Anasayfa / Başarı Yazıları / Karar almak başka, uygulamak başka!

Karar almak başka, uygulamak başka!

Bir kararın alınmasıyla kararın uygulanması arasında farklar olabilir. Hemen hemen hiçbir karar olduğu gibi uygulanmaz. Her karar uygulama sırasında şartlara göre değişikliğe uğrar. İşte karar alırken dikkat edilmesi gerekenler…. Karar alırken kararın sonuçlarından etkilenecek kişinin ya da kesimin özel durumunu dikkate almak gerekir mi? Siz karar alırken kimseyi kırmamaya mı çalışırsınız yoksa kim ne derse desin ve ne pahasına olursa olsun her zaman “doğrunun” yanında mı olursunuz?

ADAMA VE DURUMA GÖRE KARAR ALMAK

Her zaman doğrunun yanında mı olmak gerekir yoksa bazen “şartlara” uygun davranmak da lazım mıdır?

Bir kararın alınmasıyla kararın uygulanması arasında her zaman farklar oluşur. Hemen hemen hiçbir karar olduğu gibi uygulanmaz. Her karar uygulama sırasında şartlara göre değişikliğe uğrar. İster zayıflamak için diyet ister şirketiniz için önemli bir yatırım kararı alın, sıra uygulamaya gelince aldığınız karar kendiliğinden esnemeye başlar. Koşullar kararı kendine uydurmaya başlar. Bu hayatın bir gerçeğidir.

Fakat daha karar alma aşamasındayken onun nasıl uygulanacağını düşünmek büyük yanılgılara götürebilir. Bir şirkette kuralları uygularken o kuralların kimin üzerinde uygulanacağına göre karar vermek şirketi “duruma ve adama göre karar veren” bir şirket konumuna sokar. Şartlara ve kişilere göre karar vermek insanları da şirketleri de hiç ilkesi olmayan (fazla pragmatik) bir kalıba sokar. Karar alırken taviz vermek, yanlış karar almak demektir.

Drucker, General Motors’da danışmanlık görevine başladığı gün, Alfred Sloan’ın kendisine verdiği ders hepimiz için hayati önem taşıyan bir derstir. Sloan Drucker’a herhangi bir konuda öneride bulunacağı zaman bu öneriye kimin hangi tepkiyi vereceğini hiç düşünmemesi gerektiğini nasihat eder. Kendisinin görevinin insanların tepkisini değil, “doğru olanın” ne olduğunu bulmak olduğunu söyler. Kendisinden beklenenin, “kararları yumuşatmak, ılımlı hale getirmek” değil, doğru olanı tespit etmek ve savunmak olduğunu söyler.

Fakat ne var ki çoğumuzda bir karar alırken pragmatik düşünme, “uygulanabilir karar” alma eğilimi var. İçinde bulunduğumuz şartları, karardan etkilenecek kilit kişilerin muhtemel tepkilerini dikkate alarak değerlendiriyoruz. Bu eğilim Batı ülkelerinde de var ama bizim gibi Doğu’ya yakın ülkelerde çok daha yaygın. Çoğumuz “adamına göre” davranmayı tercih ediyoruz. Sezen Aksu’nun dediği gibi “Bir yanımız her duruma müsait.”

Bu yaklaşım, iş hayatında da siyasi hayatta da “doğru karar” almamızı engelleyen bir yaklaşımdır. Sürekli pragmatik davranmak, şartlara ve kişilere uygun karar almak, “durumu idare etmeye” yarar ama aynı zamanda işleri içinden çıkılmaz kılar, geleceği ipotek altına alır.

Bakın doğru ve etkili karar almak için Peter Drucker’ın önerileri neler:

İlk iş problemi rasyonel olarak tarif etmektir. Genelde karşılaştığımız sorunlar jeneriktir. Bütün hastalıklar jeneriktir. Biz dünya üzerinde biricik de olsak midemizdeki ülser bildiğimiz mide ülseridir. Tedavisi antibiyotikle olur. Eğer doğru karar vermek istiyorsak mümkün olduğunca konuyu jenerik olarak düşünmeye çalışmalıyız. Konuyu kendimizce yarattığımız mazeretlere ve koşullara uydurmaya çalışmak hata olur.

Doğru bir karar için, sorunun “bize özgü” bir yanının olmadığını kabul etmek gerekir. Sağlıkta olduğu gibi demokrasi konusunda da bütün konular jenerik konulardır. Özgürlük, eşitlik gibi kavramların bir ülkeden diğerine değişen bir yanı yoktur. “Ama bizim toplumumuz …. ” diye başlayan her cümle, bir doktor karşısında mide ağrısından kıvranırken “Ama benim vücudum çok özel.” demeye benzer.

karar vermek

Özel hayatımızda da iş hayatımızda da bütün sorunlarımız (istisnaları pek az) daha önce başkalarının karşılaştığı ve çözümü belli olan sorunlardır. Bir karar alırken yapılması gereken önce konuyu jenerik olarak tarif etmeye çalışmaktır.

Sonra sorun ile ilgili bir fikir, bir görüş yani bir kanaat oluşturmaya çalışmamız gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken, önce kanaat sonra veri toplanması gerekliliğidir. Eğer karar alacak kişinin bir kanaati yoksa hangi veriyi toplayacağını da bilemez. Bu nedenle önce bir kanaat ya da teknik deyimle bir varsayım oluşturmak gerekir.

Kanaat oluşturmadan veri toplamak boşuna bir çabadır. Çok basit haliyle “hangi veriyi toplayacağınız”, sorun hakkındaki fikrinize bağlıdır. Karar alacak kişi konuyla ilgili fikrini oluşturduktan sonra bu fikrin doğru ve geçerli olup olmadığını test etmek için veri toplamalıdır. Ama önce veri toplayıp sonra görüş oluşturulmaz. Bütün doktorlar hasta hakkında önce bir varsayımda bulunurlar sonra bu varsayım çeşitli tıbbi testlerle kanıtlama yoluna giderler. Eğer testler varsayımı doğrulamazsa başka bir varsayım yaparak ilerlerler.

Karar almak; bir sorun için tek bir çözüm bulmak değildir. Hayatta karşılaştığımız sorunların birçok doğru çözümünün yanında bir o kadar da yanlış çözümü vardır. Bu nedenle iyi bir karar almak demek doğrular arasından bir seçim yapmak demektir. Her karar, seçenekler arasından varılan bir yargıdan öte bir şey değildir. Karar almak bir yargıya varmaktır. Her karar kesinlikle kararı alanın değer yargısını da içinde barındırır.

Bu görüş hepimizin kabul etmekte çok zorlandığı bir görüştür. Çoğumuz tek bir doğru karar olduğuna inanma eğilimindeyiz. Okul çağlarında girdiğimiz sınavlarda bize sorulan sorulardaki üç yanlışın yanındaki doğruyu bulmaya alışık olduğmuz için hayatın karşımıza çıkardığı sorunları da aynı yaklaşımla çözmeye çalışıyoruz. Oysa ezberimizi bozmamız gerekiyor. Hayatın karşımıza çıkardığı sorunlar matematik soruları kadar basit değil. Hemen her konuda alınacak onlarca yanlış kararın yanında bir o kadar da doğru karar var.

Her gün yüzlerce karar alıyoruz. Bunların neredeyse tamamı bildiğimiz sıradan kararlar.
Ama bazen çok önemli hatta hayati konularda kararlar alıyoruz.

Bazılarımız ise çok önemli konularda başkalarının hayatlarını, geleceklerini ilgilendiren kararlar alıyor.

Her karar alanın bilmesi gereken üç nokta var:

1. Duruma göre, adamına göre karar almak daha büyük yanlışları doğurur.

2. Önce bir fikir oluşturmak, sonra bu fikrinin geçerli olup olmadığını toplanacak verilerle test etmek gerekir.

3. Karar almak, tek bir doğruyu bulmak değil, doğrular arasından bir seçim yapmak demektir.

Yazan : Temel Aksoy

Hakkında Yasemin ŞAHİN

Bir kişisel gelişim meraklısı..