın kurum ise emekli olduğun anda seni unutur. Partide karşılaşacağın insanlara da şöyle dersin: “Bir hukuk bürosunun ortağıydım. Çok daha önemli başka bir işte çalışmak için buradan emekli oldum. Yalan da olmaz.”
Sonuncu görüşe gelince… “Kimsenin mezar taşında, şu şirkette çalışıyordu yazmaz” diyor.
Ve benim görüşüm: Çocuğumuz olduğunda bir karar almıştık. Eşim üç yıllığına işi bırakacaktı. Çocuk için en sağlıklı yöntemin bu olduğu söyleniyordu. Ve öyle de yaptık. Çok da iyi yaptığımızı düşünüyorum.
Eşimin üç yıl boyunca evde zaman zaman çok eğlenmekle birlikte zaman zaman çok sıkıldı. Ama hiçbir zaman aklımıza, partide ya da toplantıda tanıştığımız insanlara kendimizi nasıl tanıtacağız gibi bir sorun gelmedi. Etiket mi, çocuk mu ikilemine girenin ruh sağlığının pek yerinde olduğunu düşünmüyorum.
Yazan : Aydın Demirer
Kaynak : İşte İnsan
1 yaşında bir bebeğim var. 1 yılıaşkın onunla ilgilenmek için izin aldım ve her günümü her anımı gecesi gündüzü ile oğlumla geçirdim. göreve döneli çok olmadı ama oğlum bir an olsun aklımdan çıkmıyor. ben istirdim ki onun 2-3 yılını daha her anıyla paylaşayım. ama şartlar maalesef buna elvermiyor. benim ikilemim ise çocuğum büyüyünce “anne neden yanımda değildin” dediğinde “sana gelecek hazırladım, para biriktirdim” mi diycem? ayrı geçen zamanlarımızın telafisi olacak mı bu birikim?
ben evlenip çocuk sahibi bile olamadım çalışmaktan. her tanıştığım erkek birikim yapıp yapmadığımı sordu. artık erkekler de zengin kadın peşinde maalesef.keşke kadın maaşı peşinde olmayan biriyle tanışabilsem Allahım