Soğuk bir kış sabahı sahilde bulunan küçük bir koydan bir balıkçı filosu denize açıldı. Öğleden sonra büyük bir fırtına koptu ve gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbirisi limana dönememişti. Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer ellerini oğuşturup, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrıya yakararak rüzgara açık kıyıda bir aşağı bir yukarı dolandılar. Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın çıktı. Erkekler olmadığı için yangını söndürüp kulübeyi kurtarmak mümkün olmadı.
Ancak gün ışıdığında, herkesin sevinçle gördüğü gibi balıkçı teknelerinin tümü de sağlam olarak limana döndü.
Fakat, orada ümitsiz bir kişi varda. Bu kişi yangında evi kül olan adamın eşiydi.
Kocası karaya çıkarken çığlık çığlığa bağırıyordu,
“Aman Allah’ım, mahvolduk! Evimiz, içindeki herşeyle birlikte yangında kül oldu!”
Adam ise, kadını şaşırtan şu sözleri haykırdı,
” O yangına şükürler olsun! Yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler yolunu buldu ve sağsalim limana döndük. “
Çok arkadaş biliyorum. Bardağın boş tarafını gören… Hatta bunu görmeyi marifet sayıp ; ismine de “gerçekçilik” diyen… Hayata karşı tutunabileceğiniz yerlerin farkında olmakla, umut kırmayı birbirinden ayırmanız dileğiyle…
Yazan : Özgür ŞAHİN