En önce ruhmuşuz.. Ruhumuzun ışık olduğunu unutup, tekrar hatırlamak için bedenlenmişiz. Ruhumuz bir bedene girmiş, insan olmuşuz.. İnsanı, kadın erkek diye ikiye ayırmışlar.. Sonra dinler gelmiş, benim dinin senin dininden üstün diye ayrılmışız.. Sonra yetmemiş, aynı din içinde mezhepler yaratmışız.. Sonrasında ırka göre ötekileştirmişiz diğerini.. Zenci, beyaz, sarı; Türk, Kürt, laz olmuşuz. Bu da yetmemiş. Para bizi daha da bölmüş. Paran kadar konuş demişler, çok parası olanların bile derdi daha çok para olmuş, daha iyi marka olmuş, araba, kıyafet, ev, cep telefonu olmuş.. Teoman’ın dediği gibi bildiğimiz bütün hayatlar paramparça olmuş.. Parçalanmışız, parçalara ayrılmışız, paramparça hayatlar olmuşuz..
Bu bedenden çıktığımızda, o uğruna canlar feda edilen toprak burada kalacak..
Oysa ilk doğduğumuz gün, hastanede, küvezlerde, bütün bebekler arasında hangisi bizimkisi diye sorulanlarmışız, birbirimizden ayırt edilemeyen bebeklermişiz.. Ne ara buraya gelmişiz? Ne ara herkes birisi için öteki olmuş? Ne ara her birimiz bir diğerimiz için mutlaka bir öteki hale gelmişiz? Peki niye bu hale gelmişiz? Bunca ayrılığın, bu kadar paramparça olmamızın nedeni ne insanlık olarak? Bu bedenden çıktığımızda, o uğruna canlar feda edilen toprak burada kalacak.. Kefenlerimiz bol cepli dikilse de çok ünlü bir modacı tarafından, gideceğimiz yere götürebilecek miyiz acaba bu dünyada edindiğimiz somut şeyleri?
Bir durup, bir hiçbir şey yapmadan durup, kendimize sorduğumuzda, gerçekten amacımız ne? Bu dünyada iyi bir yaşam sürmekse amacımız, acaba, başkasını ötekileştirip, onu düşman, diğeri belleyerek, kötü duygular besleyerek, gerçekten kendimiz için iyi bir yaşam mı sürüyor oluyoruz? Başkalarının hayatlarının kötü gitmesinin bizim hayatımıza faydası ne? Öfke, kıskançlık, kin, nefretin bize ne yararı var? Birine hissettiğimiz bütün duygular aslında bizimle ilgili değil mi? Aşık olduğumuzda parıldayan biz değil miyiz? Birine öfke duyduğumuzda fokurdayan bizim içimiz değil mi? Dünya kendi baktığımız pencere ise, belki de yanlış bakan bizizdir.. Belki de bizim penceremizin camları kirlidir.. Belki de baktıklarımız değildir aslında da, onlara bakan gözlerimizdir yanlış olan..
Ancak çoğumuz hep ötekine bakıyoruz.. Çoğumuz hep ötekiyle ilgileniyoruz.. Çoğumuz hep ötekinden bekliyoruz.. Değişmesini.. Düzelmesini.. Yanlışını kabul etmesini..
Belki diyorum, belki bu kadar insan böyle yaşıyorsa diyorum, belki bir yararı vardır herhalde diye soruyorum, sorguluyorum.. Bir düşünüyorum.. Ben bulamıyorum..
Yazan : Esra Paça / Mobius Danışmanlık