Anasayfa / Başarı Öyküleri / İpek ŞENOĞLU / Bir zamanlar hayaline herkes gülmüştü…

İpek ŞENOĞLU / Bir zamanlar hayaline herkes gülmüştü…

Tenisçi olma hayali kuran milyonlarca kişiden farklıydı. Çünkü o aynı zamanda Wimbledon’da oynamak istiyordu. Anadolu’nun bir şehrinde, hem de 12 yaşında kurduğu büyük hayale herkes güldü. Ama son seti alan ve Wimbledon’da başarıdan başarıya koşan İpek Şenoğlu oldu. İşte nefes kesen bir mücadele ve başarı öyküsü… Grand Slam turnuvalarına katılan ve tur geçen ilk Türk tenisçi İpek Şenoğlu. 12 yaşında “Wimbledon’da oynayacağım,” dediğinde herkesi güldürmüş… Bu yıl beşinci kez Wimbledon’da oynayacak olan Şenoğlu’yla Londra anılarını, sportif hedeflerini, gelecek projelerini, ailesini konuştuk…

İpek Şenoğlu’yla Twitter ve Facebook üzerinden başlayan sohbetimiz, Roland Garros öncesi bizim ’tükkan’a gelmesinin ardından, el sıkışma ve resmi tanışma faslıyla devam etti. Pozitif enerjisini hemen hissettiğim bu önemli sporcuyla yüz yüze konuşmak isterdim ama ’chat’imiz de fena olmadı. Lafı uzatmayalım ve ilk servisi atalım…

Şu an en zevk aldığınız turnuvaya hazırlanıyorsunuz diyebilir miyiz?

Evet diyebiliriz. Wimbledon’ın benim için yeri ayrı. Küçükken ’Wimbledon’da oynayacağım,’ dediğimde herkes gülmüştü.

Kimler gülmüştü?

Hemen hemen herkes! Sanırım buna ilk inanan babamdı. Daha önce ülkede kimse orada oynamamış; veledin biri böyle bir hayal kuruyor. Hem de 12 yaşlarında Eskişehir’de, düşünsenize… O zamanlar basketbolda daha iyiydim. Ama kafayı takmıştım Wimbledon’a. Televizyonda ailecek izlerdik. Çimde oynama fikri müthiş etkilemişti beni.

Ne etkilemişti sizi? Oyuncu, kort, ortam, yakışıklı bir tenisçi…

Hayatımda futbol dışında görmediğim bir zemindi. Ayrıca beyaz kıyafetler falan…

O dönemde çim Türk futbol sahalarında da pek yoktu ama…

Babam eski futbolcu. Eskişehirspor’un ’eseses, kikiki’ zamanlarında kalecilik yaptığı için (Doğan Şenoğlu 1972-81 yıllarında Kırmızı Şimşekler’de oynadı) çim sahalara alışıktım. Futbol konusunda da iddialıyımdır. Hem kültürünü bilirim hem de sahaya çıkıp oynarım.

Erkek ya da kadın, hangi tenisçilere hayrandınız o dönem?

Steffi Graf, Andre Agassi ve Stefan Edberg.

Graf’ı size benzeten oldu mu hiç? Ben benzettim şimdi bir an nedense…

Bilmem ama 2004’teki ilk Wimbledon tecrübemden bir anı anlatayım. Graf’ın eşi Agassi’yi ’player lounge’da görünce hemen imzasını aldım. Akreditasyonuma bakıp ’İyi de sen bir oyuncusun. Senin imza veriyor olman gerek,’ diye bana takılınca ne başardığımı anladım ilk olarak.

Utanmadınız mı biraz Agassi öyle dediğinde?

Evet önce utandım, sonra bir anda uykudan kalkmış gibi oldum. Neyi başardığımı o gün fark ettim.

İlk kez Wimbledon’a gittiğinizde tek başınıza mıydınız?

Evet tek başıma. Antrenör veya ailemden kimse olmadan… Normal insanların girdiği kapıdan girmeye çalıştım. 45 dakika sıra bekledim.

Türkler sıra beklemez halbuki; kaynak falan yapsaydınız…

Tenis adabına uymak lazım (gülüyor). Hikayeye geri döneyim; güvenlikçi biletimi sorunca ’Ben seyirci değilim. Oynayacağım,’ dediğimde adam ’Her sene senin gibi bir deli aynı şeyi iddia ediyor,’ diye yanıt vermişti.

Wimbledon’da bu sene eşiniz kim olacak?

Kanadalı Rebeca Marino; çok genç ve yetenekli bir oyuncu. Enerjisini seviyorum.

ipek şenoğlu2012 Olimpiyatları sizin için ne ifade ediyor? Marsel İlhan’la çiftler oynayacak mısınız?

Olimpiyatlarda yer almak; bakın başarılı olmak demiyorum, sadece yer almak bile her profesyonel sporcunun rüyalarını süsler. Bu yüzden benim de en büyük hedefim 2012’de Londra’da olmak. Çiftlerde oynadığım için yanıma, sıralaması yetecek olan bir partner gerekiyor. Şu anda çiftler sıralaması bana yakın olan bir tenisçimiz yok. Çağla ve Pemra ellerinden geleni yapıyor. O yüzden çift kadınlarda da bir şansımız olabilir. Marsel’le karışık çiftler oynamaktan da çok büyük zevk alırım. Belki her ikisi de olur.

TELEVİZYON PROGRAMI ÇOK YAKINDA

Minik bir tespit: İpek Şenoğlu, ya tenisin -hatta sporun- bu ülkede gelişmesi için kafa yorup yönetici olacak ya da bir televizyon kariyeri olacak. Hangi şık?

Televizyona iş yapmayı seviyorum. Zaten kısa bir süre sonra, Türkiye Tenis Federasyonu’nun katkılarıyla bir tenis programı yapacağım. İleride, kendi akademilerimi kurup yeni yetenekler de yetiştirmek istiyorum. Bu planım da var..

Sergen’le yaşadığınız ’Tenis zengin sporu mu?’ tartışmasından sonra konuyu büyüttüğünüzü düşündünüz mü yoksa bunu bir mücadele gibi mi görüyorsunuz?

O zaman da söyledim şimdi de söylüyorum; tenis zengin sporu değil, zengin sporu olduğu zannedilen bir spor. Yoksa bugün 50 TL’ye bile raket almak mümkün. Bizde kort sayısı arttıkça bu algı değişecektir zaten.

Kahramanı babası, annesinin köftelerini özlüyor

Yazılarınızı beğeniyorum ama bazen sonları hızlı bağlıyorsunuz gibi geliyor! En sevdiğiniz yazınız hangisi?

Annem ve babama yazdığım iki yazı. Bundan sonra sonlara biraz daha dikkat edeceğim. Sporculuktan kalma bir sonuca ulaşma isteği olabilir… – Babanıza yazdığınız yazıyı anneniz kıskandı mı? – Bizim evde dengeler bellidir. Babam benim bu hayattaki ilk kahramanımdır. Onunla aramda başka bir iletişim vardır benim ve annem de bunu bilerek hareket eder. O yüzden, babama yazığım duygusal yazı sonrasında herhangi bir kıskançlık olmadı. Ama strateji bilen insanım! O yazıdan bir süre sonra, anneme de ithaf ettiğim bir yazı yazdım. İkisinin arasında bir ayrım yapamam.

Ben de baba tarafından Eskişehirliyim. Size ne ifade ediyor Eskişehir?

Çocukluğum geliyor aklıma. Mutlu oluyorum.

Kendinize bir soru sormanızı istesem?

Yurtdışındayken en çok neyi özlüyorsun İpek? Annemin lezzetli köftelerini…

Yazan : Bener Onar / Sabah Gazetesi

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.