Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim forumu misyonu taşıyan kendinigelistir.com sitesi Özgür Şahin tarafından hayata geçirilip, geliştirilmektedir. © 2024. Tüm hakları saklıdır.

  1. Anasayfa
  2. Kadınlar
  3. Biz ve Ötekiler

Biz ve Ötekiler

Esra PAÇA Esra PAÇA -

- 7 dk okuma süresi
119 0
kendini-sevmek

Sabah uyandınız.. Duş aldınız, bu pantolonla bu gömlek, makyaj, kahvaltı, çocuklara kahvaltı gibi rutinlerinizden sonra dışarı çıktınız veya televizyonunuzun başına geçtiniz.. Ekranda veya sokakta birisini gördünüz.. Zihniniz hemen onunla ilgili düşünceler üretmeye başladı, otomatik olarak. “Ayakkabılarına bak”, “makyajı çok abartılı olmuş”, “nasıl da beni süzüyor”, “o çanta kim bilir ne kadardır”, “ne kadar zayıf”, “ne kadar şişman“… Ofise geldiniz ya da arkadaşlarınızla yemek yiyorsunuz. Ne hakkında konuşuyorsunuz? Diğerleri hakkında.. Onlarla ilgili bir sürü dedikodu dolaşıyor zaten ortalıkta.. Tanıdığınız birisinin başına birşey mi gelmiş? Hemen telefona sarılıyorsunuz, konuyu derinlemesine tartışabileceğiniz bir arkadaşınızı aramaya..

Sahip olmak isteyip de olamadığım, yapmak isteyip de yapamadığım şeyleri, sorgulamadan kabul ettiğim, beni boğan sözde değerlerimin aksine davranan ne çok insanı ne kadar konuştum kim bilir.. Ne çok insanı sırf yapmak istediklerini yaptıklarından ötürü, sırf bana uygun olmadığı için ne kadar çok yargıladım acaba.. Benim bakış açıma uymayanları kaç kere darağacında astım, kaç kere arkalarından konuştum bilmiyorum.. Niye? İşte. Sadece bana uygun değil diye..  Belki bana ters diye..  Bana göre değil diye.. Belki de ben yapamıyorum, o nasıl yapabilmiş ki diye..

Etrafımızdaki herkesi, her şeyi yargılıyoruz. Neye göre? Kendi bakış açımıza göre, bize göre şöyleler, bize göre böyleler, bize göre yanlışlar..”bize” göre.. Yani onlara etiketlediğimiz tanımların içinde “biz” varız. Bu durumda, onlarda ne görüyorsak, aslında o gördüğümüzün içinde “biz” yok muyuz? Karşımızdakini iyi biri olarak görüyorsak, bizim de içimizde iyi var; onu kötü görüyorsak, bizim de içimizde kötü var. Yani aslında birilerine bakıp onlarla ilgili bir şeyler düşündüğümüzde, bunun aynada kendimize bakıp kendimizle ilgili birtakım düşünceler üretmemizden hiçbir farkı yok..

kendini-sevmek

Ama biz böyle bilmiyoruz bunu. Bir biz var, bir de diğerleri var bize göre. Genelde de o diğerleri ile ilgili bir sürü düşüncemiz var. Sürekli onlardan bahsediyoruz. Sürekli onlara bakıyoruz. TV dizilerinde, gazetelerde, ofisimizde, trafikte bile hep başkalarını konuşuyoruz. Gün içinde bizi ilgilendirmeyen şeylerle ilgili konuştuğumuz dakikaları kaydetsek, bu konuya ne kadar çok vakit harcadığımızı daha net görebiliriz belki. Peki bunu niye yapıyoruz? Niye sürekli bizi ilgilendirmeyen kişilerden ve konulardan bahsedip duruyoruz? Sürekli bir kıyas halindeyiz. Onda var, bende niye yok? diye düşünüyoruz. Buna kısaca kıskanma diyoruz aramızda. Kıskanıyoruz, onların sahip olduklarını. Bizde olmama nedenini kader, şans, talih diye adlandırıyoruz; hatta abartıyoruz, onlarda iyi olan şeyleri, onların etik olmayan yollarla elde ettiklerini söyleyip, tabiri caizse dedikodu yapıp, iftira atıyoruz. Halbuki, onda var, ne güzel, bende de olsa fikrini yeşertsek kafamızda; kıskanmayı özenmeye, rol modeli belirlemeye çevirsek, kendi hayatımızda da birçok şey değişecek belki. Kendimizi negatif, haset düşüncelerden çekip, hem kendimiz, hem de başkaları için olumlu düşünceler üretmeye yöneltsek herşey o kadar farklı olacak ki. Çünkü aslında yukarıda söylediğimiz gibi, onlarla ilgili düşündüğümüz şeyler, kendi içimizde olan şeyler. Birisi ile ilgili negatif bir tanımlama yaptığımızda, aslında onu kendimize söylüyoruz, yani kendimize negatif özellikler tanımlıyoruz. İşte burda,  “kendimizi” sevme eylemi ile birlikte, o “diğerleri”, “öteki” diye tanımladığımız insanları sevmek de büyük rol oynuyor hayatta istediklerimizi elde etmemiz açısından.. Kendini sevmek ve başkalarını, özünde insanı sevmek, madalyonun iki yüzü gibi.. Birbirinin aynası gibi..

Ne biliyoruz diğerinin ne yaşadığını? Neden onu ırkına, cinsiyetine, takımına, kıyafetine göre etiketleyip yargılıyoruz? Belki onun yerinde biz olsak aynısını biz de yapacağız? Hatta belki aynısını biz yapamadığımız için onu yargılıyoruz? Neye göre yargılıyoruz? O kişi yanlış mı? Neye göre yanlış? Doğru ne? Yanlış ne?

Biz mi üstünüz? Neye göre üstünüz? Kime göre daha iyiyiz? Ben kimim ki başkalarını yargılıyorum?  Başkasından kendimi üstün görüyorsam, bir yerlerde de kendimden de üstün gördüğüm birileri var o halde. Aslında içimde de kendimi yargılıyorum, değil mi? Aslında kendimi de olduğum gibi kabul edemiyorum değil mi? Kendimi olduğum gibi sevmiyorum..

Kendimizi sevmek.. Ötekini sevmek.. Diğerlerini sevmek.. Özünde insanı sevmek.. İşte herşeyi özü, başı bu.

İnsanı sevmek..

Olduğu gibi..

Herşeyiyle..

Biraz güvenmek artık, kendimize, insana..

Herkesin içindeki iyiyi görmek, iyiyi görmeye çalışmak.. Çünkü etrafımızdaki herkes bir zamanlar kundakta bir bebekti.. Masum.. Hepimiz çıplak, özümüzle, tertemiz geliyoruz bu dünyaya.. İyice bakmayı öğrensek, hepimiz de hala öyleyiz.. Sadece korkularımızdan maskelerin arkasına bürünüp, göstermemeye çalışıyoruz belki..

İnan herkes senin gibi, aynı şeyleri yaşıyor, aynı korkuları paylaşıyor.. Aynı süreçlerden geçiyor..

Şimdi birbirimizi sevme, birbirimize daha derinden bakma, birbirimize dokunma zamanı.. Birbirimize dokununca zaten anlayacağız, zarardan çok, yararımız olacağını;  benim sana, senin ona, hepimizin, bu dünyaya..

Yazan : Esra Paça / Mobius Danışmanlık

Esra PAÇA

Esra Paça, herşeyden önce bir kadın olarak, İstanbul’da doğdu. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans bölümününden birincilikle mezun oldu, daha sonra İngiltere’de Essex Üniversitesi’nden Uluslararası Yönetim dalında yüksek lisans diplomasını alıp Türkiye’ye döndü. Aldığı Bireysel Gelişim eğitimlerinden sonra Mobius Danışmanlık isimli kendi şirketini kurdu. Halen “önce kadın” Eğitimleri’yle, ataerkil dünyada, kadın gücünü, kadınlara hatırlatmayı hedeflediği eğitimler vermektedir.

İlgili Yazılar