Size yazı yazarken bazen arşivimden faydalanıyorum. Anektotlar, fıkralar, kitaplar alıntılar ve atasözlerini kullanıyorum. Bazen de çevremden besleniyorum. Bunu neden yapıyorum? Çünkü hayat sadece okuyarak öğrenilmez. Yaşamak daha önemlidir. Ama o da tek başına yeterli değildir. Düşünün ki küçük bir çevrede yaşıyorsunuz. Ne göreceksiniz de öğreneceksiniz. Okumak yaşamayı destekleyen bir unsurdur…
Bu hafta size çevremde gördüğüm yani hayatın taa içinden bir olay anlatmak istiyorum. Zaten televizyon seyrederken gazete okurken insan davranışları konularını, nerde kişisel gelişim varsa bulup çıkarıyorum. Sonra da sizinle paylaşıyorum.
Anayasa Mahkemesinin AK partinin kapatılmadığını açıkladığı gündü. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç kararı okudu. Sonra, haber spikeri yorumları anlatmaya başladı. Bir sürü milletvekili ile konuştu. Sıra vatandaşın yorumuna geldi. Sokak röportajları yapmak için muhabir almış mikrofonu eline çıkmış sokağa. Önüne gelene mikrofonu uzatıyor.
“AK parti kapatılmadı, ne diyorsunuz, memnun musunuz?” diye soruyor. Vatandaş kendi fikrini söylüyor. Kimi çok memnunum, kimisi memnun olmadım diyor. Çünkü herkesin bir fikri var. Özgür iradesi ile fikrini söylemesine kimse engel olamaz. Ama en sondaki röportaj beni şoke etti. Aslında bildiğim bir şeydi ama ne zamandır unutmuşum herhalde birden çok irkildim.
Muhabir, dükkanının önünde oturan bir esnafa mikrofonu uzattı. Tam köy kökenli bir karı koca kapının önünde oturuyor. Adama aynı soruyu sordu;
“AK kapatılmadı ne diyorsunuz?”
Adam fikrini söyledi. Sonra mikrofonu kadına uzattı. “Siz ne diyorsunuz?” dedi.
Kadın şöyle ifade etti;
“Benim fikrim yoktur, beyim ne diyorsa odur.” Kocası da bu durumu onayladı.
Birden bire gerçekler içinde kalmak insanı bazen üzüyor. Ülkemdeki kadınlar hala nerelerde. Bir konuda fikri olmadığı gibi varsa da söyleyemiyor. Ne acı değil mi?
Gençler size sesleniyorum. Toplumu ilgilendiren konularda bir fikriniz olsun. Bakın bilginiz olsun demiyorum. Olsa iyi olur tabii. Ama en azından fikriniz olursa iki laf söyleyebilir ya da karşı tarafın ne söylediğini anlayabilirsiniz. Lütfen çevrenizdeki kadınları yüreklendirin. En yakınınızdaki annenizden başlayın. Kız kardeşinize sorun “Bu konudaki fikrin nedir” deyin. Her konuda fikirlerini söylemesi için onu yüreklendirin. Özgür iradesini kullanmasını ona öğretin.
Bunu yapmak hepimizin görevi olmalı. Herkes elinden geldiğince çalışmalı diye düşünüyorum.
Sevgiler
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
Tülay Bilin kimdir?
Tülay Bilin çok uzun yıllar Hürriyet Gazetesinde çalıştıktan sonra, Nisan 2006‘ya kadar Dünya Gazetesinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalıştı. Uzun yıllardır kişisel gelişim konusunda aldığı eğitimleri 10 yıldır profesyonel olarak çevresiyle paylaşmaktadır. Şirketlere verdiği eğitimler devam etmektedir. Ayrıca kişisel olarak sorunlarını çözmekte zorlananlar için de yüz yüze görüşmeler yapmaktadır. 2 yıl haftada bir gün radyo programı yapmıştır.
haklarımızı bilmiyoruz kulanmıyoruz
yazınızı okudum ve bende çok üzüldüm kadınların bu ülkede herzamn geri planda kalnması cok üzücü bi durum insanların eğitimsizliğinden kaynaklı bidurum
ayrıca akp’nin kapatılma kunusu hakında kapatılmaması geçici olarak ekonominin birazda olsa yoluna girmesi durumauydu ama türkiye’ninde çöküşü ve şeriatın da bu ülkeye hakim olamsı benim bukanudaki görüşlerim bunlar tskr çalışmalarınızı takip etmeye devam edicem…
Bu bizim yaşadığımız ülkenin gerçek yüzü genelde doğu kökenli bayanların fikri olsa bile söylemekten çekiniyorlar alacağı tepkiden korkuyorlar…
Sizce bu bir çırpıda aşılacak bir problem mi? Kaç kuşaktır kemikleşen köhneleştirilmiş zihinleri tek bir fikirle çözmek. Herkesin bir fikri olmalı; o kadının fikri de kocasına itaat etmek ve onu her daim onaylamak. Herkes istediği gibi yaşar. Bu bayanın kişisel tercihi ise kimse ona karışamaz; sizin de umduğunuz ve anladığınız haliyle zokarılik ve baskıcı bir tutum içeren durumların bir sonucu olarak değerlendiriliyorsa yapılması gereken o ketum bayana özgür düşünceyi aşılamak değil, bahsi geçen geleneksel yöntemlerden vazgeçmeyen baba ve koca sıfatındaki kişilere bu baskıcı tutumun yeni nesile ve insana verdiği zararı onun anlayacağı şekilde anlatmaktan geçer. Sizce bu bayan sizin düşünce özgürlüğünüzden etkilenip de kocasına asi geldiğinde zarar gören taraf kim olur? O yüzden problemin sonucuyla değil kendisiyle ilgilenmeli ve isabetli çözümleri ise bu fikirlerin nezaretinde yapmalı.
bu siteyi keşfettiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum o kadar güzel bilgiler içeriyoki hepsi çok önemli olan ve hayatımızda hep karşımıza çıkan gerçekler bende zaman zaman karşılaşıyorum bu gerçeklerle ve nasıl yaparım ne yaparımda üstesinden gelirim diye çözüm yolları arıyorum. Yazılarınızı okuduktan sonra hepsine hayran kaldım çünkü hepside çok eğitici ve faydalı ama iş uygulamaya gelince malesef biraz zorlanıyorum. Kadınlarla ilgili bu yazınızda beni üzdü ama malesef sorun tek taraflı değil sorun bugüne kadar kadınları hep 2. plana atan toplumumuzda ve bunun değişmeside çok kolay bişey değil keşke herkes duyarlı olsada bu ülkedeki insanlarda şu sabit fikirlilikten vazgeçse kadınlarımıza değer verilse…
Türkiyede özellikle doğuda eğitimin çok daha etkin olması gerek.. oraların kurulmuş bir düzeni var öyleki kanunlardan vs. ziyade törelerle geleneklerine göre tavır alıyorlar.. çocuk babasından kadın kocasından öğrenmemişki fikir ve söz sahibi olduğunu… öyle insanlar için büyükleri ne derse o dur, onların fikirlerinin bir önemi yoktur itiraz etme hakları yoktur aksi halde dayakla susturulurlar.. haklarını aramanın adı asilik, namussuzluk.. vs. olur.. tabuların yıkılması lazım.. bu da eğitimden geçer..