Kekemelik, konuşmanın devamlılığının ve ritminin, duraklama, tekrarlar, uzatmalarla ve çoğu kez bunlara eşlik eden beden hareketleriyle kesintiye uğramasıdır. İki-üç yaşlarından ergenlik dönemine kadar ortaya çıkabilen bir uyum ve davranış bozukluğu olan kekemelik hakkında Başarı Konuşma Merkezi kurucusu ve Genç Gelişim Dergisi yazarı eğitimci Bekir Gülsar ile kekemeliğin oluşma sebepleri ve tedavi yöntemlerini konuştuk.
Kekemelik bir hızlı konuşma problemi midir?
Evet. Kekemelik problemini yaşayan kişilerin %80’inde hızlı konuşma problemi vardır. Kişi anlatacağı şeyi çok hızlı bir şekilde anlatıp konuşmasını bitirmek ister. Böylelikle düşünce hızı ile konuşma hızı arasındaki denge bozulur, nefes kontrolünü kaybeder ve takılmalar meydana gelir. Özellikle yaşadığımız dönem itibariyle iletişim ve beslenme şeklimiz, bizi daha stresli ve aceleci bireyler haline getirdi.
Kekemelik doğuştan mı oluşur? En çok kimlerde görülür? Oluşma sebepleri nelerdir? Bilgisayar oyunları, aksiyon ve korku filmleri kekemeliğe neden olur mu?
Çocukların en hassas dönemi 2 – 14 yaşına kadar olan ergenlik dönemidir. Çocuğu aşırı derecede heyecanlandıran her faktör kekemeliğe neden olabilir. Kızlara göre erkeklerde görülme oranı dört kat daha fazladır. Hiç kimse kekeme olarak doğmaz. Bunun oluşma nedenleri dört grupta toplayabiliriz:
* Travmatik anlar ve korkular; yangın, deprem, hayvandan korkma, ateşli hastalıklar ve ameliyatlar, kardeşlerin kıskançlığı gibi.
* Aile içi sorunlar; evdeki kavga ve şiddet, çocuğa uygulanan şiddet gibi.
* Anne ve babanın hatalı tutumları; baskıcı ve aşırı disiplinli tutumlar, aşırı koruyucu, alaycı ve aşağılayıcı aile tutumları.
* Kayıplar ve ayrılıklar; aile bireylerinin ölümü, eşlerin boşanmaları ve ani seyahatler gibi.
Beslenmenin kekemelik üzerinde etkisi var mıdır?
Kekemelik problemi yaşayan kişi sosyal ortamlarda aşırı heyecan ve stres duymaktadır. Onun için heyecan ve kaygıyı arttırıcı etki yapan yiyecek ve içecekler az tüketilmelidir. Aşırı şekerli yiyecekler, asitli içecekler ve kahve gibi… Bu amaçla eğitimimize katılan herkese üç ay boyunca bu gıdaları tüketmelerini istemiyoruz.
Verdiğiniz eğitime kimler katılabilir? Yöntemlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Okuma – yazma zorunluluğu olmadan 4 yaşından büyük kekeme sorunu olan herkes katılabilir. Yöntemlerimize gelince; öncelikle okuma – yazma bilenler ve okuma – yazma bilmeyenler olarak iki gruba ayırıyoruz.
Okuma – yazma bilenlerde uyguladığımız yöntemler:
1. Kekeleme sonucu bilinçaltındaki dalga geçilme saplantısı: Bu problemi yaşayan kişiler farklı bir ortamda kendini ifade etmesi gerektiğinde”ya yine takılır kalırsam, söyleyeceklerimi söyleyemezsem benimle yine dalga geçerlerse ne yaparım” diye düşündüğünde takılır kalır. Yani” takılacağım” diye düşünen kişi kesinlikle takılır. Öğrencimizin bilinçaltını bu kaygı ve düşüncelerden arındırmak ve konuşma merkezinde yeni bir konuşma alışkanlığı oluşturabilmek için kişinin durumuna göre yedi ve on gün arasında sus programı uyguluyoruz. Ayrıca beynin sol tarafındaki konuşma merkezini aktive etmek için sağ kulağınıza silikon(sesi engellemesi için) koyuyoruz ve iki ay boyunca taşımanızı istiyoruz.
2. Üst solunum alışkanlığından gelen nefes kontrolsüzlüğü: Konuşmayı etkileyen en önemli faktörlerden birisi de nefesimizdir. Nasıl ki araba benzinsiz çalışmaz, insanlarda hava olmadan yaşamsal faaliyetleri ve konuşmayı gerçekleştiremezler. Rahat konuşabilmemiz için üst solunum yerine diyafram nefesini almanız gerekir. Kekemelik problemi olan kişilerin % 90 da diyafram tembelliği vardır. Yapmış olduğumuz diyafram çalışmalarıyla nefes hacminizi arttırıyor ve daha rahat konuşmanızı sağlıyoruz.
3. Nefes, yumuşak damak ve diyafram kontrolsüzlüğü: Düzgün ve akıcı konuşma ancak konuşma organlarının doğru kullanılmasıyla mümkündür. Bu amaçla geliştirilmiş bilgisayar programı, ayna terapisi ve diyafram çalışmalarıyla, konuşma organlarının çok iyi bir şekilde kullanmayı öğrencilerimize öğretiyoruz.
4. Konuşma hızı problemi: Kekemelik problemini yaşayan kişilerin %80 inde hızlı konuşma alışkanlığı vardır. Normal konuşan insanlarda düşünce hızı ile konuşma hızı paralel ilerlerken, kekeleyen bireylerde konuşma hızı önde gitmektedir. Bu tempoyu kaldıramayınca kişi bir süre sonra takılır kalır. Uygulamış olduğumuz bilgisayar programı ile düşünce ile konuşma hızı arasındaki hızı dengelemiş oluyoruz.
Okuma – yazma bilenlerde uyguladığımız yöntemler 4-7 yaş grubunu kapsamaktadır. Bu çalışmalarımızın içeği: Bilgisayar desteğiyle telaffuz geliştirme, ayna terapisi, diyafram egzersizleri, diyafram kullanmaya yönelik beden çalışmaları, nefes geliştirme üzerine oyunlar, dört zamanlı nefes çalışmaları, doğru nefes alma üzerine çalışmalar, nefes ritmi oluşturmak, istem dışı hareket ve tiklerin kontrolü için çalışmalar, yumuşak damak kullanımı, gevşeme teknikleri, burun kanallarını açma teknikleri, imaj vizyon oluşturma, nefes farkındalık çalışmaları, beyin loplarını dengelemek, bilinç altındaki duygu ve düşünceleri temizlemek, kelimelerle çalışmak, ses nodüllerinin iyileştirilmesi, artikülasyondan oluşmaktadır.
Merkeziniz Bursa’da. Eğitimin süresi ne kadardır? Ve Bursa dışından gelecek olanların konaklama ihtiyacını ne şekilde karşılıyorsunuz?
Bursa merkezde anlaşmalı pansiyonlarımızda rahat bir şekilde konaklamalarını sağlıyoruz. Yoğunlaştırılmış program uyguladığımız için okul ve iş dışında 15-20 günlük bir süreç gerekiyor. Bu vakti ayıramayanlar için uzun süreçli programlar uyguluyoruz. Kişi istediği zaman eğitime katılabilir. Okuma – yazma bilmeyenlerde süreç uzamaktadır.
Başarı Konuşma Merkezi’nin farkı nedir? Başka hizmetleriniz de var mıdır?
Başarı Konuşma Merkezi olarak kekemelik dışında pelteklik, artikülasyon, harf bozukluğu, tutukluk, hızlı konuşma ve özgüven konularında eğitim veriyoruz.
Merkezimizin diğer merkezlerden farkını 5 madde özetlemek isterim:
1. Kekemelik problemini bütün boyutlarıyla değerlendiriyoruz. Yani sadece telaffuz çalışmaları değil, nefes ve özgüven çalışmalarına ağırlık veriyoruz.
2. Eğitimimize akıcı konuşmayı yakalayana kadar devam ediyoruz.
3. Öğrettiklerimizin sosyal ortamlarda kullanılmasını sağlıyoruz. Örneğin; tanımadığı kişilere adres sorma, telefonda konuşma, topluluk karşısında kendini ifade edebilme gibi çok faydalı özgüven çalışmaları yapıyoruz.
4. Çok iyi biliyoruz ki kitap okumayan birinin etrafındakilere anlatacak faydalı pek bir şeyi yoktur. Bu amaçla öğrencilerimizin çok sayıda kitap bitirmelerini sağlıyoruz.
5. Özellikle ilk ve orta öğrenim çağındaki öğrencilerimizi okul, aile ve merkez üçgeninde takip ediyor ve kazanılan başarının sürekliliğini sağlıyoruz.
Ailelere önerileriz nelerdir?
* Çocuğun konuşması üzerine aşırı titizlik gösterilmemeli ve kendini rahat bir şekilde ifade etmesine imkân verilmelidir.
* Çocuğun kendini kekeme olarak görmesi engellenmelidir.
* Çocuk konuşurken dudak hareketlerine değil, göz teması kurarak rahatlaması sağlanmalıdır.
* Çocuğu aşırı derecede heyecanlandıracak bilgisayar oyunlarından, korku ve aksiyon filmlerinden uzak tutulmalıdır
* Çocuk bu problemi kafaya takıyorsa, hayalinde bu problemi küçük gösterici bir şekille karikatürize etmeli ve bunun problem olmadığına inandırılmalıdır.
* Çocuğumuzun huzurlu olduğu ortamları iyi bilip, bu tür ortamların sayısını arttırmalıyız.
* Çocuğumuzu asla başkalarıyla kıyaslamamalıyız.
* Çocuğun bu durumuyla asla dalga geçilmemelidir.
* Çocuğa kekeme taklidi asla yaptırılmamalıdır.”Oğlum hadi geniş ailedeki Mürsel’in taklidini bir yap da amcalar gülsün” gibi.
* Sosyal ortamlarda kendini ifade etmesi sağlanmalı, sosyal fobi oluşumu engellenmelidir.
Süper Beyin / Kişisel Gelişim Dergisi