Bu yazıyı hazırlarken, bir yandan da dünyanın ne yaratıcı insanlarını, çalışmalarını buluşturan önemli etkinliklerden biri olan Cannes Lion Uluslararası Yaratıcılık Festivali’nin videolarını dinliyor, yazılanlara göz atıyorum. Hemen tüm konuşmacıların kullandıkları key word’ler (anahtar kelimeler) şunlar; “Yaratıcılık, esinlenme, buluş, basit, yalın…” Dikkatimi çeken şey, hemen hiçbiri artık inovasyon demiyor. Diyenler var, ancak çok az...
Birkaç yıl önce ise durum farklıydı. Herkesin dilindeki tılsımlı kelime inovasyondu. Yani, olan şeyleri gözden geçir ve ekonomik fayda yaratacak şekilde yenileştir. Ekonomik katma değer daha ön plandaydı…
Anlaşılıyor ki inovasyon, son on yılın en önemli yönlendiricisi, belirleyicisi, kavramı, başarı endeksi olarak epey kullanıldı. Yararlanıldı, yoruldu ve yetersiz kaldı. Şimdi onu da yenilemek, başka tetikleyici, kışkırtıcı, buluşturucu, kuvvetli sözcükler, anlatımlar bulmak lazım…
Yaratıcılık ise inovasyondan sonra sıkı sıkı sarıldığımız bir diğer yorgun kavram. Neredeyse ‘’her şeyin başı yaratıcılık’’ demeyen söylem kalmadı!
Yaratıcılık da tek başına yetmiyor…
Yaratıcılık herkeste olan, bazılarının genlerine az, bazılarınınkine de çok döşenmiş bir yetkinlik olarak kabul edilir. Kimde ne kadar var, bilinmez. ‘’Yaratıcılığın yüzde 50 si doğuştan gelir, gerisi sonradan üzerine koyulanlarla gelişir’’ gibi şablonlar tekrarlanır. Kim nasıl ölçüyor bu yüzdeleri belli değil, ancak herkes bu tarifi sever, kullanır, umutlanır. ‘’Bak nasıl olsa yüzde 50 si üstüne eklemekle oluyormuş, ben de ekler, yetişirim’’ diye gayrete gelir. Yönderler bu istatistikle ekiplerini gaza getirmeye çalışır.
Kısacası, yaratıcılık (creativity) her çağda insanlığın başarı ve fark yaratmak için en çok önemsediği özelliklerin başında geldi. Ama artık o da çok kullanıldı, yoruldu, yerli yersiz kullanımlarla aşındı. Tek başına yeni, daha iyi bir yaratma çabalarının gereksinimlerini anlatmakta yetersiz kalmaya başladı…
Fütürist bir kelime buluşçuluk?
Bence, fütüristçe, şimdi yeni, daha güçlü, temiz söylemler ve tetikleyiciler bulmak lazım. Bu çerçevede, ‘’buluşçuluk’’ en kuvvetli adayım…
Çünkü; buluşçu olmadan yaratıcı olunmaz. Bulmadan yaratamayız. Yaratmadan önce yepyeni bir şey bulmamız şart! Buluş bağlantı kurmaktır. Akıl-bilgi-teknoloji ve duyguları sürekli besleyerek, amaca uygun en iyi kıvamda harmanlamak, karıştırmak, yepyeni bir şeyler keşfetmektir.
Buluş, yaratmaktan önce gelir. Neyi daha iyi yapmak istediğimizi bulmadan yararlı sonuçlar yaratamayız. Zaten bence bugün çektiğimiz tüm sıkıntıların temel nedeni; ne için olduğunu tam bilmeden yaratmaya, yapmaya girişmemiz. Bu konudaki şuursuzluklarımızdır düşüncesindeyim.
Buluşlarını fütürist bakı açısı ile uzgörülü, sürdürülebilir stratejik planlara oturtabilmesi ve sonuçlar yaratabilmemiz halinde; Gelecek (kesinlikle) Güzel Gelecek diyorum…
Kaynak : m-Gen