“Malala kim?” diye sordu silahlı adam.
Malala benim, bu da benim hikâyem.
Haksızlığa maruz kalan ve sonra da susturulan bütün kızlar.
“Sesimizi birlikte duyuracağız!”
Bu sözler, Pakistan’da doğmuş, 2011’de “Ulusal Barış Ödülü”, 2014’te de “Nobel Barış Ödülü” almış -Nobel Ödülü alan en genç kişi- Malala Yusufzay’a ait.
Okullar bombalanıyor, gecelerle gündüze karışıyor, kız çocukların okula gitmesi yasaklanıyor ve o günlerde 14 yaşında olan bir kız, değerleri uğruna savaş veriyor.
Meydan okuyor.
“Bizim de pazara gitmeye, gülmeye ve okumaya hakkımız var” diyor. Tehdit ediliyor.
Korkmuyor.
Susmuyor.
Bir sabah uyanıyor, okula gidiyor, yazıyor, çiziyor, sonra servisine biniyor, eve dönmek istiyor. Ama dönemiyor. Bir militanın titreyen elinde -sonradan arkadaşlarının anlatmasıyla bu detayı öğrenecek- tuttuğu silahından çıkan kurşunla hayatı değişiyor. Kafasından ve boynundan vuruluyor. Aylarca hastanede kalıyor. Uzun bir süre yürüyemiyor, konuşamıyor. Babası kaygılanıyor; acaba kızı yeniden eski coşkusuyla konuşabilecek mi?
Malala yenilmiyor.
Çabalıyor.
İyileşmek için çok çalışıyor, çünkü mücadelesi var.
Aylar geçiyor. Malala iyileşiyor ve diyor ki:
“O kurşunlarla korkular öldü, cesaret doğdu.”
Herkes alkışlıyor.
Bir kanala verdiği röportajda da, “Bugünümü ben seçtim.” diyor. Kendine ve mücadelesine o kadar inanıyor ki milyonlarca insana güven ve umut veriyor.
Peki küçük bir kız nasıl bu kadar güçlü ve dönüştürücü olabiliyor?
[highlight]Cevap çok net: Değerleri![/highlight]
Güdüsel olarak dışa vurduğu her hamle, onun en güçlü değerlerinden geliyor. Ölümle burun buruna yaşamasına, vurulmasına, bedeninin ciddi hasarlar almasına aldırmıyor çünkü değerlerinin aksine yaşayabileceği başka bir hayat olmadığını biliyor.
Pişmanlık duymaması, korkmaması, meydan okuması, gıpta ettiğimiz ödüller alması buradan geliyor.
Tabii bu da insanı bir hayli düşündürüyor; benim değerlerim neler, diye.
Çabalıyorum ama ne için bunu yapıyorum?
Biliyorsak ne mutlu, henüz farkına varamamışsak olsun, geç değil, uzak değil, hatta zor da değil. Biraz koşmaya ara verip, bir kahve söyleyip, sessizlik yeter.
Cevap için kendine zaman ver.
Her bulduğun cevabı doğru kabullenme, her seferinde “bu neden önemli” diye kendine sormaya devam et.
Onun adı Malala ve Malala’nın dünyaya anlattıklarının dışında bir de sustukları var. Sustukları ve sadece yaptıkları…
Belki kendi yolcuğun için ilham alabilirsin.
Kahve için afiyet olsun; cevap içinse, bulacağından hiç şüphem yok…
Yazan : Tuğçe Güçnar Kengil | kendinigelistir.com