Düşündüm de, ya sevmek diye bir şey olmasaydı… Her sabah güneşi karşılayabilmek için kilometrelerce yolu yürüyüp o tepeye çıkabilir miydik(?) ve bazı akşamlar gidişine üzülüp arkasından ağlamak… El açıp yalvarabilir miydik, bizi onsuz bırakmasın diye… Düşündüm de, sevmek olmasaydı varoluşta, nasıl yaşardı yaşamları yok edenler… Onların da seveni var, hem çok uzakta hem de yakın… Öylece izliyor sevdiğini, bir gün kendisini hatırlar mı diye. Kaçıyorsa sevilen, seven “yolun açık olsun” diyor, hoşgörü ile. Ayak sesleri çoğaldı mı ne, dünyada?! Tam olarak kestiremiyorum; geliyor mu, yoksa gidiyor mu… Neyse, bir süre daha buralardayım; anlamaya çalışacağım.
Sevmek olmasaydı, dedim bugün kendi kendime, balkonumdaki çiçekler nasıl renk renk karşılardı beni her bakışımda?.. Nasıl görürdüm yanı başındaki yabanileri de onları korumaya çalışırdım?..
Bir gün ayaklarına kapanma ihtimaline karşı, nasıl tutardık yaşamın elinden?.. Sevmek olmasa, onca bedeli öderken eli açık davranır mıydı insan?.. Üstelik garantisi yokken mekânının cennet mi, yoksa cehennem mi olacağının…
Sevmek olmasa, aynalar gülümser miydi bize?.. Her yanlışta başımızdan okşanıp çıkarılır mıydık çukurumuzdan?.. Seven bağışlar sevdiğini. Yoksa, kötü ile dostluğum bu kadar kısa sürebilir miydi?..
Sevmek olmasa, hep korkardı insan. İşte o zaman ne sevenin tadını bilirdi, ne kendinin.
Durup dururken düşündüm bugün; milyarlarca insan neden koşuşturuyor acaba(?) Anladım ki bir kayıp varmış. Sevgiyi kaybetmiş insanlık. Bulanlar bulamayanlarla kafa kafaya gelmiş; gidişin soldan, dönüşün sağdan olduğunu unutarak.
Düşünsenize, ya sevgi olmasaydı; kaybedecek neyi olurdu insanın?
Yazan : Şenay Bıtırak / İzgören Akademi