Tahammül

Son zamanlarda medyada fazlaca duyduk “tahammül” sözcüğünü. Konu hakkında profesörlerden, TV yorumcularına, köşe yazarlarına dek pek çok kişi kalem oynattı, söz söyledi. Biz ne anlamalıydık, tahammül sözcüğünün ortaya çıkışından, dillendirilişinden, hatta altının dikkatle okunması gereken bir kavram olarak servis edilmesinden? Sözcüğün etimolojik olarak kökenine baktığımızda Arapça “nesnenin zorlayıcı dış etkenlere karşı kendini koruyabilmesi, dayanabilmesi” anlamıyla karşılaşıyor, yani bir duruma ‘tahammül etmekten’ bahsediyoruz. İnsanın hayatında doğduğu andan öleceği zamana kadar hayatının pek çok aşamasında tahammül etmek zorunda kalacağı, yani zorlayıcı dış etkenlere karşı kendini koruyacağı olaylar, durumlar, insanlarla karşılaşması çok muhtemel.

“Ben neler gördüm geçirdim bu yaşıma kadar” dediğinizi duyar gibiyim.

Hayatımızda nelere, niçin tahammül ederiz?

Hoşlanmadıklarımıza, benzer yaşam dinamikleri olmayanlara ve hayat tarzlarını beğenmediklerimize, bizden yavaşlara, bizden hızlılara, bizden güzellere, bizden başarılılara, bizden daha hızlı öğrenenlere,…. Hadi siz de ekleyin bir şeyler.

tahammül etmek

Nereye kadar sayabiliriz? Ta ki tahammül etmek istemediğimiz bir ana gelene dek. O an da kendimizi durum karşısında, ya çok güçlü hissettiğimiz bir anda ya da artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadığı zaman olabilir mi? Sonucun ne olabileceğini tahmin edebilirsiniz eminim. Tahammül adı üstünde sınırı olan birşeydir. Aşıldığında ne olacak? Kendi doğrularımızı karşımızdakine zorla kabul ettirmeye mi çalışacağız? Bunun doğurduğu acıları çok yaşadık, bir daha denememize gerek yok.

Kendimizi tam olarak ifade ettiğimiz bir yaşam alanı yarattığımız takdirde, duyguları, düşünceleri ve beklentileri çok net ve elbette kırıcı olmadan aktarmayı başardıktan sonra “tahammül” sözcüğü de kendiliğinden lügatimizden kalkacak. Eğer “tahammül” sözcüğü bir insana, bir gruba yöneliyorsa bundan bir iyilik çıkamayacağından emin olabiliriz.

Çünkü bu tahammülsüzlük toplumsal yaşam içinde, bireysel katliamlardan kitlesel linçlere, çalışma yaşamında ayrımcılıktan mobinge, özel hayatta yaşam hakkının ihlaline varabilecek feci sonuçlar doğuruyor.

Şimdi birkaç dakikanızı ayırmanızı ve aşağıda yönelttiğim sorular üzerine düşünmenizi rica ediyorum.

• Hayatınızda hangi durumlara tahammül ediyorsunuz?

• Hayatınızda kimlere tahammül ediyorsunuz?

• Kendinizi nasıl ifade ederseniz o kişiye artık tahammül etmeden daha mutlu olacağınız bir iletişim biçimi yaratabilirsiniz?

• Tahammül etmeye gerek kalmadan çok daha iyi bir yöntemle yani “empati”yle karşımızdakine yaklaşmak için aslında neye ihtiyacımız var?

Bu kadar soru şimdilik yeter. Yanıtlarınızı ve yorumlarınızı mutlaka bekliyorum. Bir sonraki yazıyı birlikte şekillendirelim.

Yazan : Çağlar Çabuk / Tayfta Yolculuk

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.