Ben eski ben olmak istiyor muyum?
“Sen eskiden başkaydın” diyor adam… Doğru… Kadın (ya da erkek) eskiden başkaydı. Hiçbir zaman da aynı olmayacak artık. Ne o ilişkinin içinde ne de dışında, ne şimdi ne de gelecekte…
Başlangıçta kadını (ya da erkeği) diğerlerinden ayıran farklılıklar zaman içinde can sıkan, ete batan, göz çıkaran çıkıntılara dönüşür ya…
“Ama sen…” diye başlayan cümleler yavaş yavaş törpülemeye başlar iki kişiyi de…
Çünkü her “ama sen” diye başlayan cümlenin “ama sen de” diye başlayan bir karşılığı vardır.
***
“Ama sen çok yüksek sesli konuşuyorsun.”
“Oysa sen severdin sesimi önceden.”
“Şimdi utandırıyor.”
“Ben mi seni utandırıyorum?”
“Evet, arkadaşlarım haklılarmış seninle ilgili.”
“Arkadaşlarınla sen, oturup beni mi konuştunuz?”
“Onlar da seni biraz yüksek sesli ve şey buluyor…”
“Ne? Ne buluyorlar? Sana da senin için düşündüklerini arkandan söyledikleri gibi yüzüne karşı da söylüyorlar mı peki?”
“Ne söylüyorlarmış benim için? Ayrıca sen benim arkadaşlarımın benim hakkımdaki düşüncelerinden nasıl haberdar olabilirsin ki?”
“Yaaaa … Arkadaşını iyi seçeceksin demek ki… Sen odadan çıktığında seni satan arkadaşların varsa eğer sen de insan seçemiyorsun demektir.”
“Ama biz senden konuşuyorduk, konu ne zaman bana ve benim arkadaşlarıma geldi.”
“Biz senin seçimlerinden konuşuyorduk. Sesime ve konuşma biçimime daha dün aşıktın, bugün rahatsız oluyorsun. Ben de sana diyorum ki senin seçtiklerinde sorun yok, seçimlerinde sorun var.”
“Sen eskiden bu kadar uzatmazdın konuları, bu kadar sivri değildin.”
“Sen de eskiden bu kadar kaba değildin.”
“Kaba olan ben değilim.”
“Ben miyim?”
***
Bu diyalog tamamen bir hayal ürünüdür. Ancak hepiniz kabul edersiniz ki, aşağı yukarı benzerleri çoğunuzun yaşamında en az bir kere yaşanmıştır.
İlişki içinde örselenerek başkalaşırken insanlar, yaşam içinde her duruma karşı da değişiyorlar ne yazık ki…
Ya da iyi ki…
Dün son derece iyi niyetli dileklerle bir gün yine eski İclal olacağımı söyleyerek bitirmiş Reha Muhtar yazısını.
Oysa ben artık eski İclal olmak istemiyorum ki…
Hangi kadın ya da erkek kendini tamamlamaya, oldurmaya çalıştığı o uzun yolculuğu boyunca geri dönüp bakıp da pişmanlık duyduğu olaylardan sonra hatalı bulduğu kendini tekrar etmek ister ki?
Birkaç güzel anı dışında belki hiç istemez…
Ve sessizliğimden, ortaya çıkmak istemeyişimden, yazılarımın keskinliğinden mutsuz olduğum sonucu çıkıyor sanırım ama aslında tam tersi…
Tam tersi…
Yeni İclal mutluluğun saklanılarak, sakınarak yaşanması gerektiğini öğrendi…
Eskiden ben mutluluğun, aşkın, başarının paylaşılabilir ve ilham verici olduğuna inanırdım.
Yeni ben biliyorum ki değil ilham vermek, mutluluk eğer iki kişilikse çok sevimsiz, çok sinir bozan bir resimmiş meğer…
Sevincimi, coşkumu, mutluluğumu ve aşkımı ne anlatmaya ne de göstermeye niyetliyim artık…
Bu nedenle herkese tavsiyem de budur; mutluluktan söz etmeyelim…
Mutsuzluktan söz edelim hatta..
“Dikey ve yatay mutsuzluktan…
Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun…” (*Turgut Uyar)
Korumak için korunmak için…
Yazan : İclal Aydın
Kaynak : VATAN
iclal aydın bile bu hale geldiyse ……
çünkü sesi bile insanda umut uyandırır
galiba biraz dinlemek lazım mutluluğumuzu sakınmak için.
ben içimdeki paylaşmadan neden olduğunu,nasıl olduğunu,bana aitliğini kendime anlatmadan yapamam ki…
en sorunsuz, en mutlu,en yılgın,en üzgün anımda ben olabilmek için içimdekileri yazmalı, anlatmalı, paylaşmalıyım. o zaman yüküm hafifler, sevincim artar. diğeri benim için pes etmek olur….
Bu yazı biraz tanıdık geldi..
Mutluluklar paylaştıkça güzelleşir diye inanıyordum bende ama paylaşmadığım mutluluklarda ben yine mutluydum.. Mutsuzluklarımı paylaşmak hep daha güzel-di. Belki kötü,yıpratıcı karşındakini ama kendin için iyi.. Yinede hep olumsuzlukları düşünmemek gerek.
Gerçek mutluluğu bulmak için tabiiki realist olmak elzemdir. Mutsuzluğu bilmeden mutlu olunabilir mi? olunabilir tabiki deriz ama eksik, noksan ve ahiri meçhul bir mutluluk olmaz mı? Mutluluğun tezini hazırlarken aynı zaman da antitezini kaçımız hazırlayabiliyoruz? Olaylara ve kişişilere geniş bir perspektifden bakmak gerekir, hayalperest olmadan tozpembe görmeden ve hiçbirşeye olduğundan daha fazla değer yüklemeden.Bu hatayı insan yapar ve makam ,mevki, tecrübe, bilgi, kişilik v.b ne olursa olsun asasında çok basittir bunu görmek .Ama aynı zamanda da zordur çünkü insan beşerdir , dedim ya kim olursa nerede ve neşekilde olursa olsun…
biz mutluluğu paylaşmak istedik, bizi yanlış anladılar, hepsini elimizden aldılar..
yaşadıgımız dünya yengeç sepeti..biri biraz mutlu olup sepetten cıkmaya calısmaya görsün hemen digeri cekip düşürüyor onu..o yğzden sonuna kadar hak veriyorum iclal aydın’a .öle herseyi acıkta ve paylasarak yasamamk lazım bence…
Süper bence kendimize güvenimizin artması gerekir..
Aynen katılıyorum canım ıclalcıme senı cok sevıyorum hayatımız kaderımız aynı almanya yolculugu ve donus bız donduk onlar kovamadılar evlılıgımın 10 cu gunu uzgunum dıyen bır mj ıle terk edıldım uzuldugum ıcımdekı umutları ıyılıklerı guzellıklerı ınsanlara ınanısımıda aldı goturdu onlara ınat ınsallah mutlu oluruz artık bende mutlulugumu saklıyorum nazar deger dıye korkuyorum varsa bıle yok demeyı ogrendım bana kotu olmayı ogrettı artık kımseye acımıyorum aılem harıc
Hasred dilerim mutuluğu içinde hissedersin çünkü hiçbir şey dışarıda değil ve şöyle ki insan sahip olduklarını zaten sürekli sergilememeli bu ziynet gibi birşey aslında ne kadar gösterirsen o kadar bela alırsın başına… rabbim herkese mutlu olacağı bir eş iyi bir iş mutlu bir yuva versin amin :)
Bazi seyler paylasinca daha guzeldir, ama olcuyu kacirmamak lazim, diyorum ben.