Başarı önemli bir kelime. Hepimizin hayatında yeri var.Şimdi neye göre başarı diyeceksiniz. Haklısınız hiç itirazım yok. Herkesin kendine göre kıstasları olabilir. Başarının hayatımıza getirdiği en olumlu duygu mutluluktur. Mutlu olduğum zaman sindirim sistemim harika çalışıyor, her gün yüzüme sürdüğüm makyaj malzemeleri o gün bir başka güzel duruyor, o gün kuaförüm saçımı çok güzel yapıyor. Saç hiç itiraz etmiyor. Geçen hafta giydiğim buluz sanki bugün daha yakıştı. Yüzümdeki çizgiler bugün adeta yok oldu. Herkes beni bugün daha iyi anlıyor, herkes bana bugün çok iyi davranıyor.
Herşey istediğim gibi.
Bütün bunları ben yaratıyorum. Çünkü mutluyum.
Mutlu olduğum için çevreme pozitif enerji saçıyorum ve o pozitif enerji başkalarının negatifliğini bana yansıtmıyor. Bir kalkan gibi beni koruyor. Peki bu kadar faydası olan bu mutluluğu sürekli hale getirmek mümkün değil mi? Çocukluğumda hep mutluluklar anlıktır, sürekli mutluluk yoktur gibi bir bakış açısında büyüdüm. Uzun yıllar da bunun doğru olduğunu sandım. Oysaki yanlış bir düşünce şekli imiş. Çünkü artık hayatımda mutluluklar sürekli, sıkıntı ve stresler anlık oldu. Biliyorsunuz güzel bir bakış açısı da şöyle:
“Bir şeyi bir kişi yaptıysa, herkes yapabilir.”
Mutluluğun kaynağını bulmak gerekli. Ah keşke parayla satılan bir şey olsaydı. Ama maalesef değil. Onu hak etmek gerekiyor. Yoksa gelmiyor ya da ışığını yansıtmıyor. Mutluluğa gidiş yolları çok fazla. Bugün sadece bir tek yolu yazmak istiyorum.
Ne yaparsan en iyisini yap
Evet eğer yaptığımız işin en iyisini yaparsak önümüzde bir sürü kapı açılacaktır. En önemlisi o konuda vazgeçilmez olmak. Vazgeçilmez olmak sadece ego tatmini değildir. Ulaşmak istediğiniz hedeflere daha çabuk ulaşmanızı sağlar. Ulaşılan her hedef de insana başarı ve mutluluk getirir. Yapılan işin önemi yoktur. 04.10.2005 tarihinde bütün gazetelerde şöyle bir haber vardı. Orgeneral Hilmi Özkök, Harp Akademileri Komutanlığı’nın 2005-2006 eğitim ve öğretim yılı açılışı nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada eski yıllarda başından geçen bir olayı şöyle anlattı;
Orgeneral Özkök, Ankara’da görevdeyken 5. kattaki yeni evine taşınmak için hamal çağırdığını, taşınacak çok büyük bir büfenin de olduğunu, dar merdivenlerden bunu 5.kata taşımakta oldukça zorlandıklarını belirtti. Org. Özkök, önce bu büfeyi birkaç hamalın önünden ve arkasından tutarak taşımaya çalıştığını, ancak dar merdivenler nedeniyle bunu başaramadıklarını söyledi. Bir hamalın büfeyi belli bir eğimle yüklemelerini istediğini, kendisinin ise “Nasıl taşıyacaksın tek başına, olmaz.” Dediğini kaydeden Org. Özkök, büfeyi hamalın dediği gibi sırtına yüklediklerini, hamalın büfeyi kimseye elletmeden dar merdivenlerden 5. kata basamakları tek tek çıkarak taşıdığını kaydetti.
Hamalın büfeyi yerine yerleştirip mendiliyle alnını sildikten sonra kendisine “Komutanım, Ankara’da bu büfeyi bu kata çıkaracak benden başka hiçbir hamal yoktur” diye övünerek kendisine söylediğini dile getiren Özkök, “Ben hala bunu söylerken burnumun direği sızlar. O hamal benim liderimdi. O bana en büyük şeylerden birisini öğretti, görevin ne olursa olsun, onun en iyisini yapmak ve onunla övünmek. Muhtemelen o hamal evine gittiğinde çocuklarına büfeyi nasıl taşıdığını övünerek anlatmıştır.” Diye konuştu.
Evet önemli olan işin küçük veya büyük olması değil. Başarıyı getiren o işi en iyi şekilde yapma. Hayatımızın her alanında bir şey satın alırken, bu hizmet olabilir ya da bir eşya olabilir ama en iyisini almak isteriz ve memnun kaldığımız bir hizmeti de sürekli çevremize anlatır insanları oraya yönlendirmeye çalışırız. İyi hizmet alan da mutlu, hizmeti veren de mutlu. Bence mutluluğun temel taşlarından biri yaptığın işi iyi yapmak ve sevmek.
Sevgiler…
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
Tülay Bilin kimdir?
Tülay Bilin çok uzun yıllar Hürriyet Gazetesinde çalıştıktan sonra, Nisan 2006‘ya kadar Dünya Gazetesinde İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalıştı. Uzun yıllardır kişisel gelişim konusunda aldığı eğitimleri 10 yıldır profesyonel olarak çevresiyle paylaşmaktadır. Şirketlere verdiği eğitimler devam etmektedir. Ayrıca kişisel olarak sorunlarını çözmekte zorlananlar için de yüz yüze görüşmeler yapmaktadır. 2 yıl haftada bir gün radyo programı yapmıştır.