“Hayat senin için ne ifade ediyor?” diye sormuşlar bir düşünüre. Düşünür de “Sanki ressam renkli bir tablo çizmiş ve içindeki her şey hareket ediyor” diye yanıt vermiş. Şu ara çok moda, bu şunu demiş, şu bunu demiş, şeklindeki ifadeler. Cep telefonu mesajları, sosyal medya paylaşımları bu anlamlı sözler ile dolu. Derinlik ise bizim görebildiğimiz kadar. Dolayısıyla, üstat öyle diyor, ama biz ne diyoruz?.. Daha önemlisi, biz ne düşündük ve görebildik, şimdi ne yapacağız?
Hayatı renkli bir tablo olarak tanımlayan ve hatta bu tablonun yaratıcısını da dile getirmeden geçmeyen ifade, ruhuma doğrudan temas etti. Anladım ki 6 yaşındaki bu düşünür, 60 yaşındaki düşünemeyene göre daha keyifli yaşıyor/yaşayacak hayatı.
Okuduğum onca kitapta bulamayacağım bir bilgi sundu, henüz okumayı bilmeyen bilge. Kocaman gözlerinin mavisine girip ona ne kadar değerli olduğunu hissettirdikten sonra kendi denizimde kürek çekmeye koyuldum:
Her tablonun bir çizeni, bir de sahibi var. Tablo, her nerede ve ne zamanda olursa olsun çizenin idrakini, gücünü, sevgisini, tutkusunu, gerçeğini yansıttığından dolayı aslında hep ressama aittir. Lakin başkalarının beğenisine sunulur ve içinde birçok yaşam hayat bulur. İçindeki her şey hareket eder… Kimi Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’nde ney üfler, kimi renklerin anlam dünyasında yolculuğa çıkar, kimi harabe bir odanın tek ışık kaynağına ulaşıp derin bir oh çeker…
Kiminin kafası karışır; Mutluluğun Resmi’ni Abidin Dino mu çizmiştir, yoksa Dianne Dengel mi? Birileri için bu hiç önemli değildir, önemli olan tabloda ne yaşandığıdır. Anlamlı sözler de bu değil midir? Öyle ya, sıcacık yatağında mışıl mışıl uyuyan güzellikler mest eder, alır götürür insanı; kimin çizdiği çok mühim değildir.
Birileri tek sahibi olmak ister tablonun. Ama dedik ya, bu aslında mümkün değildir; o, nereyi süslerse süslesin, gerçekte ressama aittir. Görebildiğimiz, her bir çizginin derinliğini fark edebildiğimiz oranda dokunuruz bu gerçeğe…
Sonra, ressam yeniler tablosunu dönem dönem… Çünkü vakit bu vakittir, değişmek lazımdır… Sarıklı derviş, bilge bir öğretmendir artık konferans salonlarında. Bizim büyüsüne kapılıp doyamadığımız zamanda, çok hareket olmuştur. Çoğumuz kabul ya da idrak edemeyiz; ama bizim seyre dalışımız, bakışımız, algılayışımız değiştirmiştir tabloyu.
İşte burada anlıyorum ki aslında sandığımızdan daha çok elimizde olanlar/olacaklar. Belki gözlük takmamız gerekecek ya da Osman Hamdi Bey’den ödünç almak neyi… Altı(n) yaşındaki düşünür, tablonun içindeki hareketi görebilmişlerden; ama Mutluluğun Resmi’nde uykuya dalmış görünüyor herkes ilk bakışta. Biraz daha derinde kelebekler uçuşuyor, çiçekler tomurcuktan ayrılıyor… Bak bak! Güneş doğuyor usul usul. Aslında müthiş bir hareket var o kırık dökük odada…
Kıyıya geldim son üç noktayla; huzurlu, sevinçli, umutlu ve yaşam dolu… Teşekkür ederim yaşı küçük, yüreği büyük düşünür!
Yazan : Şenay Bıtırak / İzgören Akademi