Beğenir, gıpta eder, yerinde olmak istediğimiz kişiye, üstünlüğünü çekemeyip acı duyarak derin anlam içeren bir söz söyleriz. Hayattan zevk alan, gezen, tozan yaşam koşulları iyi olanlara imrenip özenerek dönüp şöyle deriz: “[highlight]hayat sana güzel[/highlight]”.
Oysa gerçekten öyle midir bilinmez. Dışarıdan bakınca insanı mutlu görüp, kıskançlık ya da hayranlıkla ve hatta imrenerek güzel bir dünyası olduğunu sanırız. Mutluluğun, acıların ve zevklerin dereceleri içinde gizli olduğunu, her birinin bizlere ayrı etki yaptığının farkına varamayız.
Hayatı güzelleştirir, sımsıcak gönüllere girebilirsek, aynı duyguları paylaşıp, affetme erdemine ulaşarak geçmişi unutabilirsek gülün dikenlerinden daha ziyade güzelliğini görebiliriz. O halde hayat kimler için ve hangi zamanlarda güzeldir?
Zengin bir ülkenin büyüleyici bir şehrinde doğmasa bile; insanın hayata bakış açısı olumlu, hayatı olduğu gibi kabul ediyorsa hayat güzeldir. Bir gülün dalında, bir martının kanadında, ana kucağında, yar koynunda, duanın ruhunda aşkı yakalamışsa; aşkı katabilmişse en kederli anına, işini aşk ile yapıyorsa, ilahi aşkı tanımış ve kalbi ısınıp ruhu rahatlıyor, gözlerini kapattığında şükredip mışıl mışıl uyuyabiliyorsa, hayat o insana güzeldir.
Diyelim Ankara’nın uzak ilçesinde doğdun. Baban çiftçiydi, annen ev hanımı, yedi kardeş içinde büyüdün. Doğum tarihinin hatırlanmasını bırak, nüfus cüzdanını okula kayıt sırasında görebildin. İlkokula gidip gelmek için her gün yürüyerek 8 km’lik yolu; dersleri boş geçen ortaokula ve liseye giderken 12 km’lik yolu kat ettin. Üniversiteden mezun olup çabaların sonucunda, ülkenin güzide bir kurumunda işe başladın, ülkene ve milletine önemli görevler yaptığını düşünüyorsun, “hayat sana güzel”.
Ya da özel okullarda baba parasıyla okudun, nitelikli okuluna kendi arabanla gidip geldin. Hocalarınla iyi iletişim kurdun, derslerin iyi, okulu zamanında bitirdin. Mezun olmadan iş başvurularını yapıp güçlü referansların sayesinde ilk işine kolayca sahip oldun. İş yerinde arkandaki aynı güç desteğiyle zamanı bile gelmeden yönetici yapılıp basamakları hızla tırmandın. Annen seni her gördüğünde yüzüne bakar imalı imalı “hayat sana güzel” der.
Anne-baban tarafından sürekli şımartılıp bir eli yağda bir eli balda, el bebek gül bebek büyüyüp yaşamın değerini böyle anlamışsan; hayatında hiç sorumluluk taşımamış, dava çilesi çekmemiş olabilirsin. İnancın uğrunda çaba gösterip mücadele etmemiş olabilirsin. Buna rağmen, her şey hazır ve gönlüne göre olmuşsa, hayat esas sana güzel. Dişiyle, tırnağıyla sana bu imkânları sunan baban gururla sana bakıp “hayat sana güzel evladım” diye fısıldar.
Rahat ve konforlu bir hayatın var. Zevk, sefa, sevinç, huzur yeterince hep yanı başında. Kimi zaman kendini hayatın akışına bırakıyorsun. Denizin derin mavilikleri, sahildeki kıyı kahveleri seni kucaklıyor. Narenciye kokularını taşıyan deli rüzgârlar parfüm kokulu saçlarını okşuyor. Çam ormanlarının kokusunun gezindiği, ince kumlu plajlarda güneşlenip, begonvillerle bezenmiş cumbalı evlerde konaklıyorsun. Hayatı derin ve sonsuz hissedemesen bile “hayat sana güzel”.
Hüzün, elem, keder, üzüntü, acı, ıstırap, yaşamamış olamazsın. Yoğun strese boğulup artan sıkıntılar sonucu bunalıma girmişsen; umutsuzluğu kapılıp, yaşama amacını kaybedip günden güne eksildiğini hissetmişsen, uçurumun kenarına kadar sürüklendiğinin farkına varıp düze çıkmayı başarmışsan, sonra yanıp etrafa ışık saçabilmiş, Sedef’in içindeki inciyi görebilmişsen, daha ne beklersin? Nazım Hikmet’in dediği gibi “en güzel günlerimiz,henüz yaşamadıklarımızdır”. İnan “hayat sana daha güzel” günler için kucak açacaktır.
Sınırsız ve tüm insanlara yetecek mutluluğun doğuştan hakkın olduğunu, ancak elde etmenin kolay ve kestirme bir yolunun olmadığını, ona giden uzun ince ve çetin bir yol olduğunu, bu yola kavuşmaktan ziyade yol üzerinde mutluluğu yakalayabileceğini, mutluluğun içimizde bir mücevher gibi saklı olduğunu, ona dokunabildiğimiz sürece mutluluk hissedebileceğimizi fark edebilmişsen“hayat sana güzel”.
Ailene derinden bağlıysan, çocuk gülüşlerini koruyabilmişsen, dost ve arkadaşlarını, çalışmayı, ait olmayı, maneviyatı; dönüşüme ve kutsala inanmayı, bütün bunların içindeki en iyiyi dışarıya çıkardığını düşünüyorsan, suyla kanıp ekmekle doyduğunu, böğürtlen dikenlerinin ballandığı anı, özleyince kavuşmanın tadını alabilmiş, şah damarından yakın sevgiliyi bulabilmişsen “hayat sana güzel”.
Güne mutlu, huzurlu, saf, temiz, tasasız, sevinçli başlayabiliyorsun, seni sevenleri kırmıyorsun, odanın penceresini açıp temiz havayı ciğerlerinde hissedip “bugün her zamanki gibi güzel olacak” diyorsan, düşünce gücünle her güzelliği kendine çekebiliyorsan, yıldızlara dalmak bir yana güneşin o güzel ışıklarını teninde hissediyorsan “gün sana güzel”.
Ömrün boyunca durmadan dinlenmeden, güzel bir tatil bile yapmadan arttıra arttıra yığıp biriktirdiğin bunca mal, mülk, para ve serveti istediğin gibi kullanmak kısmet olmamışsa da; dünya malının dünyada kaldığını anlayıp hiç olmazsa bunları arkadan gelen nesle tatminsizlik ve eksiklik hissi duymadan iç huzursuzluk yaşamadan gönül rahatlığı içinde bırakabiliyorsan vallahi “hayat sana güzel”.
İyilik yapmanın harika bir yanı olduğunu düşünüyorsan, inceliğini ve cömertliğini başkalarıyla paylaşıyorsan, sıcak duygular, olumlu hisler ve pozitif bakışın keyfini çıkarıyorsan, ehliyet, liyakat, vatana ve millete sadakat gibi temel prensipler içinde görev almışsan, sevdiğin işi tutkuyla yapıyorsan “hayat sana güzel”.
Her şey düzgün gidiyor, güneş tüm güzelliğiyle doğuyor. Seni kuşlar uyandırıyor. Çocukların sağlıklı, eşine âşıksın, kriz-panik yok. Bir çocuk gülümsemesi, yağmurun kokusu, okumaya bayıldığın bir kitap, dinlediğin tatlı bir şarkı, hayatı hüzünlendirmiyor, üstüne konan bir uğur böceği sana mutluluk veriyorsa “hayat sana güzel”.
Bayıldığın bir kenti, yaşadığın hayatı ballandıra ballandıra anlatınca hayatını kıskanırlar. Ünlü Fransız şairi Baudelaire’e sorsan “[highlight]Her nerede değilsem, orada iyi olacakmışım gibi geliyor[/highlight]” der. Yani kıskanılacak öyle bir hayat yoktur. Sıkılmanın ne demek olduğunu yaşayan, anlatan şair dolu dolu ve seçilmiş bir hayatın olmadığını vurgular. Ancak, sen hayatı bir angarya değil, mutluluk ile mutsuzluktan yapılmış yaşamaya değer olduğunun farkında varabilmişsen öyleyse “hayat sana güzel”.
İnsanlara dokunabilmek, onların hayatını değiştirmek mümkündür. İnsanlar bunun gizemli olduğunu düşünerek gözlerinde büyütür. Oysa her şeyi sevgi gözüyle görebiliyorsan, her saniye olumlu olayları hayatına çekebiliyorsan, hayatı paylaşabiliyorsan, geçmişinden özgür olmak için affetmeyi seçmişsen, insanlarla ilişkilerinde sade, net ve uyumluysan, “hayat sana güzel”.
Çağımızda duygudaşlık ve güleryüz varken, dürüstlük yardımlaşma varken; acımasız davranış, iyi niyet yokluğu, içten pazarlıklar, yalan, riya, ikiyüzlülük ve daha nice kandırmalar, insanların alçalabileceğini görmek, istemeden de olsa bunlara karışmak yerine; gün be gün, an be an bunlardan uzaklaşabiliyorsan, “hayat sana güzel”.
Tüm güzellikleriyle hayatın anlam ve amacını içselleştirip, huzur ve sevgiyle bakabiliyorsun. Ufuklar sanki kanatlanıyor. Her şeyin yolunda olduğunun, her nefeste yenilendiğinin farkındasın. İçindeki sınırları aşabiliyorsun, dengeyi yakalamak için sürekli ilerlemek gerektiğine inanıyorsun. Mevlana misali “hamdım, piştim, yandım” düzeyine bir nebze yaklaşabilmişsen,“hayat sana güzel”.
Nihayet, hayat hepimizi seçimlerimizin ardından yeni ufuklara doğru sürükler ve geride bırakmak zorunda olduklarımız ailemiz olunca işin rengi değişir. Akıp giden zaman kimseye iltimas geçmez ve ertelediğimiz zamanlarda geçen dakikalar bir daha yakalamak üzere elimizden kaçıp gider. Eğer o anları yakalamayı başarabilmişsen, “yaşamak bir an, yaşanınca kaybolan” diyebiliyorsan, “hayat sana güzel”.
[box type=”shadow” ]
Can Yücel “Her Şey Sende Gizli” şiirinde der ki:
…
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
…
[/box]
Yaşam sihrine kavuşmuş olarak gözlerinin içindehayat ışıldıyor. Kimsenin mutluluğuna içten içe haset etmiyorsun, şükredenlerin mutlu insanlar olduğuna inanıyorsun. İçinde zengin bir huzur ve mutluluk kaynağı var. “Her şey sende gizli”; sana gülümsüyor, onu güzel görüyorsun, dünyaya bayılıyorsun, buna rağmen yaşayamadığın bir şeyler kalmışsa,yine de şükret! “hayat sana güzel”.
Yazan : Ali AKÇA | Coach Team