Pardon,
Bir bakar mısın?
Saat çok geç değilse, bir şey sorabilir miyim?
Şöyle ifade edeyim; tam 08.45’te plaza asansörüne koşmaya ya da erken kalkmak için kuzuları saymaya ya da havucu kapabilmek için insanlıktan çıkmaya biraz ara vermek istersin belki he, ne dersin?
Dur dur bir dakika! Havuç mu dedim ben? Ne havucu? Yoksa…
Bak bir bakayım, senin havuç olmasın o?
Ne! Herkesin bir havucu mu var?
Hobi gibi mi yani? Yok canım, saçmalık. Ama sen yine de koş istersen, belki seninki daha turuncudur, sence kesin öyledir.
İşte sana havuç!
Almazsan gücenirim.
İş yerinde, okulda, sokakta, evde önüne koyduklarında bayıla bayıla kabul ediyorsun ama. Bazen adına unvan diyorlar, bazen bir akşam yemeği, bazen laptop, bazen statü, bazen saygınlık, bazen prestij, bazen yurt dışı seyahat çeki, bazen maaşına zam…
Bunlar sana bir şeyler yaptırmak için koklatılan havuçlar değil mi? Kimi soyulmuş, kimi yıkanmış, kimi en çıplak haliyle.
Koş, tamam, kabul de tavşan mısın sen? Bir kap havuca tavsın. Gösterip gösterip koşturuyorlar, ama sen hala açsın. Ya iştahın yok bu aralar ya da sana sunulandan daha fazlasını/farklısını almaya mecalin yok.
Hangisi?
Sordun mu başka ne yiyebilirim diye, sormadın.
Hem doymak hem tat almak istiyorsun ama her havuca atlıyorsun. Menüsü yok mu bu işin?
Önce bak bakalım, başka neler var. Resimlere bak, kokusunu almaya çalış. Tüm bunlardan sonra yine de “havuç lütfen” dersen bize de “yağ olmasın hakkında hayırlısı olsun” demek düşer.
Herkese afiyet olsun.
Yazan : Tuğçe Güçnar Kengil | kendinigelistir.com