Anasayfa / Başarı Yazıları / Önemsiz Olanı Söküp Atmak

Önemsiz Olanı Söküp Atmak

Düşünce ve davranışlarımızın şekillenmesindeki en önemli faktörün içinde yaşadığımız toplumun olaylara, durumlara yüklediği anlamlar olduğunu düşündüğümüz de; değişen anlamlar değişen yaşamları da beraberinde getiriyor.

Kol kırılır yen içinde kalır atasözü ile büyüyen bir nesiliz biz. Yen’i içimizde tutamayacağımızı bildiğimiz her durumda kimimiz hiç adım atamadı kimimiz de ilk adım dan sonra geri döndü “ya başaramazsam” korkusuyla.

3 yıl boyunca Nazi toplama kamplarında yaşayarak en ağır işkence koşullarında ayakta kalmayı başaran pek az insandan biri olan Viktor Frankl; “insan başına gelebilecek her türlü sıkıntı ile yaşadığı sıkıntıya bir anlam yükleyerek yada yüklediği anlamını değiştirerek başedebilir.” diyor ve hatta çaresizliği ; ( Ç = ÇA – A ) Çaresizlik = Anlam olmadan acı çekmektir diyerek matematiksel bir formüle bağlıyor.

Duygularımızı belirleyen şeyler bizim yaşadığımız olaylar değil, olaylara yüklediğimiz anlamladır.

Yani baş edemediğimiz her durumda; duruma yüklediğimiz anlamı bir kez daha gözden geçirip farklı pencelerden bakmaya çalıştığımızda yeni bir dönüşümün eşiğinde buluruz kendimizi.

Mesela kendisini sevmeyi bilmeyen birinin gerçekte “gerçekten” hiç kimseyi sevemeyeceği felsefesi ile tanışan birinin ilk eylemi sevgi beklediği kişinin kendi özünü sevip sevmediğine bakıyor. Kendine iyi davranıyor, kendini seviyor ruhunu ve bedenini doğru besliyor mu o kişi?

O kişinin kendi özünü sevmediğini gördüğünde; aslında olmayan bir şeyin peşinde olduğunu idrak edebiliyor insan. Hiç kimse kendinde olmayan bir şeyi bir başkasına veremeyeceğine göre kızmak ta, olmayanın peşinde koşmak ta anlamsızlaşıyor.

Anlam değiştiğin de duygular değişiyor, duygular değiştiğin de dünya değişiyor.

Birçok farklı noktada hiç birbirini tanımayan insanların bir araya gelerek deneyimlerini paylaştıkları platformlarda bulundum. İçten bir dille anlatılan hiçbir başarısızlığın kınandığına, arkasında konuşulduğuna, kötü gözle bakıldığına şahit olmadığım. Aksine birçok insanın aktarılanlardan ilham ve cesaret alarak kendi başarısızlık hikayesini paylaştıklarına şahit oldum.

Bazıların da sessiz ama yürekten “ben de ben de” dediklerini duydum.

Japon’lar yaşanılan başarısızlıklarıa acılara, duvara çarpmalara yükledikleri anlamla muhteşem bir geleneksel sanat geliştirmişler. “Kintsugi” yani altınla tamir sanatı. Kırılan eşyalarını atmak yerin altın tozu ile tamir ederek en değerli eşyaları arasına alırlar. Bu geleneğin altında yatan felsefe ise ;Eğer bir insan yada eşya hasara uğramış , acı çekmiş ve bundan ders almış deneyimlerinden dolayı eskisinden çok daha fazla değerlidir.

Harry Potter serisinin yazarı J.K.Rowling ise başarısızlığı “gereksiz olanı söküt atmaktır.” şeklinde anlamlandırıyor.

Hadi gelin bizde bugün anlam değişikliğine “başarısızlık” kelimesinden başlayalım ve başarısızlık korkusuyla ertelediğimiz her ne varsa bir adım atalım.

Başarımız gereksiz olanı söküp atmak ta olsa deneyimlerimizle değerlenmekteolsa VAR mısın?

Yazan : Fatos Somsa – Milliyet İK Blog

Hakkında Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.