Toplumsal ya da bireysel yaşanan tüm olumlu/olumsuz olaylar ruh halimizi direkt ya da dolaylı olarak etkiliyor. Sabah uyandığımızda mutlu bir insanken, kahvemizi içerken okuduğumuz bir haber ya da karşıdan karşıya geçerken şahit olduğumuz bir olay, duygu durumumuzu çoğu zaman geçici bazen de kalıcı olarak değiştirebiliyor. Ve biz günlerimizi negatif ve pozitif çalkantılar içerisinde geçiriyoruz.
Peki ne oluyor da bizler hayatımızda bir şeyleri değiştirme kararı alıyoruz? Hatta bazen bu değişim o kadar hızlı oluyor ki, karar alma fırsatımız bile olmayabiliyor.
Bu bazen bir eksiklik bazen bir fazlalık bazen de bıkkınlık halinde cereyan ediyor. Yani negatiflik, ağırlığını o kadar derinden hissettiriyor ki acımızı hafifletmekten başka çaremiz kalmıyor.
Gelelim değişimi nerede yapacağımıza…
“O kadar da değil, onu da biliyoruz herhâlde!” diyerek bana kızabilirsiniz. Ama gelin görün ki çoğu zaman sıkıntının bir eksiklik mi yoksa bir fazlalık mı, belki de bıkkınlık mı olduğunu anlayamayabiliyoruz. Sonuç, yanlış kararlar…
Bununla ilgili güzel bir söz var mıdır bilmiyorum ama bir dostumun bana söylediği şey tam da bununla ilişkili.
[highlight]“içimdeki ‘beceriksizim’ inancımı attım, gitti. Bunun için iş ya da eş değiştirmeme gerek yokmuş”[/highlight]
Al sana değişim! Sorun bir inanç bile olabilir. Ve bu inanç öyle bir şeydir ki istersen dünyanın öbür ucuna git, inancın değişmemişse yine her şeyin aynı olduğunu görürsün.
Sonuca gel arkadaş! Nasıl anlayacağız o halde? dediğinizi duydum. Hemen konuya giriyorum.
Öncelikle “artık olmak istemediğiniz yerleri” belirlemek gerek. Bu yerler öyledir ki, içinizi kıyar, başınızı ağrıtır, soğuk soğuk terletir. Oradayken zaman akmaz, aklınız başka yerlerdedir. Artık ne alacağınız kalmıştır ne vereceğiniz. Bu üye olduğunuz dernek, işiniz, eviniz, her zaman gittiğiniz market… vs olabilir. Sorun “değiştirilmesi gerekli mekan” bulununca çözülmeyecek.
Burada biraz kafa yormak gerekiyor. Ne oluyor da artık oraya gitmek istemiyorsunuz?
İster kalbinizi ister aklınızı dinleyin. Burası size kalmış…
Sorun eksiklikse eğer hızla yapmak istediğiniz ancak her seferinde bir bahaneyle ertelediğiniz şeyleri gözden geçirin. Ertelediğimiz her şey, hayatımız boyunca bizi takip ediyor, ta ki biz eyleme geçene kadar…
Gelelim fazlalıklara.
Bu bir eşya, arkadaş, aile üyesi, sevgili/eş, komşu, doktor… vs olabilir. Size zarar vermeye başlayan herkesi ve her şeyi hayatınızdan uzaklaştırma hakkına sahip olduğunuzu hep hatırlayın. Harekete geçmeden önce yine bir değerlendirme sürecine ihtiyacınız olacak.
Neden artık o insanı ya da o eşyayı istemiyorum?
Son olarak arkadaşımın dediği yere değinelim. İnançlarımız…
Yukarıda bahsettiğimiz her şeyin alt nedeni sadece dış kaynaklı olmamakla birlikte bizdeki bir inanca da bağlı olarak şekilleniyorsa eğer, o inancı bulmak ve yerine bir başkasını koymak, gerçek ve mutlu değişimi getirecektir.
Bence bu değişimlere sıkı bir parti yakışır.
Herkese iyi kutlamalar :)
Yazan : Tuğce Güçnar Kengil | kendinigelistir.com