Anasayfa / Başarı Öyküleri / ONA DA ARKADAŞLARI: KOŞ KOŞ NEREYE KADAR DİYORDU!

ONA DA ARKADAŞLARI: KOŞ KOŞ NEREYE KADAR DİYORDU!

HalilArkadaşlarım ?Koş koş, nereye kadar?? diyordu”

Son dönemde başarılarıyla adından söz ettiren milli atlet Halil Akkaş: “Kütahya?daki takımlarda futbol oynayan arkadaşlarım vardı. ?Halil atletizmde para mı var? Gel futbol oyna? diyorlardı”

Süreyya Ayhan, Elvan Abeylegesse ve Binnaz Uslu… Benim ve milyonların Türkiye?de tanıdığımız üç atlet. Utanıyorum ama maalesef durum bu. Şimdi 23 yaşındaki erkek bir sporcunun ismi de onların arasında anılmaya başlıyor: Halil Akkaş. Onunla Fenerbahçe?nin Dereağzı?ndaki atletizm tesisinde buluştuk. Hem sporculuğun hem de gençliğin saflığını taşıyor hâlâ. Her ne kadar futbolda Beşiktaş?ı tutsa da kulübüne çok bağlı.

Akkaş en son İngiltere?nin Birmingham şehrindeki Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası?nda madalyayı kıl payıyla kaçırıp dördüncü oldu. Heyecanla anlatıyor: “Yarıştan sonra beni ilk arayan Aziz Yıldırım oldu. ?Daha çok gençsin. Moralini bozma? dedi. Önceki akşam futbolculara yemek verdi. Beni herkesle tek tek tanıştırdı. Ben daha önceki kulübüm Galatasaray?da böyle bir şey görmedim.”

Gittiğimiz gün onun dinlenmesi ve yorgunluğunu atması gerekiyordu ama fotoğraf çekimi sırasında koşarak verdiği pozlarla antrenman yapmış kadar oldu.

Sizin Kütahya?da suç oranı çok yüksek bir mahallede büyüdüğünüz, etrafınızın kapkaççılarla dolu olduğu söyleniyor.
Kütahya?da büyüdüm. Ortaokulu İmam Hatip Lisesi?nde okudum. Burası o zaman Kütahya?nın en kalabalık okuluydu. İmam Hatiplerin önü kesilince oradan Endüstri Meslek Lisesi?ne geçtim. Herkes beni tanıyordu. Mahalledeki kapkaççılar beni tanıyor olabilir ama benim kapkaççılarla ilgim olmadı.

Nasıl bir aileniz var?
Babam Kütahya Öğretmenevi?nde memurdu. Liseye başlayacağım günden bir gün önce trafik kazasında öldü. Annem ev kadını. Bir ablam var. Ben biraz şımarık bir çocuktum galiba. Çok hiperaktiftim. Şu an Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu son sınıf öğrencisiyim.

Spora yeteneğiniz küçüklükten belli miydi?
Hayır ama bir kez beden eğitimi dersinde konuşuyordum. Hoca bana ceza verdi. Ellerimi başımın arkasında birleştirip 20 kere çömelip kalkmamı istedi. 10 oldu, 11 oldu, 12 oldu. Hoca bakıyor, ben hızlı hızlı çömelip kalkıyordum. Hoca baktı şöyle, “Allah Allah, geç otur” dedi.

Gündelik hayatınızda sporcu olmanın faydalarını görüyor musunuz?
Bazen yemekten önce bakkala ekmek almaya gidiyorum. Koşarak gidiyorum genelde. Nefes nefese kalıyorum ve “Ben bu yarışlarda nasıl koşuyorum?” diye kendime hayret ettiğim oluyor. Galiba işin sırrı şort, forma ve çivili ayakkabıda.

Atletizme nasıl başladınız?
Orta 3?üncü sınıfta okul takımı seçmeleri yapılacaktı. Bir arkadaşım “Gel birlikte gidelim” dedi. Takıma seçildim. Okullararası yarışmalara katıldım. Liseyi bitirene dek hep birinci oldum. Ortaokulda hocamız “Takımınızı bozmayın. Aynı okula gidin. Okulunuzu temsil edersiniz” dedi. Arkadaşlarla Endüstri Meslek Lisesi?ne gitmeye karar verdik.

Lise 3?ten sonra çoğu sporu bıraktı. Ben antrenmanlara ağırlık verip milli takıma girdim, ilk katıldığım yarışta Balkan şampiyonu oldum ve üniversiteye sınavsız girme şansını yakaladım. 2001?de Galatasaray?da oynamaya başladım. Dört yıl orada yarıştıktan sonra geçtiğimiz iki yıl ENKA?da yarıştım. Geçen kasım ayında da Fenerbahçe?ye geçtim.

Okuldaki diğer arkadaşlarınız “Ne yapacaksın koşucu olup? Futbolcu falan olsana” demediler mi?

Kütahya?daki takımlarda futbol oynayan arkadaşlarım vardı. “Halil atletizmde para mı var? Gel futbol oyna”, “Koş koş, nereye kadar koşacaksın?” falan diyorlardı.

Türkiye?de atletizmde hep Süreyya Ayhan ve Elvan?ın ismini duyuyoruz.
Süreyya başarılarıyla Türk atletizminin önünü açtı. Süreyya?nın başarısından çok özel hayatıyla ön plana çıkmasının da bu kadar tanınmasında payı var.

Kalabalık bir grupla koşmak zor olmalı. Ne gibi hileler yapılıyor?
Dirsek atanlar, aniden önüne geçenler oluyor. Son yarışmada İngiliz bir rakibim vardı. Onunla bir ay birlikte kamp yapmıştık, arkadaştık. Yarışta bana dirsek attı. Ben çarpışmayalım diye kolumu çektim. Dirsek atmaya devam etti. En sonunda dayanamadım, ben de ona dirsek attım. Yarış İngiltere?de olduğu için tribünlerdeki insanlar beni protesto etmek için ıslık çalmaya başladı.

Bu camiada arkadaşlık var mı?
Tabii. Rekabet sadece sahada oluyor.

“Dopinge inanmıyorum”
Sizin için “doping almayan tek atlet” diyorlar.
Bazı sporcuların kafasına “dopingsiz bir yerlere gelinmez” düşüncesi yerleşmiş. Ben buna inanmıyorum. Çalışıp iyi beslendikten sonra koşmak sana kalıyor. Son dönemde her sporda skandallar arka arkaya patlak veriyor. Nasıl böyle bir risk aldıkları beni de hayrete düşürüyor.

Yarışa konsantre olmak için özel bir şey yapıyor musunuz?
Kafamı dağıtmak için genelde araba yarışı oynuyorum.

Koşarken ne düşünüyorsunuz?
Zihnim boş oluyor. Yarışa konsantre oluyorum. Rakiplerimi kontrol edip ne zaman hızlanacağımı hesaplıyorum. Antrenman yaparken de kaçırdığım dereceleri düşünüyorum. Bazen antrenman bitmek bilmediği zaman koşmuş olduğum bütün yarışları düşünüyorum, onları koşup bitiriyorum bir anda. Ama antrenman hâlâ bitmiyor.

Özel bir diyetiniz var mı?
Zararlı şeyleri sürekli yemiyorum. İçki içmiyorum. Merak da etmiyorum çünkü çevremde şişede durduğu gibi durmadığını görüyorum. Birayı tattım. “Nasıl içiyorlar bunu?” diye düşündüm.

Antrenmanlar dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Gezmeyi, alışveriş merkezlerine gitmeyi, üstüme başıma bir şeyler almayı severim. Pop müzik dinlerim. Bir de Formula 1 yarışlarını izlemeyi çok severim. Felipe Massa?yı beğeniyorum.

Bu işte para var mı? Siz ayda ne kadar kazanıyorsunuz?
Ciddi yaparsanız iyi para var. Fenerbahçe ve Vestel?den ayda üçer bin YTL alıyorum. Uluslararası Olimpiyat Komitesi?nden de dört ayda bir para alıyorum.

Hedefleriniz neler?
Mayısta Şampiyon Kulüpler Kupası?nda Fenerbahçe?yi şampiyon yapmak. Daha sonra Osaka?daki Dünya Atletizm Şampiyonası?nda madalya kazanmak. En büyük hedefim ise 2008 Pekin Olimpiyatları?nda madalya kazanmak.

“Doktor ?Bu kan değeriyle Halil?in dördüncü olması bile inanılmaz? dedi”

Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası?nda kan değerlerinizin tehlike sınırında olduğu anlaşılmış. Bu nasıl oluyor? Daha önce sağlık kontrolünden geçmemiş olamazsınız.
Bu müsabakaya hazırlanırken son bir ay Belçika?da kamp yapıyorduk. İdrar ve kan tahlili yapıldı. Üç gün sonra, tahlil sonuçları belli olduğunda doktor bizim otele geldi. “Senin hemoglobin seviyen 14,9” dedi. Bu benim her zamanki normal değerlerime yakındı. “Sende demir eksikliği var. Eksikliği gidermenin en hızlı yolu sana serum vermek” dedi. Serum verdiler.
Belçika?da kamp bitti ve İngiltere?ye gittik. Otele giriş yaparken Uluslararası Anti Doping Ajansı?ndan yarış dışı doping kontrolü yapmak için geldiler. Beni alıp kontrole götürdüler. Ertesi gün sonuçlar açıklanmış. Hemoglobin seviyem 14?ün altında çıkmış. Federasyona telefon açıp “Sizin takımda hasta bir sporcu var, kan değerleri çok düşük. Bu anemi gibi gözüküyor. Onu koşturmamamız lazım” demiş. Federasyon bende bir hastalık olmadığını söylemiş. O yarıştan 10 gün önce uzun süredir kırılamayan Türkiye rekorunu kırmıştım. “Halil?de böyle bir hastalık olsa bu rekoru kıramazdı” demişler.

Siz bu durumu bilerek mi finalde koştunuz?
Bilmiyordum. Yarışa çıktım, dördüncü oldum. Sonradan söylediler.
O gün Avrupa?da Yılın Sporcusu ödülleri veriliyordu. Beni de davet etmişlerdi. Yemekteyken bizim masaya doktor geldi ve asbaşkana “Hemoglobinini ölçtüğüm sporcu bu. Dördüncü oldu. O bile inanılmaz” dedi.

“Evlensem bir yıl içinde boşanırım”

Kütahya?dan İstanbul ya da Ankara?ya taşınmayı düşünmüyor musunuz?
Zaten Kütahya?da toplam bir ay falan kalıyorum. Geçenlerde biri büyüdüğüm şehri sordu. “Her ay başka şehirde büyüyorum” dedim. Annem ben gittiğimde en sevdiğim yemekleri yapar. Sabah ben evden çıkarken “Canın ne istiyor? Bu akşam ne yapayım?” diye sorar.

Anneniz sizi yarışlardan sonra “Çok yoruldun. Git yat artık” diye azarlıyormuş.
Bazen geç saatlere kadar internete takıldığımda “Yarın antrenmana gideceksin. Git yat” diyor. Geçenlerde dizinde bir ağrı varmış, doktora gitmiş. Doktor “Bir sporla ilgileniyor musunuz?” diye sormuş. Meğer annemde menisküs hastalığı varmış, ameliyat olması gerekiyormuş. Annem “Oğlum sporcu. Herhalde o koştukça bana geçiyor” demiş.

Bu kadar yoğun çalışırken bir sevgiliniz olabiliyor mu?
Bir kız arkadaşım var. O da sporcu. Ama evlilik için çok erken. Okulum var, askerliğim var. İşleri yoluna soktuktan ve hak ettiğim yere geldikten sonra evlenebilirim. Herhalde evlensem bir yıl içinde boşanırım çünkü kamplardan birbirimizi görmeye vakit kalmaz

Kaynak : Milliyet 
Yazan: MELİS ALPHAN

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.