Anasınıfı öğretmeni, sınıftan Mert’i ayırdı ve çocuklara “Mert’i parmağıyla havaya kaldırabilecek var mı?” diye sordu. Çocuklar bu soru karşısında şaşırdılar. Ama kimse Mert’i havaya kaldırmak için gönüllü olmadı. Sonra öğretmen “Sizce bu imkansız mı?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “İmkansız” diye bağırdı. Öğretmen de Mert’i bir tabureye oturtup sınıftan dört çocuk çağırdı. Çocuklara işaret parmaklarını açıkta bırakıp ellerini yumruk yapmalarını söyledi. Sonra da çocuklara parmaklarını taburenin oturma yerinin altına koymalarını söyledi. Ardından da “Üçe kadar sayacağım, sonra aynı anda Mert’i kaldırmayı deneyeceksiniz.” dedi. “Üç” deyince çocuklar Mert’i yerden 50 cm. kaldırdılar.
Mert, Mert’i kaldıran çocuklar ve deneyi izleyen çocuklar şaşkındı. Öğretmen, şöyle dedi: “Çocuklar, bir şeyin imkansızlığı sadece sizin kafanızdadır. Bilimle imkansızı yenebiliriz.”
Aslında olan olay şuydu. 6 yaşında bir çocuk ortalama 20 kilo kadardır. Bu yaşta ortalama bir çocuk da işaret parmağıyla rahatça 5 kilo kaldırabilir. Dört çocuk yirmi kiloluk bir arkadaşlarını rahatça kaldırıyor; çünkü kişi başına 5 kiloluk bir ağırlık düşüyor. Deneydeki püf noktalarından biri de aynı andalık ve uyum. Çünkü eğer çocuklar aynı anda yapmazlarsa Mert kalkamadığı gibi tabureden düşebilir de.
İmkansız görünen bir şeyi yapabilmenin yollarından biri öncelikle yapılabileceğine inanmak, daha sonra bilimden ya da matematikten yararlanmak, ardından da uyumlu bir takım oyunu göstermek.
Aynı ana sınıfı öğretmeni çocuklara birer tane balon dağıttı ve çocuklara balonu delik kısmından değil, delik olmayan kısmını ağızlarına alarak şişirmelerini söyledi. Tabi ki balon şişmedi. Balonu yanlarından şişirmesini söyledi o da olmadı. Sonunda balonu normal yerinden delik kısmından üfleyen çocuklar, belirli ölçüde balonları şişirdiler Ardından öğretmen dedi ki: İşte çocuklar bazen bazı noktalar yaşamda çok daha etkilidir. Dolayısıyla
nereye odaklanacağımızı iyi bilmek gerekir.
Öğretmen sınıfa kol saatini göstererek “kol saatimin saniyesinin tık tık edişini duyuyor musunuz?” diye sordu. Kimse duymuyordu. Öyle olunca öğretmen bir kağıt havlu rulosu çıkardı. Her çocuğun kulağını, kol saatine rulo mesafesinde tutuyordu. Sonra ruloyu hızlıca çekip “Saatimin saniyesini duyabiliyor musunuz?” diye sordu. Yine duymamışlardı. En son olarak kağıt havlu rulosunu kol saatinin ucuna, diğer ucunu da çocuklardan birinin kulağına dayadı. İnanılmaz bir şey oldu. Saat ile kulakları arasındaki uzaklık aynı olmasına rağmen, çocukların her biri rulonun ucuna geçince saniyenin “tık tık”ını duymaya başladı. Öğretmen, “bir şeyi gerçekten öğrenmek istiyorsanız odaklanmanız gerekiyor. Sesi duyabildiniz çünkü kağıt havlu rulosu sizin odaklanmanızı sağladı ve çevredeki diğer seslerden sizi yalıttı.” Yaşamda da başarı elde etmek istiyorsanız, dikkatinizi başarmak
istediğini şeye vermelisiniz.
Anaokulu öğretmeni, elindeki uzaktan kumandadaki düğmelerden birine basarak, uzaktan kumandanın önündeki ışığı görüp görmediklerini sordu çocuklara. Çocukların hiçbiri ışığı görmedi. Ama sınıftaki televizyon açıldı. “Kumandadan çıkan kızıl ötesi ışınları, insan gözü göremiyor.” dedi. “Acaba bu kızıl ötesi ışını görebilir miyiz?” diye yeni bir soru sordu. Çocuklar, kumandanın önüne bir kağıt koydu. Ama yine de göremediler. Ardından bir
fenerle baktılar yine göremediler. Sonunda öğretmen kendi kameralı cep telefonunu çıkardı. Uzaktan kumandanın bir düğmesine basarken cep telefonunun kamerasını açtı. İnanılmaz bir şekilde cep telefonunun kamerası kızıl ötesi ışınları görerek, ekrana yansıtıyordu. Çocuklar büyük bir şaşkınlıkla kızıl ötesi ışını izlediler. Ardından öğretmen açıkladı: “İmkansız diye bir şey yoktur. Sadece bir şeyi başarmak için gerekli
koşullar oluşmamıştır. Koşullar oluşunca, imkansız imkanlı hale gelir.”
Yazan : Melih Arat
[email protected]
neden herkes beni seviyor ama anlamıyor?
neden herkes beni seviyor ama anlamıyor?
uzakdan kumanda ve kamera olayını denicem :D
Büyük başarıların sırrı, işbirliği, uyum ve yeni fikirleri uygulamak gibi görünüyor. . Teşekkürler.