Herkesten sürekli dinlediğiniz bir şey, mutlaka doğru demek değildir.
Bir iş kurup yönetmek – örneğin kardiyo- torasik cerrahi vs. gibi uğraşların aksine – herkesin kendisini uzman sandığı alanlardan biridir. Hiç kimse sırf babası 2004 yılında bıçak altına yatmış olduğu için size hangi açık kalp ameliyatı tekniğini tercih etmek gerektiğini anlatmaya kalkışmaz. Ama konu kendi işinizi kurup yönetmek olduğunda, annenizden tutun – hiçbir deneyimi olmayıp sadece bir blog yazarı olmayı hayal eden yeni mezun bir gence kadar herkes kendini size akıl verecek kadar yetkin görür.
Pekiyi, hiç istemediğiniz halde size yöneltilen bu öneri ve öğüt bombardımanına karşı ne yapacaksınız? Umarım çoğunu göz ardı edersiniz. Ama hangilerini? Aşağıda bu konuda bazı örnekler yer alıyor:
1. Bu işten vazgeç.
İlham gelip de aklınızda bir iş fikri uyandığı anda, üzerinize olumsuz yönde gelen tavsiye yağmuru yağmaya başlar. Bunların çoğu iyi niyetten kaynaklanır. Dikkatli adım atmak ve gerçekçi bir planlama kimseye zarar vermez, ama hayallerinizden vazgeçtiğiniz için zararlı çıkabilirsiniz. Yapacağınız ilk şey, sakın böyle bir şeye kalkışma diyenleri dinlememektir.
Cause4’un CEO’su Michelle Wright, “Bana kendi işimi kurmamam, ya da belli bir projeye girmememi söyleyen kişilerin sayısını bile unuttum. Girişimcilik kolay bir şey değil belki, ama denemekten vazgeçmem söz konusu bile olamazdı” diye yazıyor.
2. Kusursuz bir iş planı yapmalısın.
Piyasa ve müşteri araştırması yapmak önemlidir. Ama yetersiz bilgilere rağmen işe girişmeye kararlı olmak ve başladıktan sonra da esnek davranabilmek de önemlidir. Pancakes Laboratories/ShortStack’ın kurucusu Jim Belosic asla bir iş planı yapmadığını itiraf ederken, “İşe ilk başladığınızda, hiçbir iş planında hesaba katamayacağınız engellerle ve fırsatlarla karşılaşma olasılığınız yüzde yüzdür. Bunlarla başa çıkabilmenin tek yolu ise esnek olmaktır” diyor. Kitchen Cabinet Kings’den Anthony Saladino da “İş planı hiç de gerekli bir şey değildir. Hatta en değerli sermayeniz olan zamanınızı boşa harcamak anlamına geldiğini bile iddia edebilirim” diyerek Belosic’le aynı görüşü paylaşıyor.
3. İşinden istifa etme.
Tabii ki farklı durumlar olabilir, ama yarım önlemlerle yol almaya çalışmak, genelde kredi taksitlerinizi ödeyememe endişesinden çok cesaretsizlikten kaynaklanır. “Minimum genel giderlerinizi karşılayabilecek kadar müşteriniz varsa, girişiminize tam zamanlı olarak odaklanın. İşinizi maksimum potansiyeline ulaştıracak kadar büyütebilmeniz, ancak kendinizi tamamen işe adamanızla mümkün olur” diyor Barry Moltz.
4. Asla pes etme.
Günlük mücadeleler ve engellenemeyen sorunlar karşısında kararlılıkla direnebilmek iyi bir şey olsa da, iş yaşamı başarısızlıklarla doludur. Sırf direnmek için direnmek çok yanlıştır. Bazen ısrardan vazgeçip, yaptığınız hatalardan ders almak ve daha fazla umut veren bir konuya yönelmek çok daha akıllıca olur. Moltz, “Başarısızlık karşısında inatla direnmek, iflasınıza neden olabilir. Gemiyle birlikte siz de batmayın!” diye uyarıyor ve “[highlight]Ne zaman pes edeceğinizi bilmek çok daha iyidir[/highlight]” diyor.
5. Müşteri her zaman haklıdır.
Hayır, müşterinin kafası genellikle karışıktır, gerçek ihtiyacının ne olduğunu bilmez, ya da faydadan çok sorun yaratır. Predictable Profits’den Charles Gaudet bu konuyu “Her girişimcinin amacı mümkün olduğu kadar çok para kazanmak olsa da, para ödeyen bazı müşterilere hayır diyerek bazen çok daha kazançlı çıkabilirsiniz” diye açıklıyor. Moltz da ona katılıyor ve “Müşteri her zaman haklı olsaydı, herhangi bir şirket için ayakta kalmak çok pahalıya patlardı” diyor.
Burada vurgulanan sadece bazı müşteri taleplerinin elde edilen getiriden daha fazlasına mal olabileceği değildir. Sorun bazen müşterilerin en iyi çözümün ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmamasından da kaynaklanabilir. “Müşterilerden geri bildirim almak çok önemli olsa da, müşteriye gerçek ihtiyacını karşılayacak bir şey yerine ne istiyorsa onu sunmak, sorumluluktan kaçmaktır” diyor She’s Got Systems’den Kelly Azevedo ve “ müşterilerimi eğitmek ve ikna etmek için inanılmaz çaba gösteriyorum. Gerçek hayatta müşteri her zaman haklı değildir” diye ekliyor.
6. Büyük düşün.
Dünyayı değiştirmeyi veya piyasayı alt üst etmeyi hayal etmek harika bir şey olsa da, genellikle bir iş – yönetimle ilgili bilinen klişelerin aksine – adım adım büyür. BusinessWeek tarafından düzenlenen bir yönetim panelinde “Pekiyi, büyük hedefler koymak yanlış bir şey mi? Evet, hem de çok. Gerçekten önemli olan çözümlerin çoğu küçükten başlar ve zamanla büyür. Amazon işe her şeyi satan bir mağaza olarak başlasaydı, insanlar onu ne kadar ciddiye alabilirdi ki?” deniyordu.
Bulduğunuz iş fikri çok sıradan da olsa, önemi yoktur. Girişimci Dan Norris, “Girişimciler olarak hepimiz kendimizi Steve Job sanırız. Buna ben de dahilim” diye yazıyor makalesinde. Ardından da “Oysa bu durum girişimlerin çoğu için geçerli değildir. Örneğin en başarılı uygulamamız olan WP Curve aslında sıradan bir iş – biz web sitelerini düzenliyoruz! Ama web sitesinin düzenlenmesini isteyen pek çok kişi var ve iş bu yüzden tuttu” diye ekliyor.
7. En önemli şey fikirdir (ya da uygulamadır).
Bazılarına göre başarı için iyi bir fikir bulmak gereklidir. Bazıları için de o fikrin nasıl uygulandığı önemlidir. Aslında her iki taraf da yanılıyor. “ İşin gerçeği şu ki, en iyi fikirler bile ancak o konuyla ilgili olan kişilerin dikkatini çekebilirlerse ve zamanlama da doğruysa başarılı olabilir” diyor BusinessWeek. Molz ise bu görüşü “İş fikrini gerektiği gibi destekleyemiyorsanız bir anlamı olmaz“ diye tamamlıyor. Ama Norris “fikir her şey değildir” görüşüne önemli bir uyarı da ekliyor ve uygulamanın da her şey olmadığını belirtiyor. “İyi uygulanmış kötü bir fikir de başarısız olur. Ben bunu yaşadım” diyor.
Bu yazdıklarım tabii ki kapsamlı bir liste değil. Bunların dışında daha birçok kötü öğüt de sayılabilir. Siz olsanız, diğer girişimcilere geçerliliği olmayan ve dikkate almamaları gereken başka hangi tavsiyelerde bulunurdunuz acaba?
Kaynak: Inc