Kurumların da anayasaları vardır. Eskiden ilk maddesinde şirketten ayrılan bir daha geri dönemez yazan kurum anayasaları iş hayatındaki gelişmelere ayak uydurdu. Artık “şirket mezunları” olarak nitelendirilen istifa edenler eski kurumlarından geri dön teklifi bile alıyor… Bazı pek kurumsal şirketlerde, pek kurumsal kurallar vardır. Dokunanı yakar. Yıkmak bir tür günahtır. Örneğin, eğer bir çalışan işten kendi isteğiyle ayrıldıysa nankördür, satıcıdır, kötü örnektir. Şirketin konumuna, patronun ricalarına ve ciddi rüşvet önerilerine rağmen, kendi isteği ile ayrılmış; ona resmen küsülür. “Çok pişman olacak, kendi bilir. Buraları çok arar sonra, oh olsun”larla yollar ayrılır, gidenin ardından hiç oralarda olmamış gibi davranılır.
AYRILSAK DA BERABERİZ
Kendi isteyerek şirketi bırakanlar hakkında konuşmak neredeyse yasak olur. Hele ayrıldıktan sonra onunla şirkete yakın bir yerlerde yemek yerken görünmeniz çok ama çok tehlikelidir. Bir de bu ihanetin(!) gelecekteki rövanşı vardır: “İstese de artık geri gelemez. Biz, bizden ayrılan kişiyi tekrar işe almayız. Şirket politikası…” O ilişki kopar.
Eğer çalışan ahlaksız bir şeyler yapmadıysa, sadece normal organizasyonel nedenlerden dolayı şirket tarafından işten çıkarıldıysa, ona “hayatta başarılar, kariyerinde iyi şanslar” dilenir. Hatta “bizi referans gösterebilirsin, hiç çekinme” denilir. En iyi ihtimalle, ilişki o kadar sürer.
GERİ ADIM ATTILAR
Bugün birçok büyük kurum, burada geri adım attı… Fiilen bal gibi de ayrılanları tekrar işe alıyorlar. Şerefsizlik mi? Hayır. Zayıflık mı? Hiç değil. Tam tersine, “akıllılık”. Zaman, emek, para gibi kaynak tasarrufu sağlayan bir akıllı hareket. Tanıdık, bildik birine ulaşmak daha ucuz, onun işe alım süreci daha hızlı ve zahmetsiz, işe adaptasyonu daha kısa.
Yurtdışındaki birçok firma “aman beni unutmasın ve mümkünse geri dönmek istesin” diye ayrılan çalışanın yeni iş yerine çiçek bile gönderiyor. Sık sık onunla iletişim kuruyor. Bazen geri dönerse de şerefine parti veriyor…
ŞİRKET MEZUNLARI
Akıllılık, çünkü iyi çalışan bulmak çok zor. Türkiye’de işsizlik var da yok. Şirketlerin aradığı kişi ve sunduğu imkanlarla, potansiyellerin yetenekleri ve istekleri birbirini tutmuyor. Ama ya eski çalışanlar? İşte onlar tam uyuyor. Üstelik, işveren markasına katkı! “Bakınız, dışarısı buradan iyi değil… Bilakis, gidenler de dönmek istiyor, gelirlerse de memnuniyetle alıyoruz. Kazan/kazan…”
Aynı okullardan mezuniyet gibi, “şirketlerden mezuniyet” kavramı da var. Zaten falanca şirketlerin iyi eleman yetiştirdiği bilinir, oralarda çalışmış adaylar (yani oraların mezunları) işe alımda bir adım öndedir. Bu şirketlerden “mezun olmuş” kişilerin kendileri de -başka bir iş aramasalar bile- birçok fırsatta “biz orada şöyle yapardık, böyle yapardık” diye bahsederler. Orada artık çalışmayan bu kişiler genellikle ciddi bir bağlılık ve gurur hissederler. Hem geride kalanlarla, hem de kendileri gibi ayrılanlarla iletişimi sürdürürler. İnternetteki sosyal networklerle hayat daha da kolaylaştı. Ama hatırlayın, öncesinde de arada bir biraraya gelip “aahh-ah, ne güzel günlerdi” yemekleri yapılırdı.
İşte bundan bazı şirketler de faydalanmaya başladı. Mezunlarıyla bağlantı kuruyorlar. Şirket mezunları (corporate alumni) online platformlarda birarada tutuluyor. Microsoft, Mc Kinsey, JP Morgan Chase, Ernst & Young, Deloitte, Bank of America… Sayılamayacak kadar çok global şirketin “Kurumsal Mezun Ağı” oluşmuş. (Meşhur Blackwater’ın bile var ki bazı uzmanlar bu durumu hiç de iyi yorumlamıyor!) Bu grupları yöneten firmaların sayısı hiç az değil. Hatta kurumsal ağların öncülüğünü yapan, uluslararası hizmet veren Türk girişimciler de var.
Bu platformlarda şirketlerdeki iş fırsatları duyuruluyor. Mezunlar arasında rahatlıkla bilgi alışverişi yapılıyor. Şirket açısından, düşük maliyetle işe alma fırsatının yanısıra pazarlama fonksiyonu da var. Bu ağlar, yeni ürün ve hizmetleri hakkında fikir toplama yeri olarak da kullanılıyor. Ayrıca, halihazırdaki çalışanlar için de bir bağlılık sembolü olarak, şirketin önemli bir varlığı olarak sunuluyor.
Artık, ayrılsak da beraberiz…
Yazan : İdil Türkmenoğlu / yenibiris.com